28. Bölüm

813 49 28
                                    

Lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın, sizleri seviyorum...

1 hafta sonra...

"Kazandınız," diye bağırdı Seokjin boynuma sarılmadan hemen önce. Taehyung, Namjoon, Yoongi ile Hoseok arkadan yavaş adımlarla geliyorlardı.

Ben de sıkıca arkadaşıma sarıldım ve gülümsedim. "Evet, kazandık," dedim kulise yeni giriş yapan arkadaşlarıma bakarken.

Jungkook ile birlikte katıldığımız, aylardır çalıştığımız yarışma bugün gerçekleşmişti. Sevgilim ile elimizden gelenin en iyisini yapmıştık, çabamızın sonucunu da birincilikle almıştık. Ödülümüzü almış, üzerimizi değiştirmiştik ve şimdi de kulise geçmiştik.

Arkadaşlarımız bizi sahnede dans ederken izlemişlerdi. Kazandığımız açıklanınca da tebrik için bizimle birlikte kulise gelmişlerdi.

Çabamızın sonucunu aldığımız için çok mutluydum. Birinci olmuştuk. Jungkook ile sevgiliydik artık. Her şey gayet yolunda gidiyordu.

Aklıma bu yarışma için çalışmaya başlayacağımız ilk gün geldi. Sevdiğim adam ile birlikte, boş bir stüdyo bulmak için uğraşmıştık, hatta bunun için Dans Stüdyosu-2'ye bile gitmiştik. Neyse ki stüdyo doluydu ve onun evine giderek orada çalışmalarımıza başlamıştık. O zamanlar ikimiz de birbirimizi sevmemize rağmen itiraf edememiş, birbirimizi yanlış anlamıştık. En azından birbirimizden uzaklaşmadık, diye düşündüm.

Diğer arkadaşlarımızla da tek tek sarılıp tebriklerini kabul ettik. Sürekli gülümsüyordum. Bu yarışmayı kazanmak bizim için büyük bir adımdı. İleride istediğimiz dans okulunu açabilirsek, birçok kişi bize destek olurdu. Kolayca büyür ve başarılı birer dans öğretmeni olurduk.

Ayrıca artık Jungkook'un evine taşınabilirdim. Beraber yaşayabilir, her sabah birbirimizin yüzünü görerek uyanabilirdik. Bu olaya en çok sevinen sevdiğim adamdı çünkü bir an önce ona taşınmam konusunda kararlıydı ve bu bir aylık süreç onun için çok zor geçmişti. Tabii yarışmadan önce de çok kez onun evinde kalmıştım ama sevgilim, kişisel eşyalarımı evin içerisinde görmek istediğini söyleyip durmuştu. Onu anlayabiliyordum çünkü ben de aynı durumdaydım. Birkaç gün boyunca birlikte kalsak bile bu farklıydı. Tamamen beraber yaşayıp aynı evi paylaşmak... Düşüncesi bile kalbimin atışlarını hızlandırıyordu.

"Bir kutlama yapmaya gideriz herhalde," dedi Yoongi sevgilisinin kolunun altından. Hoseok gülümseyerek onu onayladı.

Omuz silkip yanımdaki Jungkook'a baktım. Sevdiğim adam ne derse onu yapacaktım. Belki de baş başa bir şeyler yapmak isteyecekti. Bir hafta önce arabanın içerisinde yaptığımız türden şeyler... Tanrım, bunları düşünmek bile yanaklarımın kızarmasına sebep oluyordu.

Sevgilim kolunu belime dolayarak bedenimi kendi bedenine yasladı. "Bu başarıyı içmeden kutlamak büyük bir kayıp olur," dedi dudaklarındaki muzip sırıtış ile Yoongi'ye bakarken. Ardından bana döndü ve genişçe gülümsedi. "Sen ne dersin, bebeğim?"

Ben de gülümsedim ve uzanıp dudaklarına derin bir öpücük kondurdum. "Seni sarhoş görmek için her şeyi yaparım," diye mırıldandım burnumu burnuna sürterek.

Jungkook'un belimdeki elinin tutuşu sıkılaştı. Beni kendisine daha çok bastırdı. "Her şey mi?"

Kast ettiği şeyi anladığımda gülümsemek istesem de kendimi tuttum. Bunun yerine gözlerimi devirmeyi tercih ettim. "Hemen arsızlaşma," dedim elinden tutup, onu arkadaşlarımızın peşinden sürükleyerek.

Jungkook enseme nefesini üfledi. "Konu sen olunca ben daima arsız oluyorum, bebeğim," diye yanıtladı beni.

Ürpermemek için dikkatimi başka taraflara yöneltmeye çalıştım. Omzumdan düşmeye başlayan spor çantamı düzelttim ve adımlarımı hızlandırdım. "Dikkatimi dağıtma," dedim arkamdan beni takip eden adama. Arkamı dönüp de ona bakamıyordum çünkü gözlerine bakarsam teslim olacağımı, ne isterse onu yapacağımı biliyordum.

Just FriendsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin