20

795 12 1
                                    

2 gün sonra okulda evrak işlerini hallederken odasında kapı çalındı. İpeğe bir kargo gelmişti. Kargoyu açıp içindeki kağıdı okudu. Ve mutlulukla yerinden kalktı. Gelen haber idare mahkemesindendi. Aldığı cezaya itiraz etmişti ve hakim ipeği haklı bulup cezayı kaldırmış okula geri dönmesini sağlamıştı. Bu haberi koşa koşa müdürün odasına çıkarak verdi. Müdür biraz üzülse de ipek hiç üzülmemişti. Okuluna, öğrencilerine kavuşacağı için çok mutluydu. Bugün bu okuldaki son günüydü. Ne yaparsa yapsın gülerek yapıyordu. Hiçbir şey onun mutluluğunu bozamazdı.

Mert günlerdir gürcanın dediği o lafı aklından çıkaramıyordu. İpeği sana bırakmayacağım lafı bir ton dayak yemekten daha ağırdı. Zaten imkansız olan aşkına bir de rakip gelmişti. Ama biliyordu ki ipek kendisine davrandığı gibi ona davranmazdı. Onunla oturup konuşmazdı.

Öğle arasıydı herkes yemeğe gitmişti ama onun canı yemek yemek istememişti. Zaten bir haftadır ne yediği ne uyuduğu belliydi. Zayıflamıştı biraz. Canı sıkılınca bahçeye indi. Bir köşeye oturup etrafı izledi. Tekti işte. Tek kalmıştı. Elini telefonuna götürdü. Instagramda biraz gezdikten sonra ipeği arayıp aramamak arasında kaldı. Müsait olduğumda ararım demişti halbuki. Boşverip telefonu kapatıp cebine koydu. Öğleden sonra dersi vardı ama girmek istemedi. Sınıfa gidip eşyalarını alıp okuldan gitmek için arabasına binecekti ki arabanın kapağını bir el tuttuğunu gördü. Kafasını kaldırınca gürcan olduğunu gördü.

" Elini arabamdan çek."
" Sakin ol sakin tamam çektim. Canının sıkıldığını görünce yanına geleyim dedim. Nereye gidiyorsun"
" Sanane amk ya"
" Dur ya sana bir şey diyeceğim. Geçen ipeği sana bırakmayacağım dedim ya beni ne kadar samimi bulursun bilemem. Ama onu sana bırakmayacağım."
" İpek benim değil. Bana ait de değil. Kimseye ait değil. Tamam mı. Şimdi uzak dur."
" Kaç tabi. Aklından çıkmadığını biliyorum."
" Siktir git ya"

Normalde bu lafları ona yedirirdi ama o kadar yorgun hissediyordu ki kendini arabasına atlayıp bir an önce uzaklaşmak istedi. Okuldan çıkarken tolganın arabasıyla karşı karşıya geldiler. İkiside frene basmasalardı son dakika, birbirlerine gireceklerdi. Yan yana gelince arabalarından konuştular.

" Nereye lan ders var"
" Canım istemiyor. Eve gidiyorum"
" Bizde geliyoruz"
" Tek kalayım. Siz gidin hadi"
" Bak emin misin"
" Eminim gidin hadi."
" Eyvallah. Dikkat et"

Okuldan çıkıp eve gidecekken son bir kararla ipeğin evine gitti. Bu saatte evde olmadığını biliyordu. Oğuzu da çok özlemişken gidip biraz görmek istedi. Kapıyı çalmadan üstünü başını saçını düzeltti kendini iyi görünce kapıyı çaldı. Ayşe açtı kapıyı.

" Oğlum hoşgeldin"
" Hoşbuldum ayşe teyze napıyorsun "
" İyiyim gelsene içeri"
" Oğuzu görmeye geldim. Nerde"
" Odasında"
" Çağırsana"
" Tamam"

Ayşe oğuzun odasına gidince eve göz attı mert. Eşyalar gelince daha da güzelleşmişti ev. Oğuz merti görünce koşarak atladı kucağına.

" Babaaaaa hoşgeldin. Ben seni çok özledim"
" Oğlumm. Bende seni çok özledim. Senin için geldim. Nasılsın bakalım ne yapıyorsun. Ayşe teyzenle aran nasıl"
" Çok iyi. Yemek yedik sonra da oyun oynuyorduk sen geldin"
" İyi bakalım."
" Sen hep gel tamam mı"
" Tamam istediğin zaman gelirim. Benimle konuşmak istersen ayşe teyzene söyle beni arasın tamam mı."
" Tamam."

Biraz oyalandıktan sonra oğuz oyun oynamak istedi. 1 saat kadar oyun oynadılar. Mert eve gitmek için kalktı. Oğuz istemedi gitmesini ama tekrar gelmek için söz vermişti mert. İpek gelmeden evden ayrılmıştı.

İpek okul çıkışı markete uğrayıp bir şeyler aldıktan sonra eve biraz geç gelmişti. Elindekileri mutfağa bırakırken poşetin izleri ellerini acıttığını daha da hissetti. Elini soğuk suya koyunca rahatlamıştı. Oğuz ve ayşe odadan çıkıp mutfağa ipeğin yanına gelmişlerdi. Anne oğul sarılırken ayşe de evine gitmek için hazırlanıyordu.

Küçüğüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin