42

429 7 1
                                    

Mert ipeğin evinin önünde bekliyordu. Seren ve sevgilisi ile tanışacaklardı. İpek oğuzu annesine bırakarak aşağı indi. Üzerine yeşil çok güzel bir elbise giymişti. Mert ipeği görünce büyülenmişti adeta.

" Çok bekletmedim değil mi"
" Çok güzel olmuşsun. Ben senin yanında sıradan kaldım"
" Sende her zaman ki gibi çok yakışıklısın."
" Teşekkürler. Buyrun bakalım arabaya
Umarım başım ağrımaz bu gece"

Mert ipeğin elini tutarak arabaya kadar götürmüştü. Sonra kendisi de binip gitmişlerdi.

" Umarım serenin anlaşabileceği biridir ya. Çok istiyorum onunda mutlu bir hayatı olsun"
" Olur olur. İyi biri seren."
" Çok iyi biri. Çok seviyorum onu ya"
" Ya sen benden başkasını çok sevemezsin. Sen en çok beni seveceksin. Bitti"
" Hahahaah hayatım ben seni hep çok seviyorum zaten"
" Ya bazen düşünüyorum. Ne yollardan geldik değil mi"
" Dimi ya. Çok zor karar verdim seninle birlikte olmaya"
" Sen kendini çok aştın ama. Farkında mısın"
" Evet. Seni kabullendim. Seni sevdim."
" Ne güzel sevdin"
" Ama sende çok kararlıydın. Çok inat ettin. Sevginin arkasında durdun her zaman."
" Seni istedim ve aldım diyelim canım."
" İyi ki:)"

Konuşurken gelmişlerdi bile restoranta. Arabadan inip beraber içeri geçtiler. İpek sereni görüp yanına doğru gittiler. Seren birlikte olduğu kişi ile dış görünüş bakımdan uyumluydular. Seren ipeği sevgilisi onurla tanıştırdı.

" Merhaba ipek ben. Nasılsın"
" Merhaba onur bende. İyiyim sen nasılsın çok memnun oldum"
" Bende memnun oldum. İyiyiz çok şükür"

Seren ipekten hemen sonra mertle de tanıştırdı.

" Selam mert ben"
" Selam onur. Memnun oldum"
" Bende"

İlk izlenimler güzeldi. Yemeklerini sipariş ettikten sonra tanışmaya başlamışlardı.

" Eee nasıl tanıştınız"
" İş yerinde tanıştık. Seren çok hoşuma gitmişti. Bende tanışmak istedim iyi ki de tanışmışım."
" Güzeldir benim arkadaşım."

İpek serenin elini tuttu destekler bir şekilde. Onur da aynı soruyu ipeğe sordu.

" Siz peki nasıl tanıştınız"
" Bizz.. Yadırgayabilirsin ama aslında mert benim öğrencim."
" Seren bahsetti biraz. Merak ettim"
" Ya ilk başta gerçekten çok zorlandım ama şuan iyi ki mert diyorum. Öğrencim olması umrumda değil"
" Ne güzel. Ayrıca bende yadırgamam aşk aşktır. Yaşı, cinsiyeti yoktur."
" Bencede"

İpek masanın altından mertin elini tutuyordu aynı anda da. Sohbet biraz koyulaştıktan sonra onurun telefonunun çalmasıyla kalkıp dışarı çıktı. Seren merakla ikisine dönüp beğenip beğenmediklerini sordu.

" Kızım deli misin. Kaçırma bunu. Çok iyi biri."
" Bencede kaçırma."
" Ben beğenmeyeceksiniz sandım ya çok mutlu oldum şu an."
" Hayır kız. Niye beğenmeyelim. Tuttum bu çocuğu. Bas nikâhı"
" Aynen:)"

Sohbet muhabbet derken saatler geçmişti. Hesabı isteyip kalkmışlardı. Kapıda vedalaşıp ayrıldılar. Arabaya bindiklerinde mert biraz gergindi.

" Neden gerginsin"
" Yok bir şey ya"
" Var bir şey. Lavaboya gidip geldikten sonra sen bir gerildin"
" Gerildim evet"
" Neden. Onuru mu beğenmedin"
" Hayır onunla alakalı değil. Senin sağ tarafında oturan bir adam vardı ya sana bakıp duruyordu. Bende bilerek elimizi masanın üstüne koydum ki bakmaktan vazgeçsin diye. Yine devam etti. En sonunda lavaboya giderken bende gittim. Konuştun orda"
" Ne yaptın! Eminim sadece konuşmuşsundur"
" Gelemem böyle şeylere. Bir kadının yanında sevgilisi varsa o kadına bakılmaz. Çapkınlıdığında bir adabı olur"
" Diyorsun"
" Aynen. Şimdi seni evine bırakıyorum. Sonra da evime gidiyorum."
" Bu akşam için çok teşekkür ederim. İyi ki varsın"
" Ne demek. Görüşürüz"
" Görüşürüz"

İpek evine çıkarken mertte evine doğru sürdü arabasını. Evine gidip kendini yatağa bıraktı. Günün yorgunluğu anca böyle geçerdi.

Bu hafta okulun son haftasıydı. Lise 3. Sınıf bitmiş son sınıfa geçeceklerdi. Hayatlarının en önemli senesine. Sınav senesine. Sabah kalkıp okula geçti hepsi. Karnelerini alıp 3 ay ara verdi okula herkes. Tolga bu sefer matematiği düzelmişti. Mert ve eda her zamanki gibiydi. Okuldan ayrılmadan önce ipeğin yanına uğradılar. İpeğin başı ise kalabalıktı. Diğer öğrencileri de yanlarındaydı. Üçlü içeri girince kalabalık olduğunu görünce çıktılar. O kadar kalabalıktı ki ipeği göremediler. Tolga ve eda beklemeden gittiler. Mert ise İpek çıkana kadar bahçede onu beklemişti. Onu beklerken kendi kafasında planlar yapıyordu bu yaz için. Önlerinde rahatça geçirebilecekleri 3 ay vardı. Kendi kafasında düşüncelere dalmışken ipek çıktı binadan. Merti görmeden telefonuna bakıp birini arıyordu. Mertin telefonu çalınca gülümsedi.

" Efendim"
" Yanıma uğrayacaktın nerdesin"
" Elini sol göğsünün üstüne koy. Ben hep ordayım"
" Ahhahaah orasını biliyoruz şu an nerdesin"
" Arkanda"

İpek cevap vermeden arkasına dönmüş merti görünce gülümsemişti.

" Beni mi bekledin"
" Evet. Başın kalabalıktı bizde çıktık."
" Evet ya çoğu öğrencim geldi yanıma. Mezun olacağız birdaha görüşemeyiz diye"
" Ne güzel değil mi öğretmenlik. Anne baba olmadan ebeveyn oluyorsun. Yani sen annesin tabi de"
" Çok güzel bir duygu. Birilerinin kalbine dokunmak çok güzel onlara hayatı öğretmek. Çok güzel"
" Ne güzel"
" Napıyoruz"
" Bilmem. Ben bu andan sonrasını düşünmedim."
" Yemek yiyelim ya acıktım ben"
" Tamam gidelim bir yerlere."
" Yok gitmeyelim. Eve gidelim. Ben yapayım."
" Yorma kendini ya yerdik dışarda"
" Yok yok sen benim yemeklerime alış ki dışarda falan fazla yemek yeme"
" Niye"
" Yeme işte ne bileyim."
" E hadi gidelim o zaman"

Beraber ipeğin evine geçmiştiler. Gittiklerinde oğuzla ayşe teyze oyun oynuyordu. Geldiklerini görünce ayşe teyze evine gitti. 3 lü başbaşa kaldı. İpek direk mutfağa girip kolları sıvadı. Oğuz la mert ise salonda oyun oynamaya devam ettiler. Yaklaşık 2 saat kadar koştur koştur oynayınca oğuz yorulmuş ve odasına gidip yatmıştı. Mert onu yatırdıktan sonra mutfaktan gelen güzel kokuları takip etti. İpek kendi elleri ile pizza yapmıştı. Mert ipeğin arkasından gelip beline sıkıca sarıldı.

" Çok güzel görünüyo"
" Yiyebilirsin"

İpek pizzaları anlamıştı ama mert ipeğin dudaklarından bahsetmişti. Birden dudağına yapışınca anladı ipek.

" Oğuz görür"
" Oğuz en az 2 saat yok. Yorgunluktan bayıldı çocuk."
" Hmm"

İpek ellerini mertin ensesinde bağladı.

" Acaba bilerek yorup uyutmuş olabilir misin"
" Ahahahahah belki. Ne var canım sevgilimizle iki muhabbet edemeyecek miyiz"
" Edebilirsin tabi ama çocuğum aç yattı"
" Kalkınca yer merak etme."

Mert ipeği geri geri yürütüp tezgaha dayattı.

" Yok sen kendini aştın"
" Belki."

Yavaş yavaş dudaklarına gömüldü mert. Öpüşmenin verdiği hazla daha da artırmışlardı coşkuyu. Mertin elleri ipeğin belinde ipeğin elleri ise mertin yanaklarındaydı. Öpüşmeyi bölen oğuzun sesi oldu. Oğuzun sesi ile arkası dönük olan mert anında ellerini ipekten çekerek pizzalara yöneldi. İpek ise kendini toparlayıp fırındaki pizzalara bakarmış gibi yaptı. Ama oğuzun gözünden kaçmamıştı.

" Gördüm öpüyordunuz birbirinizi"
" Aa oğlum sen mi geldin. Sen uyumamış mıydın"
" Hayır ben oturacaktım babam yatırdı beni"
" Olsun geç otur hadi bende sofrayı kurayım."

Oğuz masaya oturmuş mert ise oğuzdan utanmış yüzüne bakamıyordu. Ama o da geçip oturdu masaya. İki aç kurt yemek bekliyordu resmen. İpeğin masaya getirdiği pizzaları ayran eşliğinde yemişlerdi. Saat ilerleyince oğuz bu sefer yatmaya gitmişti. İpek onu yatırmaya gidip geldiğinde mertin de koltukta sızdığını gördü. Üstüne battaniye örtüp yanağından öpüp yatağa gitti.

Küçüğüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin