36. Bölüm

224 22 7
                                    

Hülagü, telefonun ucundaki kişinin Tyler olduğunu anladı. İma ettiği şeyi de anladı ve telefonu yan koltuğa fırlattı. Vitesi sertçe geriye aldı ve gazı kökleyerek arabayı apartmana sürdü. Hızla arabadan indi ve kapıyı çarparak apartmana doğru koştu.  Açık kalan dış kapıdan içeri girdi ve merdivenleri koşarak çıktı. "Lütfen, lütfen!" diyerek kapıyı art arda sertçe vurdu.

Kapı, kısa bir süre sonra açıldı.

Hülagü, karşısında Dokuz'u görünce rahatladı ve ona nefes nefese kalmış ve kalp atışları bir hayli hızlanmış bir şekilde sarıldı.

"Şükürler olsun ki iyisin. O orospu çocuğu sana bir şey yaptı diye çok korktum."

"Ben iyiyim hayatım, ben iyiyim. Buraya kimse gelmedi. Kimse bana zarar verecek bir şey yapmadı."

Hülagü, "çok şükür." dedi geriye çekilerek tabancasını çıkardı.

"Şimdi sen kapıyı kilitle ve beni bekle! Ben hemen döneceğim."

Dokuz, Hülagü'nün düşmanının kendisini hedef aldığını anlamıştı. Kendisi için değil Hülagü için korkmaya başladı ve koluna sarıldı. "Gitme!" dedi.

"Başına bir şey gelmesini istemiyorum. Şimdi gidersen içimdeki his çok kötü şeyler olacak diyor."

Hülagü, gülümsedi ve kolunu bırakmayan Dokuz'un yanağına bir öpücük kondurdu. "Sadece aşağıya ineceğim." dedi.

"Telefonum arabamda kaldı. Onu alıp geri geleceğim."

Dokuz, "benim telefonumdan ara." diyerek Hülagü'yü içeriye çekti ve kapıyı kapattı.

Hülagü, Dokuz'un isteğine onun korktuğunu fark ederek karşı çıkarmadı ve Dokuz'un kendisini salona iteklemesine izin verdi. Kendisi de Dokuz'u yalnız bırakma gafletinde bulunmadığı için mutluydu.

Dokuz, masanın üzerinde duran telefonu Hülagü'ye uzattı.

Hülagü, gülümsedi ve "seni seviyorum." diyerek Dokuz'un dudağına bir öpücük kondururken telefonu aldı. Erol'un ezberinde olan telefon numarasını yazdı ve ardından aradı.

"Erol, olay yerini boş ver! Hemen bizim eve bir ekip yolla ve sen kendin de buraya gel!"

"Önemli bir şey mi oldu amirim?"

"Soru sorma! Hemen emirlerimi uygula!"

Erol, Hülagü'nün sesini yükseltmesiyle önemli bir şey olduğunu anladı. "Emredersiniz amirim." dedi ve Hülagü'nün emirlerini yerine getirmek için harekete geçti.

Hülagü ise telefonu Dokuz'a uzatırken ne kadar korktuğunu fark etti. Onu sakinleştirmek için harekete geçecekti ki üzerindeki kırmızı renkli, kısalığı dizinin hemen üzerinde olan geceliğini fark etti.

"Bu geceliği yeni mi aldın sen?"

"Evet. Akşam yemeğinden sonra eve geldiğimizde giyecektim ama sen fırsat vermedin."

Hülagü, sırıtarak Dokuz'a yaklaştı. "İstersen yine vermem." diyerek ellerini beline attı.

"Ben de vermemeni isterim ama birazdan burada olurlar."

Hülagü, gülümsedi ve "sadece dans edelim o zaman." diyerek bir müzik açtı ve ardından tekrar Dokuz'un ince belini tuttu.

Bu sırada dışarıda her yeri bulutlar kaplamış, gök gürlemeye başlamıştı. Birkaç dakika sonra da yağmur yağmaya başladı.

"Hatırlıyor musun? Küçükken gök gürültüsünden çok korkardın."

"Hayır sadece irkilirdim."

Hülagü, sinsi sinsi güldü ve "hiç sanmıyorum ama neyse." diyerek Dokuz'un açık kalan bağrına öpücükler kondurdu.

"Geceyi ailelerimiz birimizin evinde geçirdiğinde bazen yağmur yağardı. Sen uyuyamazdın. Benim uykum olsa da seninle oyun oynardım. Ta o zamandan beri aşığım sana."

Dokuz, gülümseyerek "ben de." dedi ve Hülagü'yü öptükten sonra başını omzuna koydu.

"Keşke benim onu sevdiğim gibi o da beni sevse derdim. Sen bana beni sevdiğini bir türlü söylemeyince ben söyleyecektim. Sonra babam bir suçlunun..." 

Hülagü, "şşt!" diyerek Dokuz'u bağrına bastı. 

"Şimdi kötü şeyler konuşmayalım. Özellikle ölümden bahsetmeyelim." 

Dokuz, "tamam aşkım." dedi. Bir süre daha dans ettiler sonunda kapı çaldı.

Hülagü, gülümsedi ve "ben bir kapıya bakayım." dedikten sonra Dokuz'un yanağına bir öpücük kondurdu. Ardından salondan çıktı ve antreye girip kapıyı açtı.

"Gelebildiğimiz kadar hızlı geldik amirim. Ne oldu? Tehlikede misiniz?"

"Tyler beni aradı. Orospu çocuğu beni gözlediğini ve Dokuz'u öldüreceğini ima etti."

Hülagü, son sözlerini Dokuz'un duymaması için kısık sesle söylese de Dokuz bunu duymuştu ama duymamış gibi davrandı. İçinden kendi kendine korkmadığını söyledi. Antreye girdi ve Hülagü'nün çıkmaya hazırlandığını gördü. "Nereye gidiyorsun?" diye sordu.

"Aşağıya inip geleceğim."

Dokuz, her korktuğunda yaptığı gibi "gitme!" diyerek Hülagü'ye sarıldı.

"İki dakikaya geleceğim. Telefonum arabada kaldı. Sen polisler varken güvendesin merak etme! Seni Erol'a emanet ediyorum. Ben de hemen geleceğim."

Dokuz, başını salladı ve "tamam." dedi.

"Ama sen de dikkatli olacaksın aşağıda."

Hülagü, güldü ve "tamam." dedi. Dokuz'u öptükten sonra aşağı indi. Arabanın kapısını açtı ve telefonunu alıp kapıyı geri kapattı. Bu sırada telefonun çaldığını fark etti. Ekrana baktığında arayanın Tyler olduğunu gördü. Dişlerini sinirle sıktı ve telefonu açtı. Konuşmaya başlayacaktı ki Tyler'ın sesini duydu.

"Merak etme merak etme! Manitana bir şey yapacak değilim. Yani henüz..."

Hülagü, sövmeye başlamıştı ki telefonun kapandığını duydu. Sinirini söverek çıkartamayınca arabasının lastiğini tekmelemeye başladı. Aynı zamanda sövmeye de devam etti. Başını kendisine seslenen Erol'a çevirdi ve "ne var?" diye bağırdı.

"Tyler'ın öldürdüğü kadın sevgilisiymiş amirim."

Hülagü, "tahmin etmeliydim." dedi ve arabasına yaslandı. Erol'a kendisine yaklaşmasını işaret etti ve yaklaşınca da kulağına fısıldamaya başladı.

"Tyler yakınlarda olabilir. Ben çaktırmadan bakmaya çalıştım ama nerede olduğunu göremedim. Ekipler hemen etrafı kontrol etsin. Sen de benimle evde kal!"

Erol, "emredersiniz amirim." dedi ve polis memurlarına ne yapmaları gerektiğini söyleyerek Hülagü ile birlikte içeriye girdi.

🐊Bölüm Sonu🐊

Ölüm Fotoğrafı Koleksiyoncusu (+18) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin