•14• Satranç kavuğu

4.4K 338 84
                                    

"karanlık ormana gideceğim gelmek ister misin?" Fark etmez manasında omuzlarımı silktim.

"Olur."
Benimle oyun oynayan biriyle oyun oynamak...

Kendimi bir satranç masasında gibi hissediyordum. Karşımda ki kişi benim kadar güçlü, kurnazdı.
İkimizde tek bir haraketle oyundan çıkabilirdik.
Şans ve strateji meselesiydi.

"Bir saat sonra ortak salona gel ve-"
"Geç kalmam."
"Sözümü-"
"Kesmem"
Kafasını yukarı kaldırıp derin nefesler aldığında koşarak uzaklaştım,
Eh o kadar da cesur değildim...

Şahsen biri bana yapsa o an crucio çekerdim -avada yapmayı bilmiyorum- onu beni elde etmek istediğine pişman edecektim tabii merlin sabrı yoksa. En kötü beni avadalardı yani ne olabilirdi ki?

Odama geldiğimde kendimi yatağa attım, kütüphane de çok fazla oyalanmıştık sanırım ki hava kararmıştı.

Yatağıma uzandım derin bir nefes aldım. Aynı odada kaldığım kızlar kendi aralarında bir şeylere gülüyordu, çoğuyla 'tanıdık' dahi olmasak bile aptal olduklarını biliyordum. Gözlerine bir kaç erkek kestiriyor sonra onları elde etmeye çalışıyorlardı daha ne kadar rezil olabilirlerdi ki?

Artık eskiden olduğu gibi düşüncelerim beni boğmuyordu. Bazen düşüncelerim o kadar zorluyordu ki beni sinirden nefes alamıyordum. Gerçi artık düşünmeye bile vaktim olmuyordu, önce toplantılar bir kaç gün sonra Malfoy sonra Mia ardından Alphard ve şu an Riddle zihnimi oldukça fazla meşgul ediyordu.

Saate Baktığımda daha 1 saatimin dolmasını 20 dakika vardı Ancak hazırlanmaya başladım Çünkü onu zaten bugün yeterince kızdırmıştım ve daha fazla kızdırmak istemiyordum ki böylesi zaten akıl sağlığım için eminim çok daha iyi olacaktı.
Tamam Her ne kadar diğer insanlar gibi olmayıp ona kafa tutuyor olsamda bu ondan korkmadığım anlamına gelmiyordu. Tanrı aşkına kimin ona ait devasa bir yılanı var ki ?

Hem de Bakışıyla insanları öldürebilen bir yılandan bahsediyoruz.

Aralık ayındaydık ve havalar cidden oldukça soğuktu, bunu düşünerek üzerime siyah kazak ve eşofman altımı giydim. Son olarak koyu lacivert hırkamı da aldım ve aşağıya ortak salona indim.
Ondan önce gelmiştim bence bu bile bir zafer?

Zamandan saatlerden ve dakikalardan nefret eden ben bile onun yüzünden dakik bir insana dönüşmüştüm hatta bu daha çok gideceğim yere önce gitme zorunluluğuydu Sanırım beni manipüle etmişti...

Alayla gülümsedim bir zamanlar insanları manipüle eden Ben, şu an manipüle ediliyordum.

Git gide bir zavallıya dönüşüyordum ama düzelecek.
Ben Renesmee Amour isem hâk ettiğim itibarı söke söke alacaktım.

Oğlan çok zekiydi, ancak kızda çok cesurdu.
Zekasız cesaret bir hiçti aynı cesaretsiz bir zekanın da hiç olduğu gibi.
Ama bu hikaye birbirine muhtaç olanların hikayesi değil.
İkisi tek başına Dünya'ya hükmedecek kadar güçlüydü.

"Erken gelmişsin."
"Hayır sen iki dakika geç kaldın."
Kolumda ki saati kontrol ettim evet tam olarak on biri iki geçiyordu.

"Saatin bozuk Amour, tam zamanında geldim. Beni takip et"
Şaşkınca saatime baksamda hemen toparlandım ve adımlarını takip ettim.

Sessiz ve dikkatli birazcık da sinsi adımlarla devasa okuldan çıktık, yönümüzü ormana çevirdik ve sessizce yürüdük.
Sessizlikten sıkıldığım için bir konu açtım.

"Hiç aşık oldun mu Riddle?"
Riddle kızın sorusuyla afallamıştı kız zihnini mi okumuştu? Yoksa tamamen öylesine açılmış bir konu muydu?

Oğlan bunu anlamakta zorlansada, kızın planı bilmesinin imkansız olduğuna kanaat getirip duygusuz sesiyle cevap verdi.
"Hayır, aşk insanları öldürür."
Kız sinsice gülümsedi. Asla öylesine sorulmuş bir soru değildi bu, sadece oğlanla oynamak istemişti ve durum o ki başarmıştıda.

"Sen?"
Kız oğlanın birine tehdit cümlesi dahi olsa soru sorarken duymamıştı, bu yüzden şaşırmıştı. Aptal oyuna cidden kendini kaptırdı sanırım diye düşündü içinden ancak düşüncelerini susturup cevabını geciktirmeden verdi.

"Hayır ayrıca aşk insanları öldürür mü bilmem ama ben kendi ellerimle insanları öldürmeyi tercih ederim."

Hayır ellerini muggle'lara sürmek dahi istemezsin sadece avada büyüsünü bilmiyorsun diyen iç sesime siktir git dememek için kendimi sıktım.

Onun dışında aramızda hiçbir konuşma geçmedi sessiz süren ve kısa bir yolculuğun ardından kasvetli ormana giriş yaptık gerçekten insan tüylerini ürpertecek derecede kasvetliydi.
Biraz ilerledik biraz değil bayağı bir ilerledik hatta bir ara beni ormanda bırakıp kaçacağını falan düşünmüştüm Çünkü gerçekten çok fazla ormanın derinlerine gittik.
En sonuna boşluk bir araziye çıktık boşluk arazinin ortasında devasa bir ağaç vardı.

Boşluk araziye çıktığımızda adımlarını biraz yavaşlattı ve arkasına dönüp bana baktı sonra kafası ile ağacı işaret etti ve ağaca ilerlemeye başladı Ben de peşinden gittim.
Ağacın yanına yaklaştığımızda hava karanlık olduğu için uzaktan çok fazla göremesemde yaklaştıkça fark etmiştim ki içine bir insanın girebileceği kadar bir kovuk vardı.
Aslında içine tam olarak bir insan girmezdi yarım bir insan girerdi Çünkü boyu kısaydı daha çok enlemesine büyüktü. Bu yüzden eğer boyunuz 1.10 değilse eğilerek geçmek zorundaydınız.

Oğlan genç kızı neden buraya getirdiğini bilmiyordu bu kovuğu üçüncü sınıftayken keşfetmişti ilk bulduğunda içine girmesi için örümcek ağlarını temizlemesi gereksede umursamamıştı. Sonra aşağı kata inen Bir merdiven görmüştü aslında tam olarak bir merdivene de benzemiyordu oldukça eski bir yapıydı belki de salazar zamandan bile kalmış olabilirdi.

Genç adam aşağı indiğinde 1 adet çalışma masası ve onlarca kitapla dolu kitaplıklarla karşılaşmıştı, ilk gördüğüne inanamasa da zamanla burayı kendi evi haline getirmiş ve ortadan kaybolduğu zamanlar çoğunlukla buraya gelir hale gelmişti.

Oğlan Düşündü kızı neden buraya getirmişti ki amacı onu sadece kullanmaktı sonuç olarak burayı görmesine gerek yoktu, kafası karışmıştı. Çünkü ilk defa, ilk defa duyguları ile hareket etmişti ve kızı buraya getirmişti ancak kendisi bile bunun farkında değildi...

Kovuğa hiç ikiletmeden girmiştim ve bu birazcık tuhafıma kaçmıştı Çünkü dalga geçmiyorum Tom gerçekten temizliğe hassasiyeti olan birine benziyordu odasından ve çalışma alanından bunu çıkartmam gayet normaldi, ayriyetten eğer benim gördüğüm şeyleri başka biri görseydi eminim onlar da benim gibi düşünürdü. böyle düşünürsek eski bir ağaç gibi pis bir yere girmesi tuhafıma kaçmıştı.

Yüzümü ilk başta buruştursam da sonradan ben de onun peşine gittim ve ilk girdiğimde kovuğun dışarıdan görünümünden daha büyük olduğunu fark ettim çünkü ikimiz de rahat bir şekilde sığmıştık ve bir de hemen yanımızda ufak bir merdiven vardı.

Merdiven cidden küçüktü ve tahtaydı sanki ağaç oyularak yapılmıştı bilmiyorum çok değişikti ve eski bir şey olduğu belliydi her an kırılacak gibi duruyordu.
İlk başta şüphe ile Tom'a baksamda ikiletmeden onun peşine takıldım. neden onunla gelmeyi kabul etmiştim ki?

Veya neden şu an yaşıyordum?

Sorgulanması gereken çok fazla şey vardı....

Ama şu an sırasımıydı hiçbir fikrim yoktu.

Sealed - T.M.RHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin