•15• Patron sensin

4.5K 343 29
                                    

Merdivenlerden indiğimde etrafı kısaca süzdüm yuvarlak şeklinde oldukça geniş hatta çok fazla geniş bir odaydı. duvarlar boylu boyunca kitaplıkla doluydu ve kitapların hepsi oldukça eski duruyordu belki de bin yıllık kitaplar olabilirlerdi ve en uçta da bir çalışma masası vardı.

"Burayı Sen mi yaptın?"
"Sence bu kadar eski kitapları nereden bulabilirim? elbette ben yapmadım bulduğumda böyleydi zaten."

Yavaş adımlarla kitaplıklardan birine yaklaştım ve kitaplardan birini aldım. Kitap tozlanmıştı önce üfleyerek kitabın tozlarının gitmesini sağladım sonra kapağını açtığımda ilk sayfasında,
'hortkuluklar hakkında her şey' yazdığını gördüm gözlerim şok içinde açıldı.

"Aman tanrım..."
Bunlar yasaklı kitaplar mıydı?
"Evet öyleler."

"Zihnim okumayı bırakman gerek..."
Cevap vermedi ve çalışma masasına doğru ilerledi arkasından baktığım da çalışma masasının üstünde bir tane saksıda bitki gördüm tuhaf bir bitki değildi herhangi bir yerden almış rastgele bir çiçeğe benziyordu daha çok.

"Buraya neden getirdin?"
"Aslında sana bir şey gösterecektim bunun için buraya gelmemize gerek yoktu Ancak buraya getirmek istedim."
Sorgulamadım sorgulanacak da bir şey yoktu buraya getirmek istemiş ve getirmişti.

Kitabı aldığım yere bıraktım ve  Yanına doğru ilerledim.
"Ne göstereceksin bana?"
Aklından neler geçiyor senin Riddle...
Çiçeği masanın ucuna koydu ve yanıma doğru ilerledi Ben onun birkaç adım daha gerisindeydim oda masanın dibindeydi.
Önce gözlerime birkaç saniye baktı sonra asasını çıkartıp çiçeğe doğrulttu.
Kaşlarımı çattım ne yapıyordu?

"avada kedavra"

Çiçek birden sanki kökleri yok olmuşçasına rengi soldu ve yere düştü. Gözlerimi şaşkınlıktan ne kadar büyütebilirdim bilmiyordum ama resmen gözlerimin yerinden çıkacak kadar büyümüştü o az önce avada lanetini yapmıştı...

3 affedilmez olan lanetten en büyüğünü yapmıştı.

"Bu inanılmaz.."
Fısıltı gibi çıkan sesime karşılık dudaklarımda ufak bir tebessüm oluştu.

"Yapabilir misin?"
Hayır yapamazdım zaten yapamadığım tek büyük Avadaydı...
Birkaç saniyelik sessizlikten sonra konuşmaya başladım.

"Hayır avada büyüsünü yapamıyorum.."

Asasını masanın üstüne bıraktı ve tam karşıma geçti.
Kafamı hafifçe yana yatırdım ve yüzüne anlamsızca baktım.

"İstersen öğretebilirim"
"Ve karşılığında?"
Omuz silkti ve umursamadığını belirten ufak mırıldanmalar çıkardı.

"Şu an bu lord olma konusunda bana en yakın olan kişi sensin çoğu şeyimi biliyorsun çoğunu ben sana anlatmadığım halde biliyorsun bu şartlar altında, ölüm yiyen olmasan dahi benim yanımda olmanı isterim"
Tek kaşımı şüpheyle kaldırıp yüzüne baktım zaten onunla onun odasındayken yanında olacağımı, Bir şey istediğinde destek olacağımı söylediğimi hatırlıyorum öyle değil mi?

"İyi de bunun için bana avada öğretmene gerek yok ki. zaten o kadar şeyi biliyorum bunları bildiğim için de senin yanında olmak zorundayım bu bir zorunluluk artık. ölmek istemiyorsam tabii"
Pislik bir şekilde sırıtmaya başladı evet zorunda olduğumu biliyordu.
Ben biri benden bir şey yapmak zorunda olduğumu söylediğinde onu yapacak biri değildim ama bu kadar bilgiyi ne yapacaktım ki? 
yanında olacaktım, bunları bilmem benim hiçbir işime yaramazdı ama Eğer onun tarafında olur ona destek olursam bu bilgiler benim çok fazla işime yarardı.

Öte yandan bu sözlerin benim gururumu okşayacağını biliyordu. O aptal bir adam değildi.
Beni tavlamak için bu kadar çabalayacağını düşünmemiştim. Sonuçta o bay-mükemmel-Riddle'dı.

"Zekisin, ama ben hiçbir işimi karşılıksız yapmam senin de öyle düşüneceğini düşündüm tabii istemiyorsan öğretmem."
Panikle ellerimi havada sallamaya başladım.

"Hayır Hayır hayır Lütfen öğret"
Gülümsedi ama daha çok bir şeytani gülümsemeydi.
Korkmam mı gerekiyordu?
Ben korkmuyordum.

"Nereden başlayacağız patron sensin."
Ellerim teslim olmuşçasına havaya kaldırdım.
"İstersen bugün başlayabiliriz?"

"İyi ama bu büyüyü öğrenmek için günler hatta aylar verilir. Ki sende Büyük ihtimalle öyle yaptın?"
Büyüyü yeni öğrenmediğini elbette biliyordum, daha önce bildiği aşikardı Ama dediğim gibi uzun süreli bir büyüydü, öğrenimi için belki aylarca çalışılırdı.

"Evet haklısın Ancak tek başına aylarca sürer, benim gibi bir öğretmenin varsa bir kaç günde hatta güçlü biriysen bir kaç saatte bitirebileceğin Bir büyü."

Benim güçlü olduğumu kabul ediyordu?

Kendime güveniyordum ve bu oldukça hoşuma gitmişti. Yüzünde ki şeytanice gülümsemenin bir benzerini Ben dudaklarımda oluşturdum.

"Başlayalım o zaman?"
Yanıma geldi ve arkama geçip elimdeki asayı düzgün tutmam için kolumu destekledi sanırım kolumun sallanmaması gerekiyordu.
Hala arkamdayken kulağıma büyüyü nasıl söylemem gerektiğini sesli bir şekilde söyledi.

Daha önce bu laneti yapmayı elbette ki denemiştim ve zaten biliyordum nasıl söyleyeceğimi.

Yaklaşık iki saatlik süreden sonra başka bir bitkiye başarılı bir şekilde büyüyü uygulamıştım.

Riddle gururla ölmüş bitkiye bakarken ben masada ki suyu içtim.
Artık yapamayacağım lanet yoktu çünkü en zor laneti bile yapmıştım, tamam bu büyü iyi bir amaçla yapılan bir şey değildi ama sonuçta başarmıştım? Ayrıca ben de çok iyi biri olmadığıma göre bunda düşünülecek hiçbir şey yoktu.

Sessizliğin ardından yanımdaki kitaplığı incelemeye başladım, rastgele yeşil kapaklı bir kitaba elimi attım ve baktığımda içinde 'unicorn tarihçesi' yazıyordu.

Kaşlarımı çattım ve birkaç sayfasını okumaya başladım. İlk birkaç sayfasında herkesin bildiği bilgilerden bahsederken birazcık atlayınca oldukça tuhaf bilgiler vardı ve bunu yazanın bir kaçık olduğunu düşündüm. Yüzümü buruşturarak kitabı geri yerine bıraktım.

"Gidelim artık."
Omuz silktim ve peşinden ilerlemeye başladım bugün zaten benim için uğraşmıştı ve daha fazlasına gerek yoktu. Hiçbir şeyi karşılıksız yapmayacağını ve ileride benden mutlaka bir şey isteyeceğini biliyordum ama dediğim gibi umrumda falan değildi en kötü ölürdüm.

Geldiğimiz yolları sessiz bir biçimde geri dönüyorduk hayatımda geçirdiğim en tuhaf geceydi.
Dönüşümüz çok daha riskli olacaktı çünkü gecenin oldukça ilerleyen saatlerindeydik ve risk oldukça fazlaydı.

Okula geldiğimizde zindanlara giden koridorlara ilerledik hızlıca. Birden ses duyunca Tom beni heykelin arkasına itti ve kendi de önüme geçti.
Kim olduğunu göremiyorduk ancak adım sesleri buraya doğru yaklaşıyordu Tom hemen asasını kaldırdı ve görünmezlik büyüsünü mırıldandı, benim de görünmemem için kolumu tutmayı unutmadı.
Tam o sırada müdür Dippet'ın kalın sesi koridorda yankılandı,

"kim var orda?"
panik içinde Riddle'a bakmıştım.

İşte şimdi sıçtık.

Sealed - T.M.RHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin