-21-

251 35 137
                                    

Yaren'den
Şimdi gözlerim dolu dolu boş boş duvarı izliyordum. Benim yüzünden Harun'un ne halde olduğunu düşünüyordum. Onu dinleyip anlamak için fırsat bile vermeden , bana bir kaza çıkacak yapma demesine rağmen rahat durmamıştım , elimdeki silahı bırakmadım ve onu kazayla vurdum...

Artık dayanamadım yattığım hasta yatağından kalktım. Kolumdaki serumu çıkarıp attım. Sonra hızlıca odadan çıktım. Kimse yoktu. Herkes yemeğe gitmişti belli ki. Bende kimseler yokken Harun'un olduğu yoğun bakıma geçtim. Oraya vardığımda bir doktor asistanıyla konuşuyordu. Bende doktor hazır oradayken Harun'un durumunu öğrenmeliydim.

Yaren : Doktor bey !

Doktor : Evet...

Yaren : Eşim nasıl ? Durumu iyi değil mi ?!

Doktor : Tamda bizde onun üzerine konuşuyorduk Yaren hanım. Ve eşinizin durumunda hiç bir değişiklik yok. Hâlâ aynı. Hayati tehlikesi devam ediyor.

Yaren : P peki görmem mümkün mü ?

Doktor : Tabi ki ama sadece beş dakika. Yoğun bakım için hasta ziyaretleri fazla izin vermeyiz ama hastanın birinci dereceden yakını olduğunuz için sadece beş dakikalık görme imkanınız var. Ceylan hanım size uygun kıyafetleri verip içeri götürsün.

Yaren : Tamam teşekkür ediyorum.

Ceylan : Beni takip edin Yaren hanım.

Doktordan aldığım cevap beni pek tatmin etmesede en azından Harun'u görecektim. Kim bilir nasıl acı çekiyordur benim yüzümden :(

*
Şadoğlu konağı
Gönül'den
Konakta sadece annem , ben , Melike ve Zehra hanım kaldık. Zehra hanım kızıyla ilgilenmek için odasına çıktı. Bende huzursuzlanmış Emir'e bakıyordum. Beş dakikadır uyanmış , kucağım basbas bağırarak ağlıyordu. Ne oldu ki şimdi ona böyle ?!

Sultan : Kızım çok ağlıyor ! Neyi var hasta mı ?

Gönül : Hayır anne hasta değil ki. Bilmiyorum niye şimdi bu kadar çok ağlıyor bende anlamadım.

Sultan : Galiba annesini istiyor.

Gönül : Olabilir... Ya da babasının yokluğunu da hissediyor olabilir...

Sultan : Sen istersen bana ver. Yaren'i ara kızım. 

Gönül : Ararım aramasınada bir bebek daha ağlıyor sanki. Bir bekle...

Ben bir bebek ağlaması duydum. Ve sesin olduğu odaya gittim. Bir baktım kırk günlük bir bebek...
Kucağıma aldım. Anında sustu  çocuk.

Gönül : Şen kimşin böyle bal şey...
Melike !

İki dakikaya kalmadan Melike yanıma vardı.

Gönül : Kimin bebeği bu ?

Melike : Reyyan'la Miran'ın oğlu !

Gönül : Aaa onlar İstanbul'daydılar. Geldiler mi ?

Melike : Çok oldu. Sen Azat'la hastanedeyken geldiler. Bu da ailemizin yani en küçük üyesi  Umut Aslanbey.

Gönül : Yaa çok tatlı yerim ben şimdi bunu... Bakışlar ve tipi aynı Miran...

Melike : Diğer adı Miran'ın kopyası !

Gönül : Hahahahaha !

Ben Umut'u öpüp Melike'ye verdim. Sonra avluya çıktığımda Reyyan , Miran ve Azat'ın kapıdan içeri girdiler. Emir'de annemin kucağında ağlıyordu daha. Reyyan'la Miran'a gülümsedim sarıldım onlara. Malum uzak yoldan gelmişlerdi. Onlara sarılıp ayrıldıktan sonra Azat'a sarıldım. Azat'ta sarılmayı bırakıp beni belimden sardı. Elini karnıma atıp okşadı. Sonra yanağımı öptü.
Ardından bakışları Emir'e yöneldi.

Hercai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin