56. Bölüm

103 21 7
                                    

4 Ekim 2020 09.00 Bolu

Hülagü, çayından bir yudum aldı ve Kartal'a bakarak "Cengizhan hâlâ uyuyor." dedi. Banka oturdu. Sonra aklına kötü ihtimaller geldi.

"Sakın bir şey olmuş olmasın bu çocuğa."

Hülagü, çayından bir yudum daha içtikten sonra ayağa kalktı ve Cengizhan'ın yeni nakledildiği odasına girdi. Cengizhan'ın koluna bağlanan kabloları teker teker çıkarmakta olduğunu görünce binaenaleyh, bir tebessüm takındı ve Cengizhan'a yardım etmek için davrandı. Onu ayağa kaldırdı. Kartal'a "arabayı hazırla!" diye emretti. 

Bu sırada içeri doktor girdi.

"Önce bir muayene etseydik. Yaralarınız henüz tam iyileşmedi en nihayetinde."

Hülagü, doktora karşı gelemedi ve "o zaman çabuk olun lütfen." dedikten sonra Cengizhan'ı yatağın ucuna oturdu.

"Zira peşinde olduğumuz bir suçlu var."

Hemşireler, kurşunun giriş yerlerini temizlerken doktor da yaranın iltihap kapmadığından emin olduktan ve Cengizhan'ın yüz ifadesini kontrol ettikten sonra tebessüm etti.

"Yolculuk boyunca çok dikkatli olacağınızın sözün verirseniz gitmenize izin verebilirim."

Hülagü, gülümseyerek "tabiki." dedi ve doktorun adını bir kere bile sormadığını hatırlamıştı ki yaka kartını gördü. Elini doktora uzattı.

"Size çok şey borçluyuz Levent bey. Çok teşekkür ederiz."

Levent, gülümseyerek "rica ederim." dedi ve Hülagü ile Cengizhan'ı kendisi uğurladı.

Cengizhan, arkasına yaslandı ve "şimdi ne yapacağız amirim?" diye sordu.

"Öncelikle istihbarattan köşe bucak kaçmak zorundayız. Sonra da Tyler'ı bulup bütün bu olanlara son vermeliyiz."

Hülagü, Cengizhan'ın kendisine olanları anlamadığını belli bir ifadeyle bakmasıyla olanların sebebini bilmediğini anladı. Kadir'den öğrendiklerini ona anlattı.

"İstihbarat ya tehlikeye girmemek için bizim peşimize düşmeyip bu dosyayı kapatacak ya da bizi ortadan kaldırıp bu dosyayı kapatacak. Bana kalırsa bizi birkaç gün içerisinde görevden alırlar."

Cengizhan, camı açtı ve dışarıya baktı.

Güneş tepedeydi ve alışıldık olmadık bir şekilde yakıyordu. Hava sonbaharın diğer günlerinin aksine çok sıcaktı.

"Bence Kadir'in size bunları söyleyeceklerini bilmiyorlardı amirim. Bu yüzden peşimize düşeceklerini hiç sanmam. Binaenaleyh bizi görevden de almayacaklardır. Zira Tyler çok masumun canı aldı ve politikayı da artık çok rahatsız ediyor."

Hülagü, "umarım." dedi ve arabayı yerinden kaldırdı. Pencereden elini uzatarak "selametle." dedi ve gaza bastı. Böylelikle gözden kayboldu.

4 Ekim 2020 13.31 Ankara

Hülagü, arabayı apartmanın önünde durdurdu. Cengizhan'a baktı.

"İki gün yat dinlen! Sonra işinin başına dönersin koçum."

Cengizhan, "emredersiniz amirim." dedi ve Hülagü'nün yardımıyla arabadan indi. Asansöre bindi ve dairesinin bulunduğu katta durdu. Kapıdan geçti ve zili çaldı.

Kapı çalar çalmaz açıldı ve Börte Cengizhan'ı kucakladı. "İyisin." dedi ve ensesine bir öpücük kondurdu.

Cengizhan, yarasının sızlamasıyla inledi ve Börte'nin telaşla geriye çekilmesiyle işi şakaya vurmak istedi.

"Kurşunlar öldüremedi, sen kemiklerimi kırarak öldüreceksin vallahi."

Börte, defalarca özür dileyerek Cengizhan'a baktı. Ardından Hülagü ile Cengizhan'ı içeri almadığını hatırlayarak özür diledi ve ikisini içeriye aldı.

"Senin büroda olman gerekmiyor muydu Börte?"

"Hasan müdür Cengizhan'a bakmam gerektiğini söyledi, bana izin verdi amirim."

Hülagü, gülümseyerek "iyi yapmış." dedi ve "ben gideyim artık." diye ekledi.

Börte, Hülagü'ye ısrarla kahve teklif etti ve Hülagü sonunda Börte'yi kıramayarak teklifi kabul etti. Televizyonun kumandasını eline aldı ve bir haber kanalı açarak televizyonun karşısındaki üçlü koltuğa oturdu. Birden aklına Cengizhan'ın üçlü koltukta tek başına daha rahat edeceği geldi. 

"Koçum, istersen sen buraya gel. Daha rahat edersin." 

Cengizhan, gülümseyerek "tekli koltukta daha rahatım." dedi ve Hülagü ile birlikte haberlere bakmaya başladı.

Bu sırada Börte, Hülagü'yü ikna ettikten sonra mutfağa gitti ve üç tane kahve pişirdi. Kahveleri servis ettikten sonra Cengizhan'dan olanları tamamen anlatmasını istedi.

Cengizhan, Börte'nin bakışlarından gözlerini kaçırdı ve Hülagü'ye baktı. Hülagü'nün başını sallayarak ve televizyonu kapatarak "olur." verdiğini görünce her şeyi anlattı.

4 Ekim 2020 14.00 Ankara

Kartal, el frenini çekti ve anahtarı çıkardı. Arabadan çıktıktan sonra kapıları kilitledi. Hızla merdivenleri çıktı ve kapıyı çaldı.

Kapı, üçüncü çalışta açıldı. Kapıyı açan kişi Kartal'ı sessizce içeri aldı.

Kadir, karanlık holde yavaşça yürüdü ve yanındakinin bile zor duyacağı bir sesle "haberleri almışsındır." dedi. Açılan kapıdan içeri girdi. Girdiği oda holün aksine güneş alıyordu. Holse hiçbir odanın kapısı açık olmadığı için güneş almıyordu.

Kadir, perdeleri kapatırken köşedeki tekli koltuğa oturdu. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı.

"Kardeşini çok seviyordum Tyler. Kadir'i her şeyden çok seviyordum. Hülagü'nün yanında bir şey beli etmemek için, her şeyi mahvetmemek için o kadar uğraştım ki. Az kalsın tabancamı çıkarıp kafasına sıkacaktım. Onu yalnız, bir köşede tek başına yakalasaydım yemin olsun bunu yapardım."

Tyler, "biliyorum." dedi ve Kartal'a yaklaştı.

"Kadir'i ne kadar çok sevdiğini biliyorum. Vakti geldiğinde Hülagü ölecek, intikamımızı almış olacağız. Hülagü, benden her şeyimi aldı. Önce özgürlüğümü, şimdi de kardeşimi. Evet belki annelerimiz bir değildi ama babalarımız birdi. Bu sebeple Hülagü'nün canını çok daha fazla yakacağım."

Kartal, Tyler'a baktı ve "ne yapacağız?" diye sordu.

Tyler, Kartal'ın çenesini okşadı. "Vakti gelince öğrenirsin." diyerek kimseye güvenmediğini o anda belli etti.

"Ama sana bir görev vereceğim ki görevin gereği planımın bir kısmını öğrenmek zorundasın."

Kartal, gözlerindeki yaşları sildi. Merakla Tyler'ın yüzüne baktı ve "nedir o?" diye sordu.

Tyler, sırıtarak Kartal'a baktı. "Erol'dan malumatın var mı?" diye sordu.

"Evlenecekmiş öğrendiğim kadarıyla. Beyza adında bir kızla."

Tyler'ın sırıtması suratına iyice yayıldı ve "aynen öyle." dedi. Kartal'a arkasını döndü ve bir süre düşünürmüş gibi yaptıktan sonra tekrar Kartal'a döndü. 

"Sen iyi nişancıydın değil mi?"

Kartal, "evet." dedi ve ardından "aklındaki nedir?" diye sordu bazı şeyleri anlasa da. 

Tyler, dudağını bükerek Kartal'ın yapacağı işi önemsizmiş gibi göstermek istedi. 

"Çok ahım şahım bir şey değil. Erol'un nişanlısını benim keskin nişancı tüfeğimle öldürmeni istiyorum senden, o kadar."

Bölüm Sonu 

Ölüm Fotoğrafı Koleksiyoncusu (+18) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin