İlk dersten beri uyuyordum. Gece dizi izlemekten kendimi alıkoyamamıştım. Aksiyon ve komediyi aynı anda barındıran bir diziden nasıl kendimi alabilirdim ki zaten?
Uyanmış olmama rağmen hiç istifimi bozmadım. Kafamı kaldırdığım an azar işiteceğimi biliyordum çünkü. Her öğretmen gibi coğrafya öğretmenimiz Bayan Bobs da derste uyuma durumuna epey takıktı.
“Hey, arka sırada uyuyan öğrenci!” erkek sesi? Coğrafya dersinde olduğumuzu sanıyordum.
“Adın neydi?... Ah evet, Louis William Tomlinson!” adamın sesi tok ve sert çıkmıştı.
Yeni uyanıyormuş numarası yaparak hafifçe kıpırdandım. Kafamı kaldırıp gözlerimin ışığa alışmasını bekledim. Görüşüm netleşince karşımda uzun saçlı, yeşil gözlü bir adamla karşılaştım. Bu da kimdi Tanrı aşkına?
“Bana mı seslendiniz?” sınıftaki bazı kişiler kıkırdayınca kaşlarını çattı.
“Evet. Ben yeni coğrafya öğretmeniniz Harry Edward Styles.” tek eliyle masaya yaslanmış direkt olarak bana bakıyordu. Giydiği siyah takımın ona yakıştığını söylemeden geçemeyeceğim.
“Oh, merhaba.” dedim serçe parmağımla kulağımı kaşırken.
Masadan ayrılıp arka taraflara doğru gelmeye başladı. Sınıfta çıt çıkmıyordu, sadece çok sevgili coğrafya öğretmenimin ayakkabı sesleri vardı.
“Dersimde uyuyan öğrencileri hiç sevmem.” biri gitti öteki geldi.
Ellerini masama koyup eğildi. “Anlıyorsun değil mi?” bu adam beni salak mı sanıyordu?
“Elbette Bay Styles.” sırıtarak konuşmam hoşuna gitmemişe benziyordu. Bir süre daha gözlerime bakıp yanımdan ayrıldı.
Tahtanın önüne geçip kalemi eline aldı. "Öyleyse Bay Tomlinson, bize ekvator çizgisini açıklayabilir misiniz?” beyaz tahtaya siyah mürekkeple kaba taslak çizilmiş olan dünya ve çizgiye baktım.
Ayağa kalkıp tekrar sırıttım ve açıklamaya başladım. “Ekvator, kuzey ve güney yarım küreleri birbirinden ayıran hayalî dairesel hattır. Kuzey ve güney kutup noktalarına eşit uzaklıkta olan noktaların birleştirilmesiyle elde edilen çizgidir. Ekvator'un enlemi tanım gereği 0°dir. Yerkürenin Ekvator uzunluğu 40.076,4 km'dir. Ayrıca pa-“
“Yeterli.” tek elini kaldırıp sözümü kesti. Suratında şaşırdığını belirten bir ifade vardı. Hafızam güçlüdür bayım. Bir kere okuduğum bir yazıyı uzun süre unutmam. Bunu bütün sınıf bilir.
Gözlerini benden alarak başka bir öğrenciyi kaldırdı ve sorular sordu. Ben de sırama oturup arkama yaslandım. Bu yeni adamı sevdiğim söylenebilirdi.
°•°•°•°•°•°•°•°
Okul çıkışı geldiğinde neredeyse boş olan sırt çantamı omuzladım. Yeni gelen öğretmenin beni uyandırması üzerine bir daha uyuyamamıştım.
Okulun büyük kapısından çıkarken gözüme etrafı kızlarla çevrili olan Bay Styles çarptı. Gülümsüyordu ve kendisine uzatılan zarfları alıyordu. Kızlar...
Yol boyunca listelere tırmanmış bir şarkıyı dinledim. Zaten okulum evime pek de uzak değildi.
“Ben geldim.” spor ayakkabılarımı çıkarttım.
“Hoş geldin Louis.” Niall, kucağında yemeklerle karşıladı beni. Kendimi yanına atıp izlediği programa baktım. “Şu yemek programlarına olan hayranlığını asla anlamayacağım. İnsanlar birbirleriyle kavga ediyor ve sen bundan zevk alıyorsun.” bana bakıp göz devirdi. “Sen anlayamazsın.”
Omuz silktim, her zaman ki Niall.
Niall ile lisenin başından beri, yani iki yıldır, aynı evde yaşıyorduk. Fakat farklı okullara gidiyorduk. Ben spor lisesine gitmeye karar vermiştim, çünkü futbolu seviyordum. Niall ise tuttuğumuz eve yakın olan liselerden birine girdi. Niall ile ilkokuldan beri dost olduğumuz için ayrı eve çıkma konusunda ailelerimiz sorun çıkarmamıştı.
Program reklama girdiğinde kucağındaki yiyecekleri orta masaya bıraktı. Ellerini silkeledikten sonra tek bacağını altına alıp bana döndü. “Anlat bakalım günün nasıldı?”
Ben de onu taklit ettim. “Genellikle uyudum.”
Sırıttı. “Bu kadar mı?”
Gülümsedim. Niall'ın hisleri bazen beni şaşırtıyordu. Genellikle sormazdı çünkü. “Yeni coğrafya hocasıyla tanıştım. Harry Styles. Bayan Bobs'dan bir farkı yok gerçi.”
“Yakışıklı mı bari?”
“Burada gay olanın ben olduğumu sanıyordum.” deyip gülmesini sağladım. “Uzun, kıvırcık saçları ve zümrüt yeşili gözleri var. Ayrıca takım elbise çok yakışıyor. Gerçi başka bir giysiyle görmedim daha.” sözümü bitirir bitirmez Niall'ın imalı bakışlarıyla karşılaştım. "Ne?”
“Adamı gözlerinle soymuşsun neredeyse. Ne demek 'Ne?’ “ kahkaha attım.
“Saçmalama Ni.”
“Sen öyle diyorsan...”
Ayağa kalktım. Çantamı da alıp odama ilerledim. Niall büyük ihtimalle yatana kadar o koltukta kalacaktı.
Posterlerle çevrili olan odama girdim. Cebimden telefonumu çıkartıp yatağa attım kendimi. Üzerime bir rahatlama çökmüştü.
Elimde olan telefonu açtım. Bildirimlerin birikmiş olduğunu görünce şaşırmadım. Sabahtan beri ya uyumuştum ya da uyumayı düşünmüştüm sonuçta.
Adele, sınıf grubuna ekledi. – Harry Styles.
Birkaç konuşmaya bakıp göz devirdim. Öğrencilerin çoğu yalakalık yapmıştı elbette. Öyle tiplerin kafalarını duvara sürtesim geliyordu.
Sevgili coğrafya öğretmenimin telefon numarasına tıklayıp sohbet odasına girdim. Profilinden gamzelerini belli edercesine gülüyordu.
O an aklıma gelen düşünceyle sırıttım. Bu kıvırcık adamla biraz dalga geçsem nasıl olurdu acaba?
Merhabaaaa! Aklıma dün gece böyle bir kurgu fikri geldi. Ben de elbette dayanamayıp yazdım. Umarım seversiniz. ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Equatorial Line | LS
FanfictionHarry Styles, bir coğrafya öğretmeni. Louis Tomlinson ise eğlenmek isteyen yaramaz bir öğrenci. Toplinson 🛐