52

381 8 0
                                    

" Hocam at burdayım hocam"
" Al lan hadi git"

Mertin sınıfı halısaha maçı yapıyordu. Adam eksik olunca mertin aklına sınıfın çok sevip anlaştığı fatih gelmişti. Onu da takıma alıp maça başladılar. Mert karşı takımda tolga ve fatih aynı takımdaydı. Birbirlerine pas verip kaleye gidiyorlardı top fatihin ayağından alınıp karşı takıma geçmişti. Bir şekilde merte gelince tolgayla karşı karşıya kaldılar. Ona bir çalım atıp şut çekti kaleye ve gol olmuştu. 1 saate yakın oynadıktan sonra beraber bitmişti maç. Soyunma odasına gidip duş alıp hazırlandılar. Mertin telefonu çantasının içindeydi. İpek aramasına rağmen dönememişti. Fatih telefon sesini duyunca mertin telefonunu eline alıp ekrana baktı. Gül güzelim yazıyordu. Telefonu merte vermek için seslendi.

" Mert gül güzelin arıyor"

Mert işini alelacele bitirince çıkıp telefona aldı. 2 kez cevapsız aranma vardı ipek tarafından. Geri döndü.

" Aşkım"
" Niye açmıyorsun"
" Duş alıyordum"
" Bitmedi mi halısahan"
" Bitti işte toparlanıyoruz eve gidicez"
" Anladım. Üşütürsün şimdi kalın giy"
" Sen beni mi düşünüyorsun"
" Ne seni düşünücem ya hasta olunca sana bakmak yoruyo beni ondan"
" Hmm eminim ondandır"
" Hadi kapat oyalanma git eve"
" Tamam görüşürüz"

Telefon konuşması bitince fatih arkadan gelip omzuna elini koydu.

" Hayırdır azar mı işittin"
" Biraz. Kalın giy diyor"
" Ne kadardır birliktesiniz"
" 1 yıl oldu"
" İyi bakalım"
" Sizin yok mu bir arayanınız"
" Benimde senin yaşındayken vardı gerçi üniversiteydik o zaman. Çok aşık olduğum bir kız vardı"
" Noldu"
" Ayrıldık. Öyle gerekti"
" Anladım. Çok takılı kalma yani bulursun birini. İllaki"
" Bakalım kısmet"

Tolga da hazırlanıp gelince çıktılar halısahadan evlere gittiler. Mert bilmeden ipeğin muhabbetini dinlemişti oysa ki.

İpek seren ile evde oturmuş 1 kilo ya yakın çekirdek yemişlerdi. İkisi de mertle fatihin saçma yakınlığını konuştular bütün gece. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı.

" İpin ucu kaçıyor ipek hanım. Olay başına vurmadan söyle artık şu gerçeği"
" Ya bu o kadar kolay değil seren. Napayım nasıl diyim. Onun için ağladığımı anlayacak"
" Anlasın ne olacak"
" Kıskançlık krizleri tutacak yine ya gürcanda ki gibi"
" Evet ama bilmeli. Söyle"
" Senin düğün geçsin de sonra söyleyeceğim"

Derin bir off çektikten sonra oturup dizi izlemeye başladılar. Gündem de olmasa bile serenin düğün tarihi yaklaşıyordu. İçlerindeki heyecan daha da artıyordu. Hazırlıklar, elbise bakmalar, ev bakmalar başlamıştı bile. Ertesi sabah okulda odasında bir sürpriz bekliyordu ipeği. Odasının kilidini açıp içeri girince merti gördü içerde. Kapıyı tekrardan kitleyip koşarak gitti kucağına. Saçlarından öptü mert onu.

" Çok özledim seni dayanamadım"
" Kapıyı nasıl açtın"
" Temizlikçi abladan aldım anahtarı"
" Nasıl aldın"
" Tolgayla yaptık birkaç numara"
" Ya siz yokmusunuz"
" Sen özlemedin mi beni"
" Deli misin çok özledim"

Yanağına kocaman bir öpücük kondurmuştu.

" Sana bir şey diyeceğim bak unutuyorum günlerdir"
" Ne diceksin"
" Babam seni de çağırdı bir gün eve"

İpek duyduğu bu cümle karşısında şaşkınlığını gizleyemeyip mertin suratına bakmakla yetinmişti sadece.

" Anlamadım"
" Ya babam seni de davet etti yemeğe"
" Baban?"
" Evet bende şaşırdım"
" Ne alaka ya. Tam iyilik meleği mi oldu bu adam şimdi"
" Valla hareketlerine bende bir anlam veremedim ama şaşırdım."
" Şaşırtıcı. Baban beni sevmez ki niye çağırsın"
" Bilmiyorum öyle dedi bende sana diyim dedim"
" Bakarız yani çok söz vermiyim"
" Peki"
" Babanı falan boşver şimdi de serenin düğünü geliyor"
" Haftaya mıydı o"
" Evet"
" Ne ara geçti günler ya"
" Aynen hızlı geçti baya"
" Sen yanında ol bu aralar. Bir ihtiyacı olur desteğine ihtiyacı olur ne biliyim. Arkadaşını benden daha iyi tanıyorsun"
" Yanındayım merak etme. Bugün öğlen ev aramaya gidicez bizim oralarda"
" Güzel. İstersen benim arabayı vereyim."
" Sen"
" Tolganın ki var bir yere gidersek ona binerim. Sen al anahtarı"

Küçüğüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin