Dokuz

1.2K 148 332
                                    

Medya: Ağlama saatim gelmiş.

Yanımdaki neredeyse uyuyacak adama baktım. Yeşil gözleri göz kapaklarının altında saklanmıştı. "Harry." yataktan kalkıp önümüzdeki laptopu alıp kapattım.

"Efendim." yastığına güzelce yerleşince sesimi çıkarmadım. Üzerini örtüp saçlarını geriye doğru okşadım. Kıvırcıkları çok yumuşaktı.

Kendim için bulduğum battaniyeyi alarak odada bulunan koltuğa uzandım. Harry'e biraz fazla yakın durmuştum sanırım. Umarım hasta olmam.

Harry ile birlikte kitap okumuş, dizi izlemiştik. Ona zorla yemek yedirmiştim ancak o yemekten sonra daha iyi hissettiğini söyleyip bana teşekkür etmişti.

Yorgunluktan dolayı göz kapaklarım yavaşça kapanırken gördüğüm en son şey melek gibi uyuyan adamdı.

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°

Gece saat üç gibi öksürük sesiyle sıçradım yerimden. "Harry!" oturmuş, elini ağzına kapatmış, neredeyse ciğerlerini parçalayacak derecede öksüren adamın yanına koştum. Elimi sırtına koyduğumda çok fazla terlediğini fark ettim.

Komodinde duran suyu alıp içmesini sağladım.   Öksürmekten yaşarmış gözlerine baktığımda yüreğim ezilir gibi oldu. Neyse ki suyu içtikten sonra öksürüğü azalmıştı.

"Boğazım kurudu sanırım." deyip gözlerini kaçırdı. 

"Önce üzerini değiştirelim. Çok terlemişsin." deyip dolabına yöneldim. Bir atlet ve tişörtle geri döndüğümde bana çok tuhaf bakıyordu.

"Sorun ne?" temiz kıyafetleri yatağa bıraktım.

"Y-Yok bir şey." kekelemiş miydi o?

Umursamayıp tişörtünün eteklerinden tutup kafasından çıkardım. Atletini de çıkarmadan önce gözlerimi gözlerine dikip izin aldım. Yanakları çok fazla kızarmıştı. Hastalıktan dolayı olduğunu düşündüm.

Temiz atleti kafasından geçirirken beyaz tenindeki dövmeler dikkatimi çekmişti. Bir an içimden hepsine dokunup incelemek gelse de bu çok tuhaf kaçardı.

Üzerini değiştirdikten sonra onu yatak başlığına yasladım. Saçlarını baştan toplayıp yüzüne doğru eğildim. "Hemen uyuma, sana ballı su yapıp geleceğim." kafasını ufak bir çocuk gibi salladığında onu öpesim geldi. Ama sanırım bu da tuhaf olurdu.

Aşağıya inip ılık suya biraz bal ekledim ve karıştırdım. Yukarı çıktığımda Harry beni aynı pozisyonda bekliyordu. "Yavaş yavaş iç." elimdeki bardağı onun büyük ellerine bıraktım. 

"Teşekkür ederim." deyip içecekten bir yudum aldı. Saçlarını istemsizce bir kez daha okşadığımda yeşillerini bana dikti.

Yaptığımın tuhaf olduğunu düşünüp bir adım geriledim. Bana gülümsedi. "Saçlarımı seviyorsun  sanırım?" gözlerimi kaçırıp ben de gülümsedim.

Elime uzanıp saçlarının arasına bıraktığında gözlerim büyüdü. "Okşamaya devam et." birkaç saniye ağzım açık bakakaldım. Ciddi olup olmadığını anlamak için kafamı eğdiğimde yanaklarının kıpkırmızı olduğunu gördüm.

Ben onun saçlarını okşarken o da bir bebek gibi elindekini yudumladı. Gerçekten çok sevimli bir bebeğe benziyordu.

Öğretmenimi bir bebeğe benzettiğim için kızdım kendime. Ama sonra onun bunu sorun etmeyeceğini düşünüp gülümsedim.

İçeceği bittiğinde bardağı aldım. "Nasıl hissediyorsun?" yanına oturup yüzüne baktım. "İyiyim, teşekkürler. Seni de uykundan uyandırdım."

"Sorun değil Harry." elimle yanağını okşayıp ayağa kalktım. "Uyuman gerekiyor. Dinlenmelisin." dediğimde kafasını sallayıp başını yastığına koydu.

Ben de yattığım koltuğa geri dönüp üzerime battaniyeyi çektim. Tam gözlerimi kapatacağım sırada bana mutlulukla bakan yeşilleri gördüm.

Yüreğim telaşlanırken gülümsedim ve gözlerimi kapattım. Bu adam bana çok tuhaf şeyler yapıyordu.

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Louis: ❤: Merhaba Harry, nasılsın?

Harry: Biraz daha iyiyim, teşekkürler.

Harry: Derste olman gerekmiyor mu senin?

Louis ❤: Beden dersindeyiz, mola vermişken sana yazayım dedim.

Harry: Oh, pekala.

Harry: Bugün de seni izlemeye gelemedim.

Louis ❤: İyileştiğin zaman istediğin kadar izleyebilirsin.

Louis ❤: Ama önce dediklerimi yapman gerekiyor.

Harry: Biliyorum Louis. Annem gibi davranıyorsun bazen.

Louis ❤: Üzgünüm.

Louis ❤: Ben sadece iyileşmeni istiyordum.

Harry: Hey, şaka yapıyordum. Benim iyiliğim için olduğunu biliyorum. Sadece bunu bir öğrencimden duymak tuhaf geliyor.

Louis ❤: Anladım.

Louis ❤: Gitmem gerek, koç çağırıyor.

Harry: Pekala, iyi dersler. 🌸

Bir ders sonra duşumu alıp sınıfıma çıktım. Harry iyi olduğunu söylemişti fakat ben gene de endişeliydim. Öksürüğü hâlâ gitmemişti ve arada üstünü değiştirmek gerekiyordu.

Merdivenleri çıkarken kafamı iki yana salladım. "O bir çocuk değil Louis, kendine bakabilir." dedim kendi kendime mırıldanarak.

Cidden neden bu kadar telaş yapıyordum? O sadece öğretmenimdi. Ne arkadaşım ne de ailemden biriydi. Çok fazla üstüne düşüyordum.

Sınıfıma girdiğimde sınıfta bir tek yanımda oturan çocuk vardı. Ona hiç ısınamamıştım, yavşağın tekiydi zaten.

"Selam Louis." göz devirip yanına geçtim. "Selam."

Telefonumu elime alacağım sırada bana doğru eğilip telefonu hızla çekerek aldı. "Hey!" eline doğru uzandığımda fazla yakın olduğumuzu fark ettim.

"Telefonunu geri istiyorsan bana bir öpücük vermelisin." kahverengi gözleri bana çok iğrenç bakıyordu.

Elimle göğsünü ittirdim. "Saçmalama." yüzüme biraz daha yaklaştığında arkamdaki duvara yaslandım.

"Neden beni göremiyorsun?" adını bile bilmiyorum aptal. "Öğretmenine bile bana baktığından daha güzel bakıyorsun." çünkü o bir melek.

"Sadece bir öpücük, hadi ama." mavilerimi kahverengilere diktim. Benden iri ve uzun olan çocuğu bütün gücümle ittirip suratına bir yumruk geçirdim. Sıradan düşerken acıyla inledi.

Yere düşmüş olan telefonumu alıp yerde yatana doğru eğildim. "Benden uzak dur pislik." deyip sırama tekrar oturdum.

Çocuk ayağa kalkıp bana öldürecekmiş gibi baktı. Ardından sınıftan çıktı. Rahat bir nefes alarak elimde ekranı parçalanmış olan telefona baktım.

Canım paracıklarım.

Yazamıyorum. 😑

Hikaye nasıl gidiyor sizce? Ben bu bölüme pek ısınamadım açıkcası.

Equatorial Line | LS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin