Nasıl bir imtihandı bu ?
Nasıl bir acıydı?
Nice olaylar yaşandı ama böylesi felaket gibi hiçbir şey yıkmadı Yaren'i.
Ama dedesinden duyduğu o son cümle
işte onu derinden sarsmıştı.
Kulaklarında çınlıyordu..."Harun hafızasını kaybetmiş"
"Harun hafızasını kaybetmiş"
"Harun hafızasını kaybetmiş"Tekrar eden o cümle Zihninde dolaşırken gözlerinden ansızın yaşlar süzüldü.
Geçirdiği şokla birlikte bomboş dedesine bakıyordu. Handan ve Cihan'sa Yaren'e
seslenselerde Yaren orada değildi...
Cihan kızının yanı başına geçti. Onu sarstı.Cihan : Yaren! Yaren Kızım! İyi misin?! Duyuyor musun?! Yaren! Cevap ver kızım!
Yaren : .........
Yaren geçirdiği şokun etkisi babasının onu sarsmasıyla bitmişti. Ardından elleri titremeye ve sesli ağlamaya başladı.
Ansızın bağırarak yere bıraktı kendini.Yaren : Hayıııııııııııııııııııır !!!
Dedesi Nasuh ağa ve Hazar Bey hüzünle sadece bakakaldılar Yaren'e. Handan'sa kucağındaki 10 aylık torunuyla kızına ağlamaya başladı.
Cihan Yaren'in yanına çöküp arkadan sarıldı kızına.Cihan : Kızım! Ne olur sakin ol! Geçecek bunlar! Dert etme! İyi olacak Harun! Korkma gözünü seveyim yavrum evladım!
Yaren : Dayanamıyorum ! Dayanamıyorum baba! Dayanamıyorum!
Babasının sarılışıyla kendini babasına teslim etti Yaren. Ardından başını babasının omzuna gömüp ağladı.
Yaren'in çığlıklarını işiten Gönül ise hareketlendi.
Azat'ın gidişinden beri aynı yerindeydi. Şimdi yerinden kalkıp elini karnına koyarak balkona çıktı.
Balkona vardı. Balkondan aşağıyı izlemeye başladı.Gönül: Ah Yaren Ah... Seninde imtihanın bu olsa gerek...
***
Aslanbey Konağı
Aslanbey konağında aradan geçen iki ayda değişen hiçbir şey yoktu. Tek değişen şey bir zaman ikide Elif'in tımarhaneye yollanmasıydı.Reyyan ve Miran'da onca olanlardan sonra daha fazla Midyat'ta kalmak istemediler. Oğulları Umut ile beraber daha fazla başlarına bela gelmeden bir daha Midyat'a dönmemek üzere İstanbul'a göç ettiler...
Aslan'da Aslanbey şirketinin başındaydı. Aslanbey şirketini yöneterek hayatına devam ediyordu.
Sultan ise kızına kavuştuktan sonra torunu için hazırlıklara koyuldu. Hem boş vakitlerini dolu geçirmek için fırsattı.
Çarşıdan Pazardan renkli renkli örgü ipleri alıp bebek için kışlık kazak, yelekler örmeye başlamıştı.
İlk başta pek beceremesede iyi bir eğitim alıp örgü işini çözmüştü.Azize Aslanbey ise her zaman olduğu gibi ölü gibi ya oradan oraya dolaşıp duruyordu ya da avludaki balkondaki yerinde oturup kara kara düşünüyordu.
Kim bilir o fitnelik şeytanlık dolu aklıyla yine neler düşünüyordu ?Bu seferki fitneliği Korhan'lar için hazırlıyordu!
Torunu Gönül'e yaşatılan her taciz için bedel ödetecekti Azize Aslanbey Korhan'lara.
Bu yüzden bir karar vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hercai
Random"Ne benim sözüm geçer bu iklimde ne de senin. Böyle gelmiş böyle gider, son söz törenin"