"Bölüm 6: Ellerimde ki yaralara çiçekler ektim, benden korkmasınlar diye."

293 40 115
                                    

Avuçlarım içinde tutarken ilk defa bu kadar ağır geliyordu okum. Vücuduma heyecan veren adrenalini yoktu sadece korku vardı. Tatlı bir meltem sandığım bu korku içimde büyük bir kasırgaya yol açmıştı. Titreyen parmaklarım bu sefer kavrayanadı elimdekini. Çünkü o karşıda ki ben değildim, başkasıydı, yaşamı hepimize bağlıydı. Tek bir yanlış harekette onu oradan aşağıya fırlatırdı.

"Beni dinleyin," kısık ses kulaklarıma ulaşırken ürkek bakışlarım Akif'in üzerinde durdu. İçimde yine aynı suçluluk hissi aynı korku körlenmişti. "Ceren ve Hare oklarıyla hedef alsın. Onları aşağıya çekelim. Atlas ve Emre sen birini ben ve Ali birini."

Herkes kafasını sallayarak onayladı hemen. Azra bize bakarak iniyordu habersizce. Okumu sıkı sıkı gerdim. "Ceren, tek bir şansımız var."

"Korkuyorum Hare." Yumuşak bakmaya çalıştım. Ayaklarım içimde ki hırsın verdiği güçle yere sıkı sıkı basıyordu. Geri hedefime odaklandım. "Azra ölmek için genç. Tıpkı bizim gibi. Kimsenin ölümünü izlemek istemiyorum."

Dediklerim ona güç vermiş olacak ki tıpkı benim gibi hazırlandı. O da güçlüydü bunu görüyordum. Azra kay dediğim kısma geldiğinde Emre elindeki alev çubuklarını havaya atıp aydınlattı. Geberin.

Ok yaydan çıkıp hedefimin alnının üzerinde durmuştu. Büyük bir çığlık attı. Tüylerim diken diken olduğunda kendini aşağı attı. Beklemeden Azra ve Ceren'i çekip geriye gittim. Ceren ise göğsünden vurmuştu sonradan geleni. Planı tam olarak olduğu gibi yerine getirmemiz gerekiyordu. Emre onu tutarken Atlas boğazını sıkıyordu. Benim öldürdüğümden daha büyüktü.

"Akif! Akif!" Ali'nin seslenişiyle bakışlarım onların üzerinde durdu. Akif göğsünü tutuyor, kayan bakışlarıyla yere yığılmamak için zor duruyordu. Ayaklarım istemsizce onlara doğru gitti. Atlas arkamdan bağırsa da gelemiyordu çünkü onu öldürmeliydi.

"Çekil Hare."

"Onu tut."

"Hare-"

"Onu tut dedim!" Öyle bağırmıştım ki bir kaç kuş ağaçlarını terkedip uçmuştu. Akif'i kenarı çekip içimde baş gösteren öfkeye karşın o şeyin göğsüne tekmelerimi indirdim. Her vuruşumda acı dolu çığlıklar atıyor , hırıltılı nefesler almaya çalışıyordu.

Hare, içinde canavarlar var.

Etraftakiler canavar ben değil!

Sen canavarın Hare. Korkularını ördüm kızım ben. Her birini ben büyüttüm. Ben suladım.

Öyleyse bu ormanı sen kurdun!

İçin öfke dolu Hare. Sen babanın saklamak istediği yönüsün.

Ben o değilim!

Sen O'sun. İçinde ektiğin her tohumun toprağı onun.

"Hare! Yeter tamam!" Kararmış gözlerimi açtığımda gözlerim kana bulanmış ayakkabıma kaydı. Omuzlarımdan çekip uzaklaştıran kişi Ali'ydi. Dehşetle suratıma bakıyordu, tıpkı diğerleri gibi.

Annem içimde ki canavara benden iyi bakmıştı.

Ceren ve Azra Emre'nin arkasına geçmişti. Akif spreyiyle olanları idrak etme çabasına girmişti. Atlas sadece bakıyordu. Bana değil yere, uzun uzun düşünceli düşünceli. Gözlerimi yeniden Ceren'e çevirdim benden başka yöne çekti gözlerini. İçimde bir şeylerin kırıldığını hissettim. Hiçbir zaman mutlu olamazdım. Ben birine yakın olamazdım. Korkuturdum.

YAŞAMAK İÇİN SAAT 25:01Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin