44. Bölüm

146 22 6
                                    

"Evden memnun kaldınız mı?"

Tyler, gülümsedi ve "hem de çok." dedi. Arabasının kapısını açtı.

"İsterseniz sizi gideceğiniz yere kadar bırakabilirim."

Ece, gülümsedi ve "çok mutlu olurum." dedi. Tyler şoför koltuğuna geçtikten sonra yanındaki koltuğa oturdu ve emniyet kemerini taktı.

Tyler, arabayı park yerinden çıkardı ve "sizi nereye götürmemi istersiniz?" diye sordu.

Ece, camı açtıktan sonra başını Tyler'a çevirdi ve "Bolu Güneşi." dedi.  Telefonunu çantasından çıkardı ve babasına mesaj attı. 

Tyler, "tamamdır." dedi ve arabayı sürmeye başladı. Arabayı kırmızı ışıkta durdurduktan sonra kemerini takmadığını hatırladı. Polisle karşı karşıya gelmek istemediği için emniyet kemerini hızlı bir şekilde taktı. 

"Siz nereye gideceksiniz?"

Tyler, gülümseyerek Ece'yi süzdü ve ardından "aynı yere." dedi.

Ece, üzerine beyaz bir penye ve altına da dizinin biraz yukarısında bir kırmızı etek giymişti.

Tyler, bir yola bir Ece'ye bakarak aynı zamanda Cellat ile İşkenceciyi içinde tutmaya çalışarak arabayı Bolu Güneşi'nin yakınlarına kadar sürdü. Ardından arabadan hemen indi ve Ece'nin kapısını açtı. O indikten sonra kapıları kilitledi ve "sizinle bir kahve içmek isterim." dedi.

"Tabi siz de isterseniz."

Ece, saatine baktı ve gülümseyerek "beş dakikam var." dedi. "Güzel o zaman." diyen Tyler ile birlikte yürümeye başladı ve bir kafenin önünde durdu. Kafenin kapısını kendisi için açan Tyler'a teşekkür ettikten sonra içeriye girdi. Garsonun gösterdiği masaya Tyler ile birlikte oturdu.

"Bana bir sütlü şekersiz kahve lütfen."

Tyler, garsona nazikçe gülümsedi ve "bana da aynısından." dedikten sonra Ece'ye baktı.

"Eğer yanlış anlamazsanız sizin çok güzel olduğunuzu söylemek istiyorum. Aydan, güneşten ve tüm yıldızlardan daha güzelsiniz."

Ece, gülümseyerek teşekkür etti. Tyler'ı şöyle bir süzdü.

"Babam sizin gibi kibar, yakışıklı ve iyi bir kiracı bulduğu için çok şanslı."

Tyler, güldü ve "teşekkürler." dedi.

"Ama bence asıl sizin gibi güzel, anlayışlı ve kibar bir kıza sahip olduğu için şanslı."

Ece, güldü ve hem kahvesini getiren garsona hem de Tyler'a teşekkür ettikten sonra kahvesinden bir yudum aldı.

"Ne işle meşgulsünüz acaba?"

Ece, muzipçe gülümsedi ve "bir kafe işletiyorum." dedi.

"Ve siz sormadan söyleyeyim. O kafe bu kafe."

Tyler, "anladım." dedi ve kahvesinden bir yudum içtikten sonra Ece'nin sorusuyla karşılaştı.

"Peki siz ne işle meşgulsünüz?"

Tyler, "borsa." dedi ve kahvesini hızlı yudumlarla bitirdi.

"Madem bu kafeyi işletiyorsunuz. Ben sizden güzel bir akşam yemeği sözü alarak yanınızdan ayrılayım. Vaktinizi harcamamış olayım."

Ece, güldü ve başını aşağı yukarı salladı. Ardından telefon numarasını bir kağıda yazıp Tyler'a verdi.

"Aramanı sabırsızlıkla bekliyorum." 

Tyler, kağıdı aldı ve Ece'nin elini öptükten sonra "arayacağım." dedi ve kafeden çıktı.

29 Eylül 21.00 Bolu

Tyler, Ece'nin kapısını açtı ve şoför koltuğuna geçti.

"Bu fıstığı öldürmeyi çok istiyorum. Lütfen izin ver Tyler."

Tyler, "olmaz." diye hırladı ve dışından konuştuğunu fark etti. Ece'nin "ne olmaz?" dediğini duydu.

"Önemli bir şey değil. Aklımda bir şey vardı da ona 'olmaz' dedim."

"Önemli bir şey olmadığına emin misin? Pek iyi görünmüyorsun."

Tyler, gülümsedi ve "iyiyim." dedi. 

"Biraz uykusuzum o kadar. Borsa ile ilgilenmek insanın uyku düzenini alt üst edebiliyor." 

Ece, "anladım." derken Tyler arabayı park ettiği yerden çıkardı ve sürmeye başladı.

29 Eylül 21.00 Ankara

"Bunu hayatta kabul edemem müdürüm. Tyler yakalandığında tımarhaneye değil hapishaneye gidecek. Polis olmasam değil tımarhane, hapishaneye bile gitmesine izin vermezdim. Onu kafasına sıkarak cehenneme götürürdüm."

Hasan, derin bir nefes aldı. Ardından kaşlarını çattı ve "ben de senin gibi düşünüyorum." dedi.

"Ama Tyler'ın akıl sağlığı yerinde değil. Bu yüzden yukarıdakiler akıl hastanesine yatırılmasına karar verdi."

Hülagü, ateş saçan gözlerle Hasan'a baktı.

"O zaman beni bu vakadan alın müdürüm. Çünkü ben Tyler'ı bulursam ellerine kelepçe takam. Kafasına sıkarım."

Hasan, başını iki yana sallayarak "yapamam." dedi.

"Eğer böyle bir şey yaparsam ekibime güvenmiyorum gibi bir hava oluşur. Bu yüzden yapamam."

Hülagü, ilk önce Hasan'a, sonra da yere baktı. Ardından derin bir nefes aldı ve tabancası ile rozetini çıkardı. Masanın üzerine bıraktı.

"O zaman görevden azlimi istiyorum müdürüm."

Bölüm Sonu 

Ölüm Fotoğrafı Koleksiyoncusu (+18) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin