Yirmi Bir

747 129 73
                                    

"Ağlama artık, lütfen." kollarımı daha sıkı sardım gidecek olan adama. Eliyle saçlarımı okşadı. Ağlamamı bir türlü durduramıyordum. Bu kapıdan çıktığı an gidecekti.

Ağzımdan yüksek sesli bir hıçkırık daha çıktı. "Louis..." dediğinde kafamı boynundan zar zor çekerek kızarmış yeşillere baktım. "Söz veriyorum her fırsatta yanına geleceğim. Cambridge altı üstü iki saatlik uzaklıkta." o böyle deyince ağlamam daha da şiddetlendi. Suratımı boynuna tekrardan gömerken ellerim tişörtünü sıkıyordu.

Elindeki çantayı yere bırakarak beni kucağına aldı. Ne yapmaya çalıştığını bilmeyerek ağlamaya devam ettim.

Beni bir yere oturtunca kafamı merakla kaldırdım. Salonda bulunan langırt masasındaydım.

Ellerini yanaklarıma koydu. Baş parmağıyla göz yaşlarımı silerken "Seni çok seviyorum." dedi. Kızarmış burnumu çektim, gözyaşlarımı durdurmaya çalıştım.

"Ben de..." ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. "Seni seviyorum." derince bir nefes verdim. Gerçek canımı çok fena yakıyordu.

Kafasını hafifçe eğerek dudaklarımızı birleştirdi. Göz yaşlarım usulca tekrar akmaya başlarken hasret kalacağım dudaklara tutundum.

Ellerini belime sararak beni kendisine çekti. Ben ise ellerim omuzlarında, bu ânın hiç bitmemesini diledim.

Ama elbette zaman akmaya devam etti, Harry dudaklarımızı ayırdı. "Sen çok güzel bir çocuksun Louis." dediğinde alt dudağımı dişledim. "Bunun üstesinden gelebiliriz." kafamı salladım. Zaten başka ne yapabilirdim ki?

"Lise bittiğinde yanıma gelebilirsin. Cambridge üniversiteleriyle meşhur bir şehir." baş parmağıyla yanağımı okşamaya devam etti. "Kim bilir belki de beraber yaşarız." bu fikirle içim kıpır kıpır oldu.

Yavaşça kollarını vücuduma sardı ve kafasını yan bir şekilde boynuma bıraktı. Ben de ellerimi sırtına koydum. "Ama şimdi sabretmeliyiz. Güzel günler için güçlü olmalıyız." burnunu çektiğinde ağladığını anladım. Titreyen sesiyle devam etti. "Bunu başarabiliriz."

O şekilde bir süre kaldık. Kalp atışlarımızı dinledik sessiz evde. Bazen onun, bazen benim ağzımdan kaçan ufak hıçkırıklar dışında hiçbir ses olmadı.

Birbirimizden ayrıldıktan sonra çantalarını alarak bir daha uğramayacak olduğu evin kapısını kilitledi. Gözleri ve burnu hâlâ kıpkırmızıydı.

Onun bu hâli gözlerimin önüne hasta olduğu zamanı getirdi. Ne kadar da endişelenmiştim. Bir bebek gibi yaptığım ballı suyu içişi, bana minnetle bakan gözleri...

Taksi geldiğinde eşyalarını bagaja yerleştirdi. Yanıma gelerek ellerini omuzlarıma koydu. "Seni çok seviyorum." yumuşak dudaklarını ince dudaklarıma bastırdı. "Kendine dikkat et, olur mu?" bir öpücük daha. "Beni istediğin zaman arayabilirsin, ya da mesaj atabilirsin. O an işim olsa bile mutlaka sana döneceğim." ve bir tutkulu öpücük daha.

Arabanın kapısını açarken yüzünde hüzünlü bir gülümseme yakaladım. Eminim taksiye biner binmez içinde tuttuğu göz yaşlarını salacaktı.

Araba hareket ederken arka camdan bana el salladı. Ağlamamaya çalışarak, yeşillerini yakalamaya çalışarak ona el salladım.

Her ne kadar arabanın arkasından koşmak istesem de sadece gözden kaybolana kadar arkasından baktım.

Güçsüzce evin merdivenlerine oturarak bu acının geçmesini bekledim.

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°

Harold 🦋: Ne yapıyorsun güzelim?

Mavişim 🦔: Bayan Angel'ın dersinden yeni çıktım. Sanırım beynimi hissetmiyorum.

Harold 🦋: Ahahahhahahahaha kadına haksızlık etme Louis. Matematik konusunda gerçekten iyi, her ne kadar bir yalaka olsa da.

Mavişim 🦔: Gözlerim doğru mu görüyor yoksa gerçekten beynim yok mu oldu? Harry Styles kötü söz kullandı.

Harold 🦋: Beni güldürebilen tek kişi olman biraz haksızlık değil mi?

Mavişim 🦔: Böyle söyleme. Ben senin her saniye hatta her salise gülmeni istiyorum.

Harold 🦋: Seni çok seviyorum, biliyorsun değil mi?

Mavişim 🦔: Demek ki duygularımız karşılıklı. ❤

Mavişim 🦔: Ne zaman geliyorsun?

Harry gideli bir hafta oluyordu. İkimiz de toparlanmayı başarmıştık. Her ne kadar hasret duygusu bütün hücrelerime işlese de güzel günler için sabretmem gerektiğini biliyordum.

Öğretmenimle ilişki içinde olduğumu bilen okuldaki herkes ilk başta bana tiksintiyle baksalar da şimdi umursamıyorlardı.

Zayn ise olanları öğrenmiş, her an bana destek olmuştu. Bu konu sayesinde de Zayn ve Niall'ı da tanıştırmıştım. İkisi de bana çok yardımcı olmuşlardı.

Harold 🦋: Cuma akşamı yanında olurum.

Mavişim 🦔: Seni çok özledim. Küçük kalbim artık dayanamıyor bu hasrete.

Harold 🦋: Yanına geldiğimde bunu telafi edeceğim. Seni sevgimle sarmalayacağım küçük bey.

Mavişim 🦔: Seni çok seviyorum Harold.

Harold 🦋: Ben de seni küçük kirpim.

Equatorial Line | LS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin