24

610 10 0
                                    

" Nasıl ya şerefsize bak iyi oldu yetiştin. İpek nasıl"
" Sabah iyiydi. Aramadım daha."
" Gidelim mi"
" Seren yanında ama bilmem ki yanından ayrılmak istemiyorum. Evine falan gelir oğuza dokunmaya kalkar bak düşündükçe sinirleniyorum. Sinirlendikçe bir şeyler yapmak istiyorum"
" Sakin ol ya hadi gidelim yanına"
" Tamam gidelim"

Tolga ve mert ipeğin yanına gelmişlerdi. Kapıyı ayşe açmıştı. İpeğin yattığını oğuza da yemek yedirdiğini söyledi. İkisi de içeri girdiler. Koltuğa oturdular biraz ama ipeği görmeden gitmek istemiyorlardı. Oğuz mert ve tolga ile oynarken kapı çaldı. İçeri gelen annesi ve serendi. Seren annesine olanı biteni anlatmıştı. Annesi de alelacele kızına gelmişti. Kapıdan içeri girdiğinde mert ve tolgayı görünce annesi durdu öylece. Mert serene bakarak " Biz gidelim geldiğimizi söylersin" dedi. Annesi de hiddetle bu diyaloğa girdi.

" Neden geldiğinizi söyleyecek. Siz kimsiniz ki. Kızımın başına ne geldiyse senin yüzünden gelmedi mi. Sen ipeğin yanında bu kadar olmasaydın o bu kadar sinirlenip ipeğe el kaldırmayacaktı. Kızımdan uzak dur."
" Kızınızdan uzak durması gereken kişi ben değilim. Evet onun yanında oldum sürekli çünkü çok seviyorum. Anladınız mı. Yaşım ondan küçük olabilir. Bu hiçbir şeyi değiştirmez. Ben kalbime elimi götürdüğümde ipek için atıyorsa konu orda bitmiştir. Sizi de anlıyorum. Kızınız tabii ki endişelenebilirsiniz ama endişelenmek yerine yanında olsaydınız keşke"
" Ben bunun hesabını sana mı vereceğim"
" Vermeyeceksiniz elbette. Size de hesap sormuyorum. Demem o ki oğuzu kabul edip ipeği yanınıza alsaydınız dün akşam öyle bir olay olmazdı. Beni suçlamayı bırakın lütfen. En az sizin kadar benimde içim yanıyor"
" Ben onun annesiyim. En ufak bir şeyde onu silip atmayacağım herhalde. Biraz burnu sürünsün istedim o kadar. Dün akşam ki olayların olacağını bilsem böyle bir şey yapmazdım. O benim kızım. Onun çocuğu da benim canım."
" Keşke ipek kapınıza geldiğinde de bunları söyleseydiniz."
" Sen dünkü çocuk bana ne yapmamı mı söylüyorsun. Senin yaşın kadar ben hayatı gördüm yaşadım"
" Çocuk yaşımda sizden daha olgun davrandım ama. Her şeye rağmen oğuzu kabul ettim"
" Kimse sana zorlamadı oğuzun yalancı babalığını kabul et diye. Keyfinden kabul etmedin. İpeğe aşık olduğun için kabul ettin"
" Ben oğuz da kendimde bir şeyler gördüm. İpeğe aşık olmamla bunun bir alakası yok."

Annesi ve mert birbirlerine laf sokarak konuşurken konuşmanın başından beri odasından içerideki konuşmaların hepsini dinlemişti ipek. Annesinin hala merti suçlu bulmasına kızmıştı. Bu durumda bile hala merti suçluyordu. Odadan çıkıp kapıyı sert çarpınca herkes o yöne doğru baktı. İpek annesinin karşısına mertin de önüne geçip annesiyle diklenerek konuşuyordu.

" Anne sen ne diyorsun hala. Ben dün akşam neler yaşadım sen buraya gelmiş merti suçluyorsun. Sen ne yapıyorsun ya. Beni önemseseydin kimseyi görmeden benim yanıma gelir kızım nasılsın derdin. Sen burda hesap soruyorsun. Hesap sorması gereken kişi benim. Sen dün akşam bizi kabul etseydin içeri erken gelmezdik o kadar. Bu olaylar olmazdı. Bunun mertin bana aşık olup benim yanımda olması ile bir alakası yok"

Mert annesine karşı kendisini savunmasını doğru bulmamıştı.

" İpek tamam. Annen haklı. Biz gidelim."

İpek arkasını dönüp mertin yüzüne baktı.

" Gitmiyorsun bir yere."

" Ben mi gideyim yani"
" Gitmek isteyen gider. Mert bu evden kimsenin göndermesiyle bir yere gitmeyecek. Geldin gördün. İyiyim. Hani beğenmediğin bana layık bulmadığın mert var ya dün akşam burda olmasaydı bugün belki de hastanedeydim. İki kez benim hayatımı kurtardı. Minnet duyacağına yaşına başına bakmadan kızıma aşık olup canı pahasına koruyor demiyorsun da her şey senin suçun diye suçluyorsun. Hiçbir şey onun suçu değil."

Seren ipeğin elini tutup odaya götürdü.

" Ne yapıyorsun"
" Ağır konuştun ipek. Selvi teyze hatalı evet ama onun yaptığını ona yapma ki bir farkın olsun. Endişelenip yanına geldi. Otomatik olarak merte saracak tabii ki. Mertte gayet cevabını verdi. Ama sen böyle konuşursan işleri iyice çıkmaza sokuyorsun. Yapma. Annenin merte sıcak yaklaşması senin annenle iletişimine bağlı."

Kapı sesi duyulunca odadan çıktı ikisi de. Annesi gitmişti. Serende çantasını alıp annesinin peşinden gitmişti. Salonda tolga mert ve ipek kalmıştı. Tolga aşağı inip arabaya geçti. O çıkınca mert ne yapacağını bilemedi. Kendisini savunmuştu ama ağır olmuştu.

" Biraz ağır konuştun."
" Sende mi. Seni savundum oysa ki"
" İpek o senin annen. Bana önyargısı var görüyorum ama bunu sen değil ben gideririm. Annene cephe alıp bu sorunu çözemezsin."
" Ya evime gelip direk benim yanıma geleceği yerine burda durmuş seninle laf dalaşına giriyor"
" Herkes hata yapar. Sen yapmadın mı ben başkası ya da. Olur böyle şeyler. Annenden vazgeçemezsin."

İpek oflayarak koltuğa attı kendini.

" Ne yapacağım şimdi ben"
" Annenin gönlünü alacaksın."

Mertte ipeğin yanına oturdu. İpek kafasını eğip yere bakıyordu. Biraz komiklik olsun diye omzuna bir omuz attı. İkiside gülmeye başladı.

" Mert. Ne adamsın ya"

Biraz koltukta oturduktan sonra mert kapıya doğru geldi. İpek de onu yolcu edecekti.

" Ben gideyim geç oldu tolga bekler. Sende yat dinlen. Yarında tatil zaten."
" Tamam"
" Görüşürüz o zaman."
" Görüşürüz."

Mert kapıyı açacakken ipek kendine çevirip sarıldı.

" Anlayışın için desteğin için çok teşekkür ederim mert"
" Ben bir şey yapmadım. Neyse yeter bu kadar duygusallık ya. Lütfen ilk başta tanıdığım ipeğe geçiş yap. Ben böyle görmek istemiyorum seni sürekli ağlayan. Az biraz carla. Ne biliyim. Bir şey yap. Ha demiyorum ki sürekli kız bağır bak yanlış anlama. Ama arada eskiye de dön"
" Sen dönme ama. Böyle çok iyisin"
" Bir anda aşk adamı olmam hiç iyi olmadı ya. Sürekli birini düşünmek onun için bir şeyler yapmak güzel ama değişik ne bileyim."
" Sen sürekli beni mi düşünüyorsun"
" Evet. Kimi düşüneyim"
" Kimseyi düşünmede ne biliyim. Öff neyse hadi tolga bekler seni git sen"
" Yanlız sen sürekli beni kovuyorsun ya kırıcı oluyorsun :)"
" Kırılma kırılma hadi"
" Tamam"

Binadan çıkıp tolganın arabasına bindi sonra da gittiler.

İpek yaptığı hatanın farkındaydı. Dayanamamıştı merti suçlamasına. Merte biraz daha ısınmıştı. Kabul etmişti onu artık. O eli tutmanın gerekliliğini yapacaktı. Ama önce annesinin gönlünü alacaktı.



Küçüğüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin