31. Bölüm

244 22 6
                                    

Hülagü, odasına girdi ve masada DNA raporunu göremeyince "nerede lan bu rapor?" diye öfkeli bir şekilde bağırdı.

Harun, Hülagü'nün bağırmasını duyunca hemen yerinden sıçradı ve telaş içerisinde odaya girdi.

"Adli Tıp karşılaştırma yapmak için İnterpol'den Tyler'ın DNA raporunun gelmesini bekliyormuş amirim. Bir de onca ceset olduğu düşünülürse DNA testi için bir hali zamana ihtiyaç var amirim."

Hülagü, "lanet olsun." dedi ve koltuğuna gömüldü. Bir süre sessizce duvara baktıktan sonra "benim işlerim var." diyerek ayağa kalktı.

"Burada boş boş oturamam. Bir haber gelirse bana haber verirsiniz."

Hülagü, "emredersiniz amirim." dendiğini duyarken odasından çıktı. Önce bir bardak kahve içmenin iyi bir fikir olacağını düşündü ve kahve makinasından bir bardak filtre kahve doldurdu. Kahvesini yudumlayarak arabasına doğru yürüdü. Arabasına bindi ve bardak tutacağına kahvesini yerleştirdi. Telefonunu çıkardı ve Dokuz'un duvar kağıdı olarak kullandığı fotoğrafına bakarak gülümsedi. Ardından bir numarayı tuşladı.

"Alo Emir abi? Müsait misin? Yanına geleyim mi?"

"Ne demek aslanım. Senin için her zaman müsaidim ben. İstediğin zaman gelebilirsin yanıma."

"O zaman yarım saate sana geliyorum."

Emir, "bekliyorum." dedi ve telefon görüşmesi sonlandırıldı.

Hülagü, arabayı hareket ettirdi ve Tyler'ın durumu belirsiz de olsa büyük bir mutlulukla hayaller kurarak Emir'in dükkanına sürdü. Arabasını dükkanın önünde durdurdu ve arabadan çıkıp kapıyı kapattı ve ardından kilitledi. Dükkana girdi ve gülümseyerek "kolay gelsin Emir abi." dedi ve Emir'e baktı.

Emir, orta boylu, ne zayıf ne kilolu, beyaz tenli, altmışlı yaşlarında bir kuyumcuydu. Sakalı ve saçı iyice beyazlamıştı. Saçı yanlardan açılmış ama yine de aşırı bir dökülme gerçekleşmemişti. Saçını sağa doğru taranmıştı.

Hülagü, gülümseyerek Emir'e sarıldı ve "özlemişim seni." dedi.

Emir, Hülagü gibi gülümsedi ve "ben de seni evlat." dedi.

"Amerika'dan dönünce ziyaret etmeni bekledim ama gelmedin. Sonra şu cinayet haberini televizyonda görmemle fazla meşgul olduğunu anladım."

Hülagü, gülümseyerek "öyle." dedi ve Emir'in işaretiyle sandalyeye oturdu. "Ne içersin?" sorusuna "çay." diye yanıt verdi.

"Bir hayli meşguldüm dediğin gibi ama artık değilim. Kendime vakit ayıracağım. Zira peşinde olduğum adam büyük ihtimalle artık bir ölü."

Emir, gülümseyerek iki çay söyledikten sonra "güzel." dedi.

"Benimle neden görüşmek istedin? Önemli bir şey mi oldu."

Hülagü, derin bir nefes aldı ve "evet." dedi. Emir'in meraklı bakışlarıyla karşılaştı.

"Dediğim gibi kendime vakit ayıracağım artık. Ve tabi sevdiğim kadına."

"Yani Dokuz'a öyle mi? Ona açıldın mı?"

Hülagü, güldü ve "o aşamayı geçenlerde çoktan geçtik." dedi.

"İki gündür falan beraber yaşıyoruz ve biliyorsun ki ben onunla hayatımın sonuna kadar beraber yaşamak istiyorum."

Emir, daha da bir meraklanarak ve aklından bazı tahminler yürüterek öne doğru eğildi. Hemen yanındaki dükkandan gelen çaycıya teşekkür ederek iki çay parası verdi. Çayından bir yudum içtikten sonra "yani?" dedi.

Hülagü, bir müddet gülümseyerek Emir'e baktı. Onu daha da meraklandırdığını anladı ve çayından bir yudum içti.

"Ona evlenme teklifi edeceğim abi. Bu yüzden geldim. Senden güzel bir yüzük almak istiyorum."

Emir, şaşkınlıkla gülerek sessizce Hülagü'ye baktı. Ardından şaşkınlığı bir son bulduktan sonra "vay aslanım vay!" diyerek Hülagü'ye sarıldı. Sonra da heyecanlı bir şekilde hemen tektaş yüzükleri çıkardı.

Hülagü, yüzüklere baktı ve gülümsedi. Hangisini alacağına karar veremiyordu. Başını yardım istercesine Emir'e çevirdi.

Emir, gülümseyerek "karar veremedin mi?" diye sordu.

Hülagü, gülerek başını iki yana salladı ve "veremedim." diye cevapladı.

"En çok satılan hangisi abi?"

Emir, gülümseyerek karşılık verdi ve bir yüzüğü eline aldı.

"Dokuz kızıma en çok yakışacak yüzük bu bence."

Hülagü, gülümseyerek "bu olsun o zaman. Senin zevkine güveniyorum." dedi ve cebinden Dokuz'un yüzüğünü çıkardı. Emir'e verdi.

"Aynı ölçüde olmasını istiyorum Emir abi. Borcum ne kadar?"

Emir, gülümsedi ve "lafı bile olmaz." diye cevap verdi.

"Sen benim tek dostumun emanetisin. Bu benden sana düğün hediyesi olsun."

Hülagü, uzun uğraşlar sonucunda Emir'i ücreti ödemesine engel olmamaya ikna etmeyi başardı. Kredi kartını Emir'e uzattı.

"Şimdi kabul etmedin ama düğün günü kabul etmek zorunda kalacaksın."

Hülagü, güldü ve "o zaman bir gelsin de." diyerek soğumaya yüz tutmuş çayından bir yudum içti. Ardından hızlı yudumlarla bitirdikten sonra ayağa kalktı.

"Ben kalkayım artık. Daha ayarlanacak birçok şey var."

Emir, "tamamdır." dedi ve ayağa kalktı.

Birbirlerine sarılıp vedalaştılar ve Hülagü, yüzüğü aldıktan sonra kuyumcudan uzaklaştı.

🐔Bölüm Sonu🐔

Ölüm Fotoğrafı Koleksiyoncusu (+18) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin