68. Bölüm

95 18 1
                                    

7 Ekim 2020 10.00 Ankara

Hülagü, ceketini çıkardı ve askılığa astı. Karşısında Dokuz'u görünce şaşırdı ve "sen okula gitmedin mi?" diye sordu.

"Müdür bey sağ olsun. Zorla izne çıkarttı beni."

Hülagü, güldü ve Dokuz'a sarılarak "o senin iyiliğini düşünüyor." dedi. Saçlarını okşadı.

"Biliyorum ama o kadar zaman geçmedi daha. Ben henüz öğretmenlik yapabilirim."

Hülagü, tebessüm etti. "Biliyorum." dedi ve Dokuz'un yüzüne baktı.

"Yakında Tyler'ı yakalayacağım ve hep beraber olacağız senin izin süren boyunca. Hep yanında olacağım."

Dokuz, güldü ve "bak bu iyi haber." dedikten sonra kollarını Hülagü'nün omuzlarından sarkıttı. Hülagü'nün gözlerinin kan çanağı olduğunu gördü. Uyumadığını fark etti.

"Sen hiç uyumadın mı?"

Hülagü, gülümsedi ve "pek fırsat olmadı." dedi.

"Fırsat da olmayacak gibi. Bir kahve içmem lazım."

Dokuz, "hayır, uyuman lazım." dedi.

"Bir iki saat uyudum. O bana yeter. Şimdi bir kahve içip seninle olmak ve sonra da duş almak istiyorum."

Dokuz, güldü ve "ama uykulusun." dedi.

"Birkaç saat uyudum dedim ya beyaz gülüm."

Dokuz, gülümsedi ve "tamam." diyerek Hülagü'nün yanaklarına, dudaklarına ve boynuna öpücükler kondurdu. Ardından parmaklarını sakallarında gezdirdi.

"Sonunda şu sakallarını keseceğin için mutluyum. Saçların kalsın ama."

"Şu Tyler'ı bir yakalayayım da ben sana olan sözümü tutarım, üstüne köse de kel de kalırım."

Dokuz, güldü ve dudaklarını Hülagü'nün dudaklarına bastırdı. Kısa bir süre sonra geri çekti.

"Neyse, ben sana bir kahve yapayım. Sen de içeri geç, biraz dinlen."

Hülagü, "olur." dedi ve salona geçti.

Dokuz, ise mutfağa girdi. Ocağa su koydu ve telefonunu kurcalamaya başladı. Su kaynadıktan sonra kahveleri hazırladı ve iki kahveyi tepsiye koydu. Ardından tepsiyi alıp salona geçti. Tepsiyi sehpanın üzerine koyduktan sonra Hülagü'ye baktı ve onun uyuduğunu fark edince gülümsedi. Hülagü'ye yaklaştı ve onu bir müddet uyurken seyretti. Sonra üzerine çıktı ve onu seyretmeye devam etti. Üzerine çıkmasına rağmen hâlâ uyuyordu Hülagü.

Dokuz, sehpanın üzerindeki bir kahveyi aldı ve içmeye başladı. Kahvesinin yarısını bitirdiğinde Hülagü anca uyanabildi.

Hülagü, Dokuz'u kucağında, kendisine bakarak gülümsediğini ve kahvesini yudumladığını görünce sevdiği kadının güzelliğine bir kez daha hayran oldu. Gülerek "benim kahvem nerede?" diye esprili bir şekilde sordu.

Dokuz, soğumaya başlayan kahveyi eline aldı ve Hülagü'ye uzatarak "burada." dedi.

Hülagü, kahvesini aldı ve hızlı yudumlarla bitirdi. Ardından bardağı sehpanın üzerine koydu. Sağ kolunu Dokuz'un beline sardı ve gözlerinin içine baktı. Sonra da başını boynuna gömdü.

"Dur! Kahvem dökülecek."

Hülagü, sırıtarak Dokuz'a baktı. Ellerini kazağının içine soktu. Karnını ve de belini okşamaya başladı.

"Ben ne yapayım? Sen çok yavaş içiyorsun."

Dokuz, kalan kahvesini bitirdi ve "şimdi hızlı içtim." diyerek dudaklarını Hülagü'nün dudaklarına bastırdı. Ellerini saçlarının arasında gezdirdi ve Hülagü'nün ellerini belinden kalçasına indirdiğini hissetti. İnledi ve ellerini Hülagü'nün göğsüne indirdi.

Ölüm Fotoğrafı Koleksiyoncusu (+18) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin