"Bölüm 13: İntahar etmiş kalpler mezarlığı."

353 28 148
                                    

İhanet, zehirli bir çiçekti. Kokusu öyle güzeldi ki ne olduğunu umursamaz, bir kere kokusunu alabilmek için dibine kadar gelirdiniz. Çiçeği koparmak için uzanan parmaklarınıza dikenler batar zehir parmaklarınıza yayılırdı.

Benim için durum buydu; zehirli çiçeğin kokusuna aldanmıştım. Hiç arkadaşı olmayan biri olarak boş bulunmuş onlara güvenmiş ve kendimden biri sanmıştım. İçimde hem bir volkan hemde bir karadelik vardı.

İçinde ki canavarları uyandırmanın vakti geldi, değil mi?

Hare!

İhanete mi uğradın? Ahahaha!

Seni kimsenin sevmeyeceğini neden sindirmiyorsun?

Kimse sevmeyecek seni! Seni ben ve baban sevmedi, başkası niye sevsin ki?

Hayatın boyunca kandırılacaksın.

Belki de kandırılacak bir hayatın olmayacak.

"Sus...Sus artık..."

Yapayalnız bir katilsin!

"Sus!" Kafamın içinde ki ses susmuyordu, çınlamaya başlayan kulaklarım daha da yakıyordu canımı. Öyle çınlıyordu ki ellerimi kulaklarıma bastırdım ve susması için dualar ettim. Nolur sus, yalavrırım.

Tıpkı baban gibisin!

Çığlığı kopartıp karşımda ki aynaya elimi geçirmiştim. Öyle korkunç duruyordum ki; kendi gözlerimden korkuyordum. Geri sönmüş, içinde intikam arzusundan ağzı sulanan canavarların olduğu bu harelere bakmak beni bitiriyordu. Ellerimden akan kanların yere düşme sesi karışmıştı soluk nefes alışverişlerime.

"Hare!" Kapı son hızla açılmış duvara çarpmıştı. Şaşkınca kapının önünde bana bakan Akif'e kırılan aynadan bakmaya devam ettim. "Uzak dur...İstemediğim şeyler yapacağım yoksa... Kapat kapıyı çık."

"Sakin ol Hare... Yapma."

Küçük bir kıkırtı koptu dudaklarımdan. "Kendimi öldüreceğimi mi düşünüyorsun? Sence bunu yapsam şimdiye kadar bekler miydim?"

"Olsun... Hadi gel elini saralım."

"Akif... Sen nasıl hissediyorsun?" Demiştim az önce öfke krizine girmemiş gibi sakince. Akif sakin adımlarla yanıma gelip yere oturttu kendiyle birlikte. Bağdaş kurarak banyonun ortasında oturuyorduk. Araladığı dolaptan malzemeleri çıkardı. "Sürekli iş açıyorsun başımıza."

"Akif, Ceren'i seviyordun, canın benimkinden çok yanıyor değil mi?" İlkyardım kitini boşaltan elleri durdu.

"Seviyordum," dedi elimi temizlerken. "Maalesef hâlâ da seviyorum. Daha önce hiç böyle duygular hissetmemiştim. Bu durumda yapılabilecek en büyük hata buydu belki de."

"Öfkeli değil misin?"

"Öfkeyi hissedemeyecek kadar kırgınım." Kafasını sardığı elimden kaldırıp bana baktı. "Senin gibi duygularımı kontrol edemiyorum."

"Öfkeyi kontrol edemiyorum..."

"Senin ki öfke değil, ondan öte." Demişti gülerek. Dudaklarımda küçük bir tebessüm oluşurken o kiti yeniden yerine yerleştirmiş önümde oturmuştu. "Arada beraber muhabbet edelim, sevdim."

Sırıttım, "biliyor musun?" Dedim sessizce. "Bu ihanetten sonra kimseye güvenmemem gerekirdi. Fakat tuhaf bir şekilde size güveniyorum. Yanlış mı yapıyorum?"

"Kendim açısından konuşacaksam... Ceren'i sevsem de aramızda bir şey olması artık imkansız. Hem kendime hem de size saygımı kaybetmek istemiyorum. Ayrıca artık burada birbirimizden başka kimsemiz yok."

YAŞAMAK İÇİN SAAT 25:01Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin