44

412 10 4
                                    

Uyandıklarında saat 7 ydi. İpek kalkmak istemiyordu yorgunluktan. Mert onu öpe öpe kaldırdı. Kahvaltı olarak ekmek arası yapıp kendilerine mini bir çanta hazırlayıp bisikletleri aldılar. Bisikletle bütün adayı dolana dolana gezdiler. Ağaçlarının altında gölgelendiler, dinlendiler. Hava 30 derece vardı çok sıcaktı. Ona rağmen bisiklet sürmeyi bırakmadılar. Bisiklet sürerken ipek fotoğraf çekti birsürü. Hem kendilerini hem etrafı. Sularının bittiğini görünce yol üstündeki bir çeşmenin yanında durakladılar.

" Öldüm susuzluktan ya"
" Bende bende"
" Daha gidecek miyiz"
" İlerde güzel bir yeme içme yeri var bir şeyler yeriz. Sonra adanın üst tarafından döneriz olur mu"
" Olurr"

Sularını doldurduktan sonda tekrar yola koyuldular. Biraz daha gittikten sonra yemek yemek için oturmuşlardı denize yakın bir yere.

" Açlıktan midem yapıştı. Kaç saat oldu"
" Yaklaşık 4 saattir aralıksız sürüyoruz. Bence iyi"
" Her yeri görmek istiyorum ama yoruluyorum da"
" Devam devam"

Yemeklerini yedikten sonra dönüş yoluna çıkmışlardı. Dönüş yolu akşama doğru olunca serinlemişti hafif hava. Yolun kenarında ki dondurmacıdan dondurma alıp karavana doğru gitmişlerdi.

Bu günü de böyle bitirip kendilerini yataklarına atmışlardı. Ne konuşmaya ne de hareket etmeye hâlleri kalmamıştı. Kafalarını yastığa koyar koymaz uyumuşlardı.

Sabah biraz geç uyandılar. Mert dışarıda masayı kurarken ipek kahvaltı hazırladı.

" Bugün napalim"
" Dinlenelim ya. Film izleyelim. Sonra denize gireriz"
" Ay çok iyi olur."
" İpek"
" Hı"
" Mutlusun dimi"
" Çok mutluyum çok. Merak etme sen."
" Peki"

Kahvaltıdan sonra karavana çekilip film izlediler. Mert adama romantik komedi filmi ver demişti ama adam gerilim korku koymuştu. Bunu filmin yarısında anlamışlardı.

" Mert çok korkuyorum"
" Hayatım ben romantik komedi istemiştim. Yanlış vermiş"
" Kapat kapat korktum vallahi"
" Kusura bakma ya"
" Senin hatan değil ki bir şey olmaz"
" Tamam. Aslında işime gelir korku izlememiz."
"Nedenmiş"
" Korkunca bana sarsılıyorsun çünkü"
" Ben sana gülünce de sarılıyorum. Sen sarılmamı istiyorsun o zaman"
" Evet"

İpek merte sıkıca sarılmıştı koltukta otururken. Mertse ipeği kocaman vücuduna bastırmıştı. Öylece oturup konuştular saatlerce. Sonra tolga merti görüntülü aradı.

" Ooooo naber karavancılar"
" İyidir siz nerdesiniz ne yapıyorsunuz"
" İyi bizde. Eda duşta bende balkonda oturuyordum aklıma geldiniz. Parisin bu güzelliğini gostereyim size bekleyin"

Telefonun kamerasını değiştirip etrafı göstermişti mertle ipeğe.

" Çok güzel yerler tolga. Umarım güzel kızımı üzmüyosundur"
" O güzel kızınsa ben neyim pardon. Ayrıca ondan önce benimle tanıştın. Bu kadar kadın dayanışması görmedim ben ya"
" Tabii ki onu tutucam. Güzelce eğlenin. Nasılsa sınav seneniz pek vaktiniz olmayabilir"
" Doğru. Eda duştan çıktı kapatayım ben konuşuruz sonra"
" Görüşürüz"

Telefonu kapattıktan sonra ipek oğlunu özlediğini anladı.

" Mert annemi de görüntülü arayayım. Oğuzu çok özledim"
" Ara canım"

Oğuz anneannesinin kucağında oturup annesiyle konuşmaya başlamıştı.

" Oğlum iyi misin. Seni çok özledim"
" Ben daha çok özledim. Beni neden götürmediniz"
" Oğlum burası küçüklere göre değil o yüzden"
" Birdahakine bende geleceğim"
" Tamam oğlum. Anneanneni üzme sakın sessiz sakin otur tamam mı"
" Tamam annecim. Bay bay"
" Bay bay oğlum"

Telefonu kapattıktan sonra annelik iç güdüleriyle ağlamıştı ipek.

" Tamam. Kavuşursun oğluna az kaldı. Bak iyi işte."
" Anne olunca anlarsın"
" Ahahahajha hadi sil göz yaşını. Denize girelim hadi"
" Hadi girelim."

Mert üstündeki tişörtü çıkarıp kendini serin sulara bıraktı. İpek ise bikinisini giyip atlamıştı denize. Suyun altında eğleniyorlardı. Su durdukça soğumaya başlayınca çıktılar sudan. İkisi de kurulandıktan sonra sandalyelerine oturdular. Tuzlu su yormuştu yine.

Akşam olmasına az kalmıştı. Mert çalı çırpı toplamaya gitmişti. İpek ise bikinisinin üstüne giydiği uzun tişörtle bacağını kapatmak istedi ama bir türlü beceremedi. Karşı taraftaki 2 erkeğin bakışları rahatsız etmişti onu. Mert ise daha gelmemişti. Kafasına takıp abartmamak için çocukların olduğu tarafa bakmıyordu. Ama o bakmayınca çocuklar bir cesaret ipeğin yanına geldiler. Hava kararmış, mert yanında yok, üstü başı açık iki erkeğin karşısında çok korkmuştu ipek.

" Buyrun"
" Tanışmak istiyoruz sizinle"
" Ben istemiyorum teşekkürler"
" Zorluk çıkartma işte. Tanışalım sonra da ne yapacağımıza karar veririz"
" Derken"
" Valla kaç metre ilerden aklımızı başımızdan aldın. Gören gözün hakkı diye bir şey var"
" Bakın sevgilim birazdan gelecek. Gelirse kötü olur"
" Gelse ne yazar"

İpeğin yanına biraz daha yaklaşıp saçıyla yanaklarıyla oynamaya başlamışlardı. İpek elini kolunu hareket ettirse de istemiyordu.

" Bakın gidin. Başınız belaya girer"

Çocuklardan biri ipeğin bileğini tutmuş ayağa kaldırmıştı. Diğeri ise yere yatırmıştı ipeği. Etrafta kimse görünmüyordu. Bağırmaması için de ağzını kapatmışlardı. Tişörtünü çıkardıktan sonra ipeğin bikinisini çıkaracakken mert çocuğun elinden tutup geri doğru ittirdi. Diğer çocuk ise merte saldırmaya kalkarken mertin yumruğuyla yere düşmüştü. Başka bir hareket yapmadan kaçıp gitmişlerdi zaten. Mert onlar gider gitmez ipeği ayağa kaldırdı. İpek korkudan ağlamaya başlamıştı.

" Geçti. Bir şey olmadı. Sakin ol tamam"
" Çok korktum"
" Seni bir daha yanlız bırakmayacağım söz veriyorum bırakmayacağım. Özür dilerim."
" Bırakma beni"
" Gel yatırayım seni"

İpeği yatağa yatırıp yanına girdi. İpeği kendi koynuna çekip saçlarını okşadı. Dayanamamış gözlerini kapatmıştı ipek.

" Bugünkü gibi bir olayla bir daha karşılaşmayacaksın. Söz veriyorum"
" En acısı da ne biliyor musun. Ben bunu öncede yaşamıştım. Sevdiğim biri tarafından. Kafam yerinde değildi masumca biter diye düşünmüştüm ama olmadı"
" Tamam konuşmayalım bunları. Unutalım. Kapat gözlerini uyusana bak."
" Mert benim ilkim olmak ister miydin"
" Hayır. Pişman olmadığın sonucundan mutluluk duyduğun bir birlikteliğin ilki olmak isterdim."

Mertin bu cevabı ipeği duygu seline sokmaya yetmişti. Kafasını mertin göğsünden kaldırıp dudağına uzun bir öpücük bırakmıştı.

" Seni seviyorum"
" Benim için bu yeterli"

Birbirlerinin sıcağında uyumuştular. Sabah ipeğin saçları mertin ağzına girip huylandırdığı için mert kalkmıştı önce. İpek nerdeyse uyurken mertin üstüne çıkacaktı. Her şeyiyle mertin üzerine uzandığı için mert kalkamadı. İpeğin kalkmasını bekledi. Elini cebine atıp saate baktığında 9 olduğunu gördü. Ve hemen kalkıp yola düşmesi gerektiğini hatırladı. Yeni rota bozcaadaydı.

İpeğin üstünden kalkıp çıkmak isterken ipek daha da merti kendine çekiyordu. Daracık alanda kalmıştı mert.

" Gitme"

İpek uykusunda söyleniyordu. Mert ise sessizce ona bakıp ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu.

" Gitme mert"

Mert ipeğin kulağına eğilip " Gitmiyorum. Senden vazgeçemem gül güzelim" dedi. Kalkmaktan vazgeçip yanına girdi iyice. Yüzündeki saçları arkaya atıp elini yanağına koydu. Saçlarıyla oynayınca yüz hareketleri yapınca komiğine gitmişti mertin. Burnunun ucuna küçük bir öpücük kondurduktan sonra ipek birden gözünü açıp merte baktı.

" Sen miydin"
" Ya kim olcak"
" Kimse. Hiç kimse."

O kadar güzel gözüküyordu ki ipek sabah mahmurluğuna rağmen mert dayanamamış dudaklarına yapışmıştı. İpeğin eli mertin saçlarında mertin eli ise ipeğin belindeydi. Yatakta olmalarının verdiği özgüvenle öpüşmelerini durdurmamışlardı.

Küçüğüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin