41

428 8 0
                                    

Olayın üstünden 4 gün geçmişti. Bu süreçte mert okula bile gitmeyi bırak evden dahi çıkmamıştı. İpek ise her gün sınıfına gidip bakıyordu gelip gelmediğine. Bu süre zarfında mert ipeğin aramalarına da mesajlarına da dönmüyordu. Okulda tolgayı görünce zar zor konuşabildi çünkü tolga da kızgındı ona.

" Tolga sen yapma bari."
" Haksız değiliz ipek. Keşke senden duysaydı. Bu durumda onun yanında olsaydın keşke. Perişan halde şuan. Ne yemek yiyebiliyor ne bir şey. Varsa yoksa bira ve pizza. Başka bir şey yok. Evin içinde mert değilde cansız bedeni geziyor."
" Çok pişmanım. Çok. Onu görmek istiyorum"
" Sana çok kızgın."
" Ben annesinin söyleyeceğini düşünmüyordum"
" Annesi değil zaten babası söylemiş"
" Ne"
" Aynen"
" Adı herif ya bilerek yaptı. Ama konuşucam onunla"
" Sen nasıl istersen"
" Hepsi benim suçum. Arıyorum mesaj atıyorum dönmüyor bana. Benden ayrıldı ama beni kalbinden atamaz değil mi. Beni sevmeyi bırakırsa bu sefer toplayamam."
" O hala seni çok seviyor. Hala çok aşık. Ama kızgın. Üzgün. Biraz kafasını dinlesin."
" Beni götürsene ona"
" Olmaz. Söz verdim. Kendi istediğinde görecek seni"
" Peki. Onu çok özledim."
" Gidiyorum ben. Görüşürüz"
" Görüşürüz"

Tolga ipeğin yanından ayrılıp arabasına binip mertin yanına geçti. İpek de hiç beklemeden mustafanın yanına gitti. Mert evin içinde boşboş oturuyordu. Tolganın geldiğini görünce ayaklanıp kapıyı açtı.

" Noldu lan neye geldin"
" Sana haberlerim var."
" Noldu"
" İpek seni çok özlemiş. Öyle dedi bana."
" Başka ne dedi"
" Ha birde babanla konuşacak öyle dedi"
" Babamla mı"
" Evet onun söylediğini söyledim o da sinirlendi"
" Tolga naptın sen"

Arabasının anahtarını alır almaz doğru eve gitti.

" Sen nasıl aşağılık bir adamsın ya. Kendi oğlun değil diye onun hayatını mahvetmene izin vermeyeceğim. Benim bildiğimi bilerek söyledin"
" Laflarına dikkat et küçük hanım. Ben sadece onun gözünü açtım. Onu kandırdın gözüne baka baka yalan söyledin"
" Siz farklı bir şey mi yaptınız ki sanki. Burda suçlar gibi konuşuyorsunuz da. Kendi oğlunuz olsaydı mert vururmuydunuz acaba"
" Orası beni ilgilendirir. Şimdi çık evimden"
" Bizimle uğraşmayı bırakın. Ne istiyorsunuz allah aşkına"
" Sen onunla oynamayı bırak bence. Eğleniyorsun onunla."
" Ben merti sevmesem ona aşık olmasam elini tutmazdım. Laflarınızı bilin"
" Ne aşkı ya. Mert daha 18 yaşında sen ise kaç yaşına gelmişsin. Dengin biri yok mu"
" Siz sevgiden ne anlıyorsunuz ki. Birine gerçekten aşık oldunuz mu. Birini sevmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz. Hayır tabi ki. O yüzden bendende mertten uzak durun"

Mustafa çalışma masasından kalkıp güvenliği çağırdı. Güvenlik koşarak odaya gelip ipeği çıkması için uyardı. Ama ipek dinlemedi. Mustafanın kaş işareti ile ipeğin kolundan sertçe tutarak aşağı indirdiler. Mert o sırada yukardan duyduğu seslerle merdivenden çıkarken ipekle göz göze geldi. Gözü kolunu tutan güvenliğe çarpınca hızlıca elini çekti ipeğin kolundan.

" O kolu bir daha tut da noluyor görürsün."
" Babanız emretti efendim"

Mert ipeğin koluna bakarak biraz kızarmış olduğunu gördü.

" Acıyor mu"
" Fazla değil"
" Arababada beni bekle"
" Nereye"

Güvenliklere omuz atarak babasının odasına girdi. Kapıyı çalmadan sertçe açarak.

" Birdaha ipeğe böyle bir şey yaptırırsan sana bunu bedelini ödetirim."
" Ne yapacakmışsın"
" Canını yakarım. Ellerini üzerimizden çekiceksin"

Tehdit edip odadan çıkmıştı. Hızlıca arabasına binip uzaklaşmıştı. Arabada giderken ipek merte bakıyordu.

" Seni çok özledim"

Küçüğüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin