•17• ilk adımlar

4.3K 357 85
                                    

Yorucu bir günün ardından ortak salonda ki koltuklardan birinde oturuyordum ve bir yandan da Riddle konusunda ne yapacağını düşünüyordum. Aklımda bir kaç şey vardı ama benimle ustaca oynayan biriyle nasıl baş edebilirdim ki?

Evet bende şu an onunla oynuyordum
Ama eninde sonunda birimiz pes edecekti. Okulun bitmesine altı ay gibi bir süre vardı ve bu sürede Riddle çoktan güçlenmeye başlayacaktı.
Şu an en saygı değer aileler onun yanındaydı, bakanlık buna ne kadar dayanabilirdi ki?

Ülkede ki en güçlü aileler karanlık tarafta iken halkın ve bakanlığın elinden ne gelirdi?

Onun tarafında olmayı istiyordum. Karanlık işlerle ilgilenirken resmen haz alıyordum ama köle gibi yaşamak...

Bilmiyorum onun hizmetinde olmak asla istemiyordum o bana yap derse yapmak zorunda olmak.
Kafamda bir acı hissetmemle elim sabah sıkı sıkı bağlandığım topuzuma gitti. Canımı yaktığı için topuzumu saldım sanırım biraz fazla sıkmıştım ki saç diplerim acıyordu.

Birden elimin üstünde bir el hissettim ve yanıma birileri oturdu, bizim meşhur çetemsi grubumuz teki üyeleri, cidden her yanlız olduğumda en az biri dibimde bitiyordu. Yanımda şu an sadece ana üyeler vardı,
Marvolo Riddle, Rabastan lestrange Jane Lestrange, Abraxas Malfoy, Orion Black, Alphard Black, Druela Black.

Ayrılmaz yedili ah ne kadar da tatlı (!)

"Malfoy yılışmayı bırak!"
Saçımı karıştıran Malfoy'a bağırmamla ellerini Teslim olurcasına kaldırdı ve karşımda ki tekli koltuğa yayıldı. Kulağıma yaklaşıp fısıldayan druela ile irkildim.

"Bence Abraxas ile çok yakışıyorsunuz"
Gözlerimi sinirle Druela'ya döndürdüm.

"Bir daha böyle bir şey dersen seni ölmekten beter ederim Druela Black."
Ciddi bir şekilde konuşmam suratının anında değişmesini sağladığı için gururlandım ancak çatık kaşlarımı asla düzeltmedim ve kollarımı göğsümde bağlayıp arkama yaslandım. Konu açıkcası pek ilgimi çekmiyordu ki birden orion konuştu,
"Yarın karanlık sanatlara karşı savunma dersinde düello yapacakmışız"

İşte şimdi ilgimi çekmişti hafifçe sırıttım eğlenceli olacaktı. Onun dışında bütün gece oldukça sıkıcıydı bana göre.
Alphard, Abraxas'a bulaşıyor, Druela Jane ile dedikodu yapıyor, Orion ile Rabastan bakanlıkla alakalı bir şeyler konuşuyordu. Riddle ve bense sessizce dinliyorduk, ara sıra bakışıyorduk ve ikimizde sessizce dinliyorduk.

En sonunda saat çok geç olmasa da bir bahane bulup uyumaya gideceğime ikna ettim.
Hadi ama kimse günde en fazla üç saat veya ortalama iki saat uyuduğumu ve bahane bulduğumu bilemezdi?

İnsanların benim hakkımda hiç bir şey bilmemesinin iyi tarafıda buydu.
İstediğim yalanı ve bahaneyi diyordum ancak kimse anlamıyordu.
Biraz inandırıcı olduktan sonra gerisi kolaydı.
Gerçi bu da Riddle ile tanışana kadar  bu şekildeydi.
O Slytherin varisiydi ve kuşkusuz yalanımı anlıyordu.
Çaktırmaması da bir şeydi?

Odama çıktığımda tahmin ettiğim gibi oda boştu. Hızlıca yatağıma ilerledim ve çarşafımın altından Riddle'ın gizli yerinden ondan izin alarak aldığım kitabı çıkarttım. Bir çeşit unutulan büyüler kitabıydı ve işime yarayabilirdi?

Gözlerim acımaya başladığında kitabın çoğunu okumuştum bile, hatta beş yüz sayfan sadece elli sayfa kalmıştı. Saat gece dört gibiydi daha fazla zihnimi meşgul etmeden kitabı yastığımın ve çarşafımın altına sıkıştırdım, yorganımı boynuma kadar çektim ve gözlerimi yumdum.
Gözlerim çok yorulduğu için çok geçmeden uykuya daldım.

Saatin kaç olduğu hakkında bir fikrim yoktu ancak aynı odada kaldığım kızların hala uyuduğundan çıkarttığım kadarıyla kahvaltıya iki saat gibi bir süre vardı. Tabii ki ilk ders olan muggle bilimleri dersine girmeyecektim, aptal icatları kimin umrundaydı?

Zaten aritmasi dışında 'zayıf' aldığım ders yoktu ve bence sayılardan nefret eden biri için gayet güzel bir sonuçtu bu. 'İfrit' almadım sonuç olarak?     Muggle bilimlerinden de kütüphanede bir kaç kitap okuyup geçebilirdim.

Cübbemi  giydikten sonra eteğimi son kez düzelttim ve ortak salona indim, içeriye göz atmadan önüme döndüm ve ortak salonun çıkışına ilerledim.
"Daha kahvaltının başlamasına bir saat yirmi dakika var nereye?"
Riddle beni bir salsana sen?
Sanane yani, seni ne ilgilendirir.

Arkama döndüğümde Druela ile koltuklarda konuşuyorlardı. Dik duruşumdan ödün vermeden, Kollarımı göğsümde birleştirdim ve göz devirdim.

O ana kadar fark etmesem de Druela ve Riddle neden hep yan yanaydı?
Aralarında bir şey olması...
Bu ihtimal çok düşüktü, hem Riddle sözde beni kendine bağlamaya çalışmıyor muydu?
Druela ne alakaydı şimdi.
Sürekli yan yana duracak kadar güveniyor muydu? Yoksa Druela mı onu bırakmıyor muydu? Öyle olsa bile Riddle Druela'dan çekinmez kovardı.

Her ne kadar tuhafıma gitsede bir şey demedim ve yanlarına ilerledim. Benim haddim değildi bunu sorgulamak sonuç olarak.
"Neden bu saatte kalktın?"
Druela'nın beni sorgulaması hoşuma gitmediği için ifadesiz yüz ifademi değiştirmeden, bıkkınlıkla cevap verdim.

"her gün bu saate kalkıyorum."
"Beni uyku tutmadı, kalktığımda Tom'da burdaydı. Sohbet ediyorduk öylesine."
Bu benim umrumda falan değildi. Açıkcası, Gereksiz açıklamalardan ibaretti yaptığı şey. Hiçte yumuşak olmayan ses tonumla konuştum,
"Sormamıştım ama sorun değil."

Druela'nın yüz ifadesi değişirken, riddle sert çıkışıma kaşlarını çatmıştı.
Tamam, kolay kolay kendini ezdiren biri değildim hatta kendimi hiç bir zamam ezdirmemiştim ve şuan durup dururken sert çıkışmam tuhaf durmuştu.
"Çok kabasın"
Yüzünü buruşturup konuşan druela'ya göz devirdim.

"Hayır sadece senin gibi hayatı çiçek böcekten ibaret görmüyorum hayatın acıları var gerçekleri var ve bunların farkındayım. Kırıldıysan umrumda falan değil ama açıklama yapmamı istiyorsan da söyleyeyim, düello için gerginim ve hata lüksüm yok. Aynı hayatımda olan diğer her şey gibi."

Sözlerim sert olsa da umursamadım ve deri koltuktan kalkıp ortak salonu hızlı ve sinir bozucu adımlarla terk ettim.
"Hey, bekle!"

Tam zindanlardan çıkmak üzereyken gelen sesle irkildim ve arkama döndüm Marvolo?
Her zaman ne hissettiysem kendime çekinmeden söyledim ve şuan da söylüyorum druela yerine benim yanıma gelmesi hoşuma gitmişti.

"Ne var marvolo? Ayrıca artık  adımla seslenebilirsin bence. Çünkü ben sana Marvolo diyeceğim ve sen istemesen bile umrumda değil"
Ona çıkışmam tuhafına gitsede yanıma geldi ve bana çok olmasa da hafif bir sinirle söylendi, Tamam hafif falan değil baya bağırdı...
"Neyin var senin!?"

Yutkundum tamam biraz fazla abartmıştım, elimde değildi ama Cidden çok gergindim.
"Üzgünüm, bugün üstümde gereksiz bir gerginlik ve sinir var. Düello'ya bağlıyorum çünkü mantıklı başka bir sebebi yok."
Başını belli belirsiz salladı ve benimle yürümeye başladı.

Büyük salona geldiğimizde her zaman ki gibi uçta ki yerlerine ilerlemeye başladı ben gelmek istemesem de kolumdan tuttu ve beni de getirdi.
Merlin neden hoşuma gidiyordu? unuttuysam söyleyeyim o beni kullanıyor, Süzme salaklığıma küfür ettim. Oturduğumuzda bir süre sessizlik olmuştu ve rahatsız olmuştum. Sessizliği bozmak için rastgele bir konu açtım.

"Verdiğin kitabın okumaya başladım dün, hatta elli sayfa falan kaldı yarın veya bitirirsem akşam getiriri-" cümlemi bitirmek üzeryken aynı anda birbirimize dönmemiz yüzünden aramızda hiç mesafe kalmamasıyla irkilmeme engel olamadım.

Oysa Şaşkınlıkla yüzüme baktı bir kaç saniye. Sonra yüzünde belli belirsiz bir gülümseme belirdi sanırım verdiği ve tavsiye ettiği kitabı hemen okumam hoşuna gitmişti.

"İstersen bana sormadan gidip ordan kitap alabilirsin sorun olmaz."
"Teşekkürler, mutlaka gideceğim"

Önemi yok dercesine omuz silkti ve bir kaç konu daha konuştuktan sonra sessizce diğerlerini bekledik. Herkes geldiğinde yine aynı konular döndü masada. Bakanlık, quidditch, dedikodu ve bir kaç gereksiz konu daha ben ve Marvolo yine sustu.
Hep olduğu gibi...

Sealed - T.M.RHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin