42. Bölüm

142 21 8
                                    

29 Eylül 10.00 Ankara

Hülagü, çayından bir yudum aldı ve bir dosyayı imzalayıp kapatırken "Tyler'dan hâlâ haber yok mu?" diye sordu.

"Maalesef amirim. Türkiye'nin her yerinde aranıyor ama hiçbir iz yok."

Hülagü, dişlerini sıktı ve ardından "nasıl?" diye sordu.

"Bu orospu çocuğu nasıl oluyor da hiçbir iz bırakmadan sırra kadem basabiliyor?"

Erol, suyunu hızlı yudumlarla bitirdi ve "Ankara'ya dönseydi haberimiz olurdu." dedi.

"Ankara'ya dönmediğinden emin olduğumuza göre bu bizim değil diğer şehir polislerinin problemi bence amirim."

Hülagü, ateş saçan gözlerle Erol'a baktı ve "bu benim ve ailemin meselesi." diye bağırdı.

"Sikmişim diğer polisleri. Benim amacım sevdiğim kadına zarar vermeden o orospu çocuğunu bulmak."

Erol, ne kadar yanlış düşündüğünü idrak ederek utançla başını yere eğdi. "Haklısınız amirim." dedi. Devamında sessiz kaldı.

Hülagü, biraz sakinleşmiş bir şekilde çayını bitirdi ve Erol'a baktı. Söyleyeceği bir şeylerin olduğunu anlayınca gülümsedi ve "çıkar ağzındaki baklayı." dedi.

"Amirim size daha önce söylememiştim ama sevdiğim bir kadın var ve ona evlenme teklifi ettim."

Hülagü, gülümsedi ve "ee sonra?" diyerek öne doğru eğildi.

"O da teklifimi kabul etti. Tyler ortalıkta yokken evlenelim istedim. Biraz bencilce hareket ettim. Özür dilerim amirim."

Hülagü, güldü ve "seni anlayabiliyorum." dedi.

"Ben de Dokuzla hemen evlenmek istiyorum ama önce şu orospu çocuğunu bulmamız lazım. Yoksa başımız her zaman belada demektir. Hep diken üzerinde oluruz ve aklımızın kıyısında köşesinde ya düğünde bir şey olursa diye düşünmek zorunda kalırız."

"Haklısınız amirim ama ben bu riski almak istiyorum. Tyler şehirde değilken düğünü yapmak iyi bir fikirmiş gibi geldi bana."

Hülagü, gülümsedi ve ayağa kalktı. Erol'a yaklaştı.

"Annen ile babanı maalesef kaybettin. Kızı kim isteyecek?"

"Ben siz istersiniz diye düşünmüştüm. Tabi siz de isterseniz."

Hülagü, "onur duyarım." dedi ve Erol'un omuzlarını sıktı.

"Ama bence ben değil de babaannemin istemesi çok daha uygun olur."

Erol, sevinç içinde gülümseyerek "siz nasıl uygun görürseniz amirim." dedi.

Bu sırada kapı sertçe vuruldu ve ardından içeri Börte girdi.

"Dokuz Yenge otobüste bayılmış amirim."

Hülagü, "ne?" diye bağırdı ve Börte'ye yaklaştı. Gözlerinin içine korkuyla bakıp "durumu nasıl?" diye sordu. Sorarken de kötü bir cevap alma düşüncesi onu titretti.

"Dokuz Yengenin şansına tam Gazi hastanesinin yakınlarında bayılmış amirim. Durumu hakkında bir bilgim yok."

Hülagü, sandalyenin üstündeki ceketini kaptığı gibi odadan fırladı ve merdivenleri koşarak indi. Arabaya bindi ve yanına kimsenin binmesini beklemeden gaza bastı ve cinayet bürodan uzaklaştı. Kısa bir süre sonra arabasını Gazi hastanesinin önüne park etti. Arabadan dışarı fırladı ve kapıları kilitlemeyi unutarak hastaneye girdi. Danışmaya koştu ve nefes nefese "Dokuz nerede?" diye sordu.

"Bir üst katta. Kime sorsanız gösterir."

Hülagü, teşekkür etti ve merdivenlerden çıktı. Odayı sordu ve yerini öğrendikten sonra nefes nefese kapının önünde durdu. Kapıyı sertçe çaldıktan sonra içeri girdi. Dokuz'un uyanık olduğunu ve sandalyede oturduğunu görünce rahatlayarak gülümsedi ve ona sarıldı. Ardından yüzüne bakıp "nasılsın?" diye sordu.

"Eşinizin durumu gayet iyi. Korkulacak bir şey yok."

Hülagü, uzun boylu, sarışın kadına baktı ve "durumu nedir?" diye sordu.

"Neden bayılmış, ne olmuş?"

Kadın, gülümsedi ve Hülagü ile Dokuz'un yüzlerine bakarak bir süre sessiz kaldı. Sonra ise haberi verdi.

"Dokuz Hanımın bayılması çok doğal bir şey. Çünkü Dokuz Hanım hamile."

Bölüm Sonu

Ölüm Fotoğrafı Koleksiyoncusu (+18) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin