On Sekiz

1K 129 244
                                    

Medya: Galerimin tamamen Larry ve One Direction ile dolu olduğunu fark ettim. Kendi fotoğrafım toplasak on tane anca eder. LELCMWŞCĞWŞVPWŞVLŞEPCĞWĞCĞSC

Akvaryumda mutlu mutlu yüzen balıklara baktım. Böyle güzel bir türün olduğunu yeni öğreniyordum.

Elimi cama koyduğumda parıldayan pullara sahip olan balıklar hızla uzaklaştı. Alt dudağımı büzüp başka bir yere bakmaya karar verdim.

Harry az ilerde küçük çocuklarla muhabbet ediyordu. Hepsine birer uçan balon hediye etmişti. Öğretmen olma sebebi çok belliydi.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra ilk önce Picasso müzesine götürmüştü Harry beni. Orada, geneli yeşil rengi barındıran bir tabloyu çok beğenmiştim. Harry de o tablonun önünde hatıra kalması için ikimizin resmini çekmişti. Oradan Barcelona futbol klüplerini ziyaret etmiştik. Bir gün ünlü bir futbol oyuncusu olarak orada bulunmayı çok isterim.

Canım biraz sıkılmaya başlayınca arka cebimden telefonumu çıkardım ve sosyal medyada gezinmeye başladım.

Niall ayaklarını ve televizyonu barındıran bir hikaye paylaşmıştı. İstemsizce sırıttım. Onu arayıp hâlini hatırını sormayı aklımın bir köşesine not ettim.

Diğer hikayeye geçtiğimde ilk başta gülümsedim ama altında yazan yazı suratımın aniden asılmasına neden oldu.

Öğrencim ile güzel bir tatil... 🦋

Harry tablonun önünde çekilmiş olduğumuz fotoğrafı sosyal medyada paylaşmıştı. Açıkcası bana öğrencim demesi biraz gücenmeme neden olmuştu.

Biliyorum ilişkimizi açık açık ifade edemeyiz ama gene de ona yakınlığımı herkesin bilmesini istiyorum. Bir tarafım 'Bencillik yapıyorsun Louis.' diye bana fısıldayınca telefonu kapatıp ayağa kalktım.

Harry'nin yanına vardığımda hâlâ çocuklarla konuşuyordu. "Çıkışta seni bekliyorum." bana o melek gibi suratını dönüp gülümsedi. "Hemen geliyorum."

Yaklaşık on dakika sonra yanıma gülümseyerek geldi. "Sıkıldın mı?" saçlarımı karıştırdı. Keyfi yerindeydi anlaşılan. "Birazcık." işaret parmağımla baş parmağımı birbirine yaklaştırdım.

Yaptığım harekete güldü. Elimi tuttu ve beraber İspanya sokaklarında yürümeye başladık.

Ara sıra ona dönüp güzelliğine hayran kalıyordum. Yüzünün yarısına vuran akşam güneşi zümrüt yeşili gözünü daha da belirgin hale getiriyordu. Dolgun dudakları ise resmen öpmem için bekliyordu.

"Harry."

"Efendim Lou." yolun kenarında durduk. Diğer elimi de tutup önüme geçti. "Bir şey mi oldu?" diye sordu merakla.

"Beni gerçekten seviyorsun değil mi?" sorumun ne kadar çocukça olduğunun farkındaydım. Aslında ona yazdığı yazı yüzünden trip atmak istiyordum ama beceremiyordum.

Elini kalbimin üzerine koydu. Ardından benimkisini de alıp kendi kalbi üzerine koydu. Kalbinin deli gibi attığını fark edince şaşkın bakışlarımı sıratına çıkardım. "Elbette seviyorum."

Dişlerimi göstererek gülümsedim. Ardından parmak uçlarıma çıkarak dudağına uzun bir öpücük bıraktım.Yoldan geçenler bize bakarak gülümsüyorlardı.

Hemen kollarını boynuna dolayıp kafamı omzuna bıraktım. "Ben de seni seviyorum."

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°

"Siparişinizi alabilir miyim?" yaklaşık on dakika önce gelip bana aynı soruyu soran kadına yapmacık bir gülümseme sundum. "Birini bekliyorum." kadın kafasını salladıktan sonra kıvırtarak yanımdan uzaklaştı.

Equatorial Line | LS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin