13. Bölüm

1K 86 23
                                    

Namjoon, parmakları arasında zarifçe aşağı sarkan sigarasından bir nefes daha içine çekti. "Şimdi her şeyi baştan alalım ve ayrıntılarıyla inceleyelim," dedi dumanını sağ tarafına doğru üflerken.

Bir oturuşta iki sigara içmesinden hoşnut olmayan ben ise oturağın yaslanma yeriyle sırtımı buluşturmuş, kollarımı göğsümde bağlamış ve ona hiç de hoş olmayan bakışlarımı yolluyordum, ancak o bugün içerisinde birçok kez yaptığı gibi yine beni görmezden geldi.

Namjoon, rahatça oturduğu yerde dikleşip, hafifçe öne doğru eğilerek ellerini masanın üzerine yerleştirdi. Bu sırada sigarası hala sağ elinin işaret ve orta parmağı arasında dinlenmeye devam ediyordu. Arkadaşımın kendisini zehirlemesine sebep olan silindir şeklindeki maddeye kötü bir bakış attıktan sonra derince iç çektim.

"O zaman başlıyorum."

Gözlerimin içerisine sorarcasına baktığında başımla onu onayladım. İçime bir şeylerin ağırlığı çökmüştü aniden. Şu an bunları bir dramaymışçasına kolay bir şekilde anlatabiliyordum fakat Jungkook ile karşı karşıya geldiğimizde veya yarın Taehyung ile Seokjin benden hesap sormaya başladığında ne yapacağımı bilmiyordum, hem de hiç bilmiyordum. İçimdeki bir taraf dün gece yaşananlardan pişman olmaya şimdiden başlamışken bir de kendimle mücadele etmek zorunda kalıyordum. Boka battım derken gerçekten şaka yapmıyordum.

"Jeon Jungkook'a iki yıldır aşıksın ve bundan kimsenin haberi yok, Seokjin ile Taehyung dışında; kendi içinde aşkını yaşayıp gidiyorsun ve bu süreçte de Jungkook ile hiçbir şekilde iletişime geçmiyorsunuz." Namjoon bir süre duraksadıktan sonra yüzünü buruşturdu. Sigaradan dolayı bunu yaptığını düşünsem de hayır, sigarası hala parmakları arasında dinlenmeye devam ediyordu ve bence en doğru şeyi yapıyordu. Orada durup öylece kendini tüketmeliydi, benim gibi. "Tanrım, liseli ergenler miyiz biz; neden daha önce Jungkook ile konuşmaya çalışmadın ki? Siz tanışalı kaç ay oldu, dört mü yoksa beş mi?" diye sordu tek kaşını kaldırarak alaylı bir şekilde.

"Üç ay oldu," diye cevapladım onun alaylı tavrını görmezden gelerek. Evet, bir bakımdan haklı olabilirdi belki, ancak hiçbir zaman Jungkook ile tanışacak yeterli cesareti kendimde bulamamıştım, bu yılın başında da bu cesarete sahip değildim. Zaten bana gelen de O'ydu, ben değil. İlk adımı o atmıştı ve ben de buna ayak uydurmuştum.

Namjoon sonunda parmakları arasından öylece sarkan sigarayı söndürmeye karar verdiği zaman, derin bir nefes aldım çünkü kokusu gerçekten rahatsız ediciydi ve sonunda o kokunun kaynağının yok olması beni rahatlatmıştı. Ciğerlerimi yakıyordu lanet olası zehir. "Tamam, baştan alıyorum. Jungkook'a iki yıldır aşıksın ve siz daha üç ay önce tanıştınız, birkaç ay önce homofobik olduğunu öğrendin. Zaten ilişkiniz arkadaşlıktan öteye gidemediği için umutsuzdun, böyle daha da karalara bağladın. Sonra dün gece bir anda sana yardım etmek adı altında seninle sevişti-" Bir şey aklına daha yeni geliyormuş gibi duraksayıp bir süre boşluğu izledi öylece. "Seni kullanmadığına emin miyiz? Yani belki kendisi de erekte olmuştu ve sana verdiği nasihatlerdeki gibi bardaki herhangi biriyle sevişmek istemedi, bu yüzden de seni kendisini rahatlatmak için kullandı?" Tek kaşını kaldırarak tereddütle bana baktığında hafifçe gülümsedim.

Eğer dün ben de Namjoon ile aynı düşünce içerisinde olmayıp, Jungkook'un erekte olup olmadığını kontrol etmeseydim, bu söyledikleri beni üzmeye yeterli bir sebepti fakat neyse ki karşımdaki arkadaşımın aklına gelen düşünceler, bütün sarhoşluğuma rağmen benim de aklıma gelmişti ve önlemimi almıştım.

"Aynı şeyi ben de düşündüm dün ve onu kontrol ettim," dedim bütün ciddiyetimi takınarak. Ellerimi masanın üzerinde birleştirmiştim, sırtım dik bir şekilde oturuyordum. "Kesinlikte bir ereksiyona sahip değildi. Hatta sonrasında ona, onu nasıl erekte edeceğimi sorduğumda bana onu senin düşünmen gerek, dedi." Son cümlemi söylemek beni biraz utandırmıştı. Dün geceyi hatırlamak kalbime hiç iyi gelmiyordu.

Just FriendsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin