|Cinsel içerik, şiddet, hassas içerik, zararlı madde içerir.|
•ilk kitabım, yazım hataları, mantık hataları olabilir. Uyarırsanız sevinirim...•
Kitabın playlisti duyuru kısmında!!
(7. Yıl)
Renesmee amour
Ben o kızdım, Sadece o. Bir bakıma görünmez olan kız. Herkesin gördüğü ama aynı zamanda kimsenin görmediği. Daha yaşamanın ne demek olduğunu bilmeden yaşamaktan nefret etmiş ama aynı zamanda her şeye rağmen ifadesiz duygusuz ve gaddar görüntüsünden asla ödün vermeyen kişi.Ben kendi hayatımda bile arkaplana itilmiş kızdım. Tüm Slytherin ve hogwarts tarafından dışlanmış olandım.
Yine beynimin içinde ki düşünceleri susturamamış ve uyuyamamıştım o lanet kafamı susturamıyordum.
Deniyordum, ancak düşünceler onkadar yoğundu ki katlanılamaz baş ağrıları peşimi bırakmıyordu. Günde belki 3 veya 4 saat anca uyuyordum bazen o bile olmuyordu.
Saat sabahın dördü veya beşiydi hava hala karanlıktı tahminimce kahvaltıya 3 saatten az vardı. Hızlıca eteğimi ve gömleğimi üzerime geçirdim yeşil armalı Cübbemi ve kravatımı da takınca aynada ki görüntüme baktım. Uykusuzluktan gözlerim şişkin ve zaten beyaza yakın tenim iyice solmuştu. Güzel sayılabilecek fiziğim, Uzun simsiyah saçlarım ve masmavi gözlerimle adeta kusursuzdum. Ancak kıymetini bilemiyordum aynı yaşadığım hayatın kıymetini bilemeyip heba ettiğim gibi...
Az uykudan ve ders çalışmaktan şişmiş gözlerim kusursuz maviliği gölgede bırakacak kadar rahatsız ediciydi, beyaz soluk tenim saçlarımı ve fiziğimi gölgede bırakacak kadar ruhu anımsatıyordu. Yutkundum ve kimse uyanmadan yatakhaneden çıktım. İnsanların beni görmesini bana bakmasını sevmezdim. Açıkcası kimse beni pek fazla takmazdı ben yoktum onlar için eğer çoğu dersten 'olağanüstü' veya 'beklenenin üstünde' almasaydım eminim profesörler bile beni umursamazdı.
Yani ben bu okulda ne zorbalığa uğrayan taraftım ne de herkesin tanıdığı taraftaydım. Ben bu okulda sadece o kızdım.
Büyük salona doğru adımlarken her gün olduğu gibi tanrıya dua ediyordum.
'tanrım lütfen kimse gelmemiş olsun lütfen'
Kimsenin bana bakmasını bu saatte ne arıyor bu kız dercesine yüzüme bakmasını istemiyordum. Onlara göre hangi manyak kahvaltıya 2 saat kala büyük salona giderdi ki?
Kafamı kapıdan içeriye soktuğumda hızlıca içeriyi taradım.
Boştu.Hemen en köşedeki slytherin masasına ilerledim ve kapıya en yakın taraftaki uca oturdum. Yanımda getirdiğim iksir kitabına odaklanmaya çalışıyordum ama düşüncelerim susmuyordu bir türlü.
Daha 9 yaşındayken asla oyun oynamazdım bir köşede oturur izlerdim. Neyi izlediğimi bilmez, öylece boşluğu izlerdim. Yaşıtlarım oyuncak veya boya kalemi tartışması yaparken ben ya köşemde kitap okur yada kara kalemle karalama yapardım. Başımızda bize bakan bakıcalar her zaman gereğinden fazla olgun olduğumu derlerdi.
Neye göre?
Kime göre?
Hayır bence tam olarak olmam gerektiği gibiydim ne eksik ne fazla.
Çünkü bu olgunluk değildi bir çeşit kendini koruma iç güdüsüydü kimsenin koruyamadığı bu bedene ve bu ruha kendim sahip çıkıyordum.Ben kendime hep yetmiştim, benim benden başka koruyucuya asla ihtiyacım olmamıştı.
Ben sadece artık zarar görmekten yorulmuş bir çocuktum ve kendi koruyordum.
Sinirle ellerimi kulaklarıma götürdüm ama biliyordum, işe yaramayacaktı. İstersem dünyada ki en yetenekli cadı olayım kafamı susturamayacaktım. Çünkü aslında konuşanda benken nasıl kendimi susturabilirdim ki?
Konu başkalarının hayatı olunca her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilirdim, hogwarts'ta ki olayların hepsinden ilk benim haberim olurdu. Çünkü beni ben bile dinlemezken başkalarını dinlemekten başka çarem olmuyordu. Zaten okulda ki her şeyi bilmem sayesinde oldukça fazla kez beladan kurtulmuştum, Olası onca cezadan yırtmıştım.
Kaç saattir burdaydım bilmiyordum açıkcası umrumda da değildi sayılar saçmalıktan ibaretti.
Hayatımızı sadece 24 saat ve 364 günden ibaret kılmamız saçmaydı benim günüm uyuyunca bitiyor uyanınca başlıyordu. Sayıları oldum olası sevmemiştim onlar sadece benim özgürlüğümü kısıtlayan imgelerdi başka hiç bir şey değildi.Kapının açılması ile ellerimi çektim ve başımı kaldırdım o ana kadar fark etmesemde salonun yarısı dolmuştu. Düşüncelerim artık zaman kavramımı yitirmeme sebep olacak kadar fazlaydı. irkilmeme sebep olan şu sıralar tüm okulun hayran olduğu Riddle ve çetesiydi, çete derken ciddiyim bir işler karıştığını biliyordum. Belki bir örgüt? Grup? Ne olduğu umrumda değildi ama çözecektim, sadece zevkine. Her şeyi çözdüğüm gibi bunu da çözecektim. Kalabalık gruba kısaca göz attım.
Tom Riddle, Rodolphus lestrange, Rabastan lestrange, Jane lestrange, Abraxas malfoy, Orion black, Alphard black, Druela black, Amabel rosier, Arthur rosier.
Çoğu birbiri ile akrabaydı ve sürekli ya grup halinde geziyor veya ikili yada üçlü takılıyorlardı. Örgütün? Hayır çok resmi. Çete? Fazla çocukça? Grup demekte biraz fazla masum... En iyisi lakap takmak sanırım. Beynim onlara en uygun kelimeleri hızlıca gözümün önüne getirdi.
Biraz Tehlike, oldukça fazla Ego, yerinde bir Kibir ve şeytanın çocuğu olan İblis. Teki?Tuhaf grubun adını kesinlikle 'teki' koyacaktım. Onları anlatan 4 kelimenin baş harfleri ve eğer yanlışıkla ağzımdan kaçırırsam da hiç kimse anlamazdı. Düşüncelerimi başka insanların anlamasını istemezdim, sadece ben bilsem yeterdi.
Neden bilmiyorum ama ne İşler karıştırdıklarını öğrenecektim sonunda ölecek olsam bile yapacaktım. Kirli bir iş olduğu aşikardı ve ne olabileceği hakkında ufak tefek fikirlerim vardı ve bu fikirler hiçte güzel düşünceler değildi.
Sanırım fazla uzun süre bakmış olmalıyım ki Malfoy birden bana bakmaya başladı gözlerimi kaçırmak istemediğim için bir süre bakıştık sonra Druela Black ona bir şey sorunca ilgisi benden kaydı. Bende önümde beliren yemeklerden sessizce yemeye başladım ne kadar çabuk biterse o kadar iyiydi.Her zaman olduğu gibi olabilecek en hızlı şekilde yemeğimi yedim ve büyük salondan çıktım. Sanırsam iksir dersinin başlamasına 1 saatten fazla vardı kütüphane de ders çalışarak zaman geçirebilirdim aklıma daha iyi bir fikir gelmiyordu. Düşünceleri dağıttım eğer biri zihnime girerse eminim ki başım belaya girerdi bir an önce zihnimi kapatmayı öğrenmem gerekiyordu çünkü bu sefer öğrenmek istediğim şey, kimin kimle yattığı, aldattığı, özel aile sırları değildi. Kimse okulda durup duruken örgütlenmezdi sonuç olarak. Kötü işler çeviriyorlardı ve benim ruhumun birazcık meraka ihtiyacı vardı.
Ayrıca Riddle ve onun grubu ne yapıyor bilmesemde Dumbledore'un bu gruplaşmayı anladığına emindim, bunu sadece benim ve profesör Dumbledore'un anldığına emin olmamın da sebepleri belliydi;
Okulda ki herkes aptaldı.Son 1 haftadır Her yemekte istisnasız onları izliyordu şüphelendiği aşikardı. Onun dışında diğer profesör ve öğrenciler sıradan bir grup olduklarını düşünüyorlardı. Cidden beyinsizin tekiydi tüm okul. Hangi arkadaş grubu biri onlara emir verdi diye, birine cruciatus laneti atardı ki?! Tom Riddle kesinlikle başkan yada kralları gibi bir şeyleriydi bunu anlamamak için gerizekalı olmak gerekiyordu ki diğerleri tam olarak öyleydi.
Okul bana göre ikiye ayrılıyordu gerizekalılar ve zekiler. Zeki olan 5 kişi anca sayabilirdim çünkü gerizekalı olarak adlandırdığım insanlar dünyayı harika çiçek böcekli bir yer sanıyordu veya yaşadıkları onca kötü şeyin geri kalan ömürlerinin güzel geçmesi için bir bedel olduğu... Hepsi salaktı hayatta kötü şeyler asla bitmezdi er yada geç öğreneceklerdi zaten. Ben onlara göre fazla karamsardım.
Hiçbir şeyimi sevmiyorlar, iğreniyorlar benden. Onların istediği gibi biri değilim ben çünkü ama asla üzgün olmayarak söylüyorum;
Ben asla onların istediği gibi olmayacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sealed - T.M.R
Fanfictionİnsanların ruhu bedenlerden önce çürürmüş. İki çürümüş ruh bir araya gelirse, Bu imkansızı sevmek değil midir? #tommarvoloriddle #1 13.06.2021 #cadı #1 25.06.2021 #riddle #1 30.07.2021 #tomriddle #1 06.01.2022 #hogwarts #1 09.05.2022 #büyücü #1 19...