Medya konuşuyor işte bana laf düşmez. 😌
Oy sınırı +60
Yorum sınırısı +100Bu arada bir açıklama getireyim: Louis uyurken rüyasında geçmişte yaşadığı olayları görüyor. Bu sayede de hafızası yavaş yavaş yerine geliyor.
"Sanki benim sevgilim geliyor, yaptığım şu telaşa bak." çakma sarışın oğlana baktım. Homurdanarak elindeki tabağı zaten dolu olan masanın herhangi bir köşesine yerleştirmeye çalıştı.
"Üzgünüm, biliyorsun yemek yapma konusunda berbatım." ayaklarımı uzattığım orta sehpanın üzerinde parmaklarımı oynattım.
"Biliyorum Lou, berbatsın. Bunu geçen gün domatesleri doğrarken fark ettim."
Aklıma o gün Niall'ın attığı kahkaha gelince gülümsedim. "Nereden bileyim ben bıçağın keskin tarafını."
"Haklısın, bunu kimse bilmez." diyerek alay etti. "Ama bu ben eşek gibi çalışırken sana ayaklarını uzatıp maç izleme hakkı vermiyor!" mutfağa girmeden önce bana işaret parmağını tehdit edermiş gibi uzattı.
Yüzümdeki gülümsemeyle ayağa kalktım. Üzerimi düzeltip çakma şarkının yanına adımladım. "Bana sanki Harry geldikten sonra evden gidecek olmana sinirleniyormuşsun gibi geldi."
Elindeki işi bırakıp bana döndü. Eli göğsünde, kaşları çatık, ağzı açıktı. "Ne münasebet." onun bu haline kahkaha attım. O da bana katıldı. "Ayrıca seni rahatsız etmemek için söylemedim ama bir flörtüm var. Onun yanına gideceğim." Elindeki bezi içi yemekle dolu olan kaba güzelce sardı.
"Gerçekten mi? Bana neden haber vermedin?" elindeki yemekle mutfaktan çıkan sarışının peşinden gittim. "Söyledim ya, seni rahatsız etmek istemedim."
Salona vardık, ardından dış kapıya yöneldik. "Ben senin sürekli başını yiyorum. Sen gelmiş bana ilk kez yaptığın flörtün rahatsızlık olduğunu söylüyorsun."
Beyaz converslerini giyen oğlanı izledim. "Bilmiyorum, söylemek istemedim sanırım." nihayet bağcıklarını bağlamayı bitirdi ve ayağa kalktı. Yüzü hafif kızarmıştı. "Ve...çok utanıyorum Louis!" sona doğru sesini epey yükseltti.
Onun bu tatlı haline kahkaha attım. "Nasıl biri? Biraz bahsetsene."
"Imm... pekala." gözlerini benden kaçırdı. "Çok nazik birisi. Onunla metroda yaşlı bir kadına yer verirken tanıştım." yanakları kızarmaya başlayınca sırıttım. Onu kesinlikle seviyordu. "Serserilik yapıp bir sürü koltuğu kaplayan erkek grubunu azarladı ve yaşlı kadına yardımcı oldu. Ardından boş yer bulunca o da oturdu." elini arkaya atarak saçlarını kaşıdı. "Ve bilirsin ben genelde böyle şeyler yapmam ama içimden bir ses gidip yanına oturmamı söyledi."
Şu an Niall'a sarılmak istiyorum.
"Sonra bir şekilde muhabbet etmeye başladık. Evi de bizim eve yakınmış, yolda da muhabbet ettik." birden öne atılınca irkildim. "Görmen gerekiyor. Harika yeşil gözleri ve kumral, uzun, dalgalı saçları var."
Birden kollarımı ona sarınca şaşırdı. "Senin adına çok sevindim Ni." o da kollarını sırtıma koyunca 'İyi ki Niall'ı tanımışım.' diye gerçirdim içimden.
Sarılmamızı bölen şey zilin çalması oldu. Niall bana omuz atarak gülümsedi. "Sanırım Harry'n geldi." kapıyı açtığında gerçekten de bizi uzun, kıvırcık saçlı adam karşıladı.
"Hey! Selam Niall." sarışını süzdü. "Sanırım gidiyorsun hm?"
"Evet, flörtünün yanına gidiyor." dediğimde Niall hışımla bana döndü. "Louis!" kahkaha atmaya devam ettim. Harry'nin de suratında bir gülümseme vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Equatorial Line | LS
FanfictionHarry Styles, bir coğrafya öğretmeni. Louis Tomlinson ise eğlenmek isteyen yaramaz bir öğrenci. Toplinson 🛐