{{ 41 gün sonra }}
Yalnızmıyım
Şu an yanımda kim var?
Pencere açık,kapı açık...
Göremediğim biri odamda gezinmekte.
Sessizce yanıma yaklaşmakta,
Ellerini yanağımda hissetmekteyim.
Onu göremesem bile
Kokusu üzerimde,
Hissetmekteyim,şu an yanımda..
İşte o an,o an ne yakıcı
Ne kalp kalıyor,ne de o geriye.
Kalan tek şey var belkide
Öldüğü...
Yine ağlamaktayım
Sensizliğin acısını bugün de yaşamak
Yine yaşamak
Hep yaşamak...
Her gün aynı çile,aynı yokluk...
Özlemekteyim,
Sesini,kokunu,nefesini.
Hissetmekteyim bir an bile yanımdan ayrılmayışını.
Duymaktayım her dakika her saat
Odamda biri gezinmekte,
Ayak sesleri ona ait,farkındayım...
Oysa sen yoksun
Bedenin toprakla sevgili şu an.
Kalk desem kalkabilsen yerinden.
Sarardım sımsıkı,öperdim yeniden.
Ben öperdim yanaklarından,dudaklarından.
Kim bilir,hangi mahlukat öpmekte şu an.
Neler yok ediyor bedenini
Bunu bilmek ne büyük bir acıdır böyle...
Bugün mezarında geçirdiğim bilmem hangi gün.
Yıl mı oldu ne?***
Sebep neydi yokluğunu hazırlayan.
Kara toprak seni benden daha mı çok sevdi.
Sevdi de bundanmıdır gelmemen.
Bir tebessümüne hasret kaldı gören gözlerim,
Şu an bakakaldığım boş bir duvar.
Üstünde fotoğrafın asılı olan...
Odamda biri gezinmekte,
Haykırışları sana ait,farkındayım...
Güneş doğuyor,hava kararıyor.
Zaman hep ertesi güne hazırlıyor beni.
Ve her gün başka bir çile ekleniyor,
Tükenmek bilmeyen çilelerime.
Sonra gök gürlüyor,
Yada ölüm biraz daha yaklaşıyor.
Ve ardından hiç bitmeyecek bir yağmur...
Sonra gök kararıyor,
Ve içim kararıyor.
Bu yağmur topraktan n ekadarını alıp götürüyor?
Bedeninde mi ıslandı yoksa?
Üşüyorsundur şu an.
Hani derdik ya çoğu zaman,
Ölüm bile ayıramayacak bizi.
Bak geriye kalan sadece bir avuç toprak.
Sevgilisinin her şeyi,annesinin birtanesi,
Şu an uyuyor
Ve bir daha hiç uyanmayacak...*
Azat'tan
Otuz güne yakındır odamdan çıkmıyordum. Kendimi kitlenmiştim. Beni onunla tamamlayan bedenimi hapsetmiştim. Onun kokusunu tenimde hissedebilmek için hiç yatağımda bile yatmamıştım. Onun gidişinden sonra ben başımı koymadım , kokusunun kaldığı yastığa...Gözlerimden akan sessiz gözyaşlarım dinmiyordu. Nasıl bu hale geldim ? Nasıl böyle oldum ? Onu nasıl kaybettim ?
Kalbim dayanmıyordu buna...
Hem sevdiğim kadın...
Hemde ondan olacak bebeğimizi...
Daha baba olamadan evlat acısı , sevdiğime doyamadan aşk acısı çekiyordum.Şimdi ise yalnızlığımın sonlandırılması isteniliyor. Hayatın devam ettiğini söylüyorlar bana. Bugün beni Elif'le nişanlandıracaklardı. Yani onlar öyle istiyordu. Ama benim bedenim , ruhum Gönül'den başkasını istemiyordu...
Bir zamanlar Reyyan için atan kalbim , şimdi Gönül'den başkasını istemiyordu. Yüreğimdeki bu sancıyla nefes alıp vermekte zorlanırken , şimdide beni tamamen çıkmaz bir ölüme sürüklüyorlardı. Elif'le evlenmek !İstemiyordum bunu ! İstemiyordum onu ! Ruhumu ve bedenimi sevdiğim toprağın altındayken başka birisine bırakarak ona ihanet edemezdim. Ölsem bu kadar acı çekmem !
Hani diyorlar ya ölenle ölünmez diye ! Hayır doğru değil bu...
Siz hiç sevdiğinizi kaybettiniz mi ? Siz bu acıyı tartınız mı ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hercai
Random"Ne benim sözüm geçer bu iklimde ne de senin. Böyle gelmiş böyle gider, son söz törenin"