33. Bölüm

229 20 6
                                    

Hülagü, bir süre bekledikten sonra Dokuz'un salona girdiğini gördü ve Dokuz'u görür görmez nutku tutuldu. Onun güzelliğine bir kez daha hayran kaldı. Onu her gördüğünde içinde uçuşan kelebekler tekrar uçuştu.

Dokuz, hafif bir makyaj yapmıştı. Sırtı ile beli açık olan, çok hafif göğüs dekolteli, ince askılı kırmızı ve dar, kolsuz bir elbise giymişti. Elbisesi ince bileklerinin hemen yukarısındaydı.

Hülagü, Dokuz'a yaklaştı ve kolunu beline doladı. Dudaklarına yapıştı.

Dokuz, bir süre karşılık verdikten sonra gülerek dudaklarını geri çekti ve "çıkmalıyız." dedi.

"Ama ben çıkmak istemiyorum. Ben seni dışarıda kıskanırım. Bir yere çıkmasak ve hemen şimdi seninle sevişsek?"

Dokuz, gülerek "merak etme!" dedi ve dudağıma hızlı bir öpücük kondurdu.

"Dönünce öyle bir sevişeceğiz ki kırk sene de geçse hatırlayacağız."

Hüagü, gülerek "tamam o zaman." dedi ve Dokuz'un çenesine, dudağına ve burnuna öpücükler kondurdu. Dokuz'un tekrar "çıkmalıyız." demesiyle "tamam tamam." dedi ve beraber evden çıktılar.

Hülagü, arabaya bindi ve yüzünde heyecanlı bir gülümsemeyle arabayı çalıştırdı. Bacağında Dokuz'un elini hissedince gülümsemesi daha da genişledi ve arabayı park ettiği yerden çıkarttı. Bir eliyle direksiyonu bir eliyle Dokuz'un elini tutarak arabayı aheste aheste sürmeye başladı. Yol boyunca bir yola bir Dokuz'a baktı ve Dokuz da gülümseyerek Hülagü'ye baktı.

Lokantanın valesi hem Hülagü'nün hem de Dokuz'un kapısını açtıktan sonra Hülagü'den anahtarı aldı ve arabayı otoparka götürdü.

Hülagü, elini Dokuz'un beline attı ve beraber merdivenlerden çıkıp lokantaya girdiler. Garsonun kendilerine tahsis ettikleri masaya yöneldiler.

Hülagü, Dokuz'un sandalyesini çekti ve o yerine oturduktan sonra kendisi de oturdu. "Buranın spesiyalini seviyordun değil mi?" diye Dokuz'a bakarak gülümsedi.

"Beni bu dünyadaki herkesten çok iyi tanıyorsun zaten. Bu yüzden ne yiyip ne içeceğimi sormana gerek yok hayatım."

Hülagü, güldü ve "haklısın." diyerek siparişleri verdi. Dokuz'un masadaki ellerine uzandı. Yüzüne büyük bir hayranlıkla baktı ve ardından sağ elini Dokuz'un ensesine götürerek baş parmağıyla alt dudağını gülümseyerek okşadı.

"Şimdi bunu burada yapman ne kadar uygun?"

Hülagü, tekrar gülümsedi ve "bir şey yapmıyorum." dedi. Bu sırada getirdiği kırmızı şarap için garsona teşekkür etti. Ardından gözlerini Dokuz'dan ayırmadan şarabından bir yudum içti ve elini ensesinden çekerek tekrar elinin üzerine koydu.

"Keşke sana seni sevdiğimi daha önce söylemiş olsaydım da elini daha fazla tutabilmiş olsaydım."

Dokuz, gülümsedi ve Hülagü'nün elini sımsıkı sıkarak "daha çok zamanımız var. Doya doya beraber olacağız." dedi. Şarabından bir yudum aldı ve ortaya konulan salataya çatalını batırdı. Salatan bir çatal aldıktan sonra yemeklerin geldiğini gördü ve Hülagü ile sohbet ederek yemek yiyip şarap içtiler.

Hülagü, yemekten sonra "lavaboya gidip geleceğim." diyerek ayağa kalktı. Ayağa kalktığı an heyecandan titremeye başladığını fark etti. Derin bir nefes aldı. Garsonun yanına gitti ve yüzüğü ona verdi. Kulağına "konuştuğumuz gibi Rıdvan." dedikten sonra masaya geri döndü. Yeni getirilen şaraptan bir yudum içti ve garsona Dokuz'un anlayamayacağı işareti verdi. Böylelikle kemancının gösterisi başlamış oldu.

Ölüm Fotoğrafı Koleksiyoncusu (+18) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin