25

607 11 2
                                    

Bugün karne günüydü. Okulun ilk döneminin son günüydü yani. Öğretmenler öğrencilerine karnelerini vermişti. Mert dersi derste dinleyip anlayanlardandı o yüzden karnesinde düşük not yoktu. Tolganın her sene olduğu gibi matematiği zayıftı. Kızlar ise başarılıydı. Karnelerini aldıktan sonra ipeğin odasına gittiler. Hem okulun son günü olduğu için hem de karnelerini göstermek için. 4 lü birlikte odaya çıkarken beden eğitimi hocası arif merti yanına çağırdı ikinci dönem başlayacak liseler arası futbol turnuvaları için. Mert onun yanına giderken diğerleri de ipeğin yanına gittiler.

" İkinci dönem maçlar başlayacak. Aynı ekiple devam etmek istiyorum ama takıma girmek isteyen yeni öğrenciler var. Nasıl olucak bilmiyorum"
" O zaman önce sınıflar arası bir turnuva olsun bence hocam girmek isteyenlerin performansını da görürsünüz böylece."
" Düşündüm de olabilir ama 4 sınıf falan var."
" O zaman girmek isteyenlerle şu an ki mevcut takım maç yapsın karşılıklı. Ona göre karar verin bence"
" Bu mantıklı"
" Bence de hızlıca biter de hem"
" Aynen ayarlayacağım haberleşiriz"
" Tamam hocam"

Mert arifin yanından ayrılıp ipeğin odasına gitti. Hepsi içerde oturmuş konuşuyorlardı. Mertte yanlarına gitti.

" Ver bakayım karneni"

İpek karneye baktıktan sonra gururlu bir şekilde "aferin" dedi.

" Ee ne diyorsunuz hocam gelme ihtimaliniz var mı"
" Bilmem ki kızlar oğuz da var onu ne yapacağım."

Mert muhabbeti bilmediği için dinliyordu sadece.

" Ne oldu ya nereye geliyor"
" Bu akşam çıkalım dedik bir yere ya. Dönemin stresini atalım"
" Biz bence bir süre alkolden uzak duralım olur mu."

Hepsi birden gülmüştüler.

" Söz vermiyorum. Oğuzu arkadaşıma bırakırsam gelirim."
" Ayşe teyze bakar."
" Şuan onda zaten. Yük olmak istemiyorum"
" Ne yük olacaksın ya ben söylerim"
" Ya hayır sen söyleme. Ben söylerim eve gidince"
" Peki"

Odada otururken kapı çaldı. Gürcandı yine. Herkesin yüzü asılmıştı.

" Gelebilir miyim"
" Gel tabii ki"

İpek gürcanı içeri çağırınca mert niye çağırdın der gibi bir bakış atsada umrunda olmadı ipeğin.

" Bir şey konuşmak istiyorum. Özel"
" Tamam arkadaşlarda gidiyordu zaten."

Mert bozulmuştu. Gitmek istemedi ama tolga kolundan tutup çıkardı onu. Gürcan çok ciddi bir şekilde birşeyler konuşmaya başladı.

" Seninle bir şey paylaşmak istiyorum."
" Söyle"
" Ben aşık oldum"
" Güzel. Aşık olmak çok güzel bir şey."
" Kime diye sormadın"
" Yani orası beni ilgilendirmiyor ama kendin istersen söyleyebilirsin"
" Sana"

İpek duyduğu bu itiraftan sonra ne yapacağını bilemedi. Yerinden kalkıp gürcanın karşısına oturdu.

" Anlamadım"
" Sana aşık oldum"
" Gürcan ben senin öğretmeninim."
" Ne yapayım yani şimdi hocamsan. Sana aşık oldum diyorum ya. Sürekli aklımdan çıkmıyorsun."
" Bu aşk değil. Yanlış bir şey bu."
" Beni kabul etmeyeceğini biliyordum"
" Nerden biliyorsun"
" Merti seviyorsun çünkü"
" Konu merte ne ara geldi ya. Sen buraya bir şey konuşmak için geldin. Bende oturup dinledim seni. Duygularının yanlış olduğunu söylüyorum"
" Ben hatayı en başında yaptım. Davranışlarımı değiştirmem gerekiyordu. Ama mertte sana benim gibi davrandı. Şu an çok samimisiniz."
" Gürcan sen bana bıçak çektin, beni duvara ittin, müdüre ispiyonladın. Mert bunları yapmadı. Başta onunlada kanlı bıçaklıydık evet ama şimdi kendini düzeltti bana karşı, etrafına karşı."
" Şansım yok yani"
" Yok. Lütfen bana karşı olan duygularını körelt. Aşık olabileceğin birsürü insan var."
" Sen yapabilir miydin. Aşık olduğun bir insana karşı olan duygularını bitirebilir miydin"
" Bağırma. Otur oraya. Ben sana iyilikle geliyorum. Sana bazı şeyleri anlatmaya çalışıyorum. Anla beni lütfen. Sen benim dengim değilsin. "
" Kimmiş dengin mert mi"
" Mertle olan yakınlığım kimseyi ilgilendirmiyor."
" Kıskanıyorum anlıyor musun. Seviyorum. Sürekli onun yanında yanında olmasan bile dışarıda görüştüğünü bilmek beni üzüyor."
" Gürcan çık dışarı."
" Dinleyeceksin beni."
" Çık yoksa güvenliği çağıracağım. "
" Kimi çağırıyorsan çağır. Sen benim kim olduğumu bilmiyorsun. Benim babam mafya lideri. Ben istediğimi alırım. Sen merak etme."
" Neyi alıyorsun sen ha terbiyesiz. Çık dışarı"
" Senin bir suçun yok ki. Bunun hesabını merte soracağım."
" Gürcan sakın"
" Ne o sevgiline zarar gelir diye mi korktun"
" Yakma kendini de onu da"
" Ben gemileri çoktan yaktım kızım. Sen beni kabul edeceksin. Öyle ya da böyle."

Gürcan çıktıktan sonra ipek sinirinden oturdu ağladı. Merti aradı ama kapalıydı tolgayı aradı onunkide meşgul çaldı. Eli kolu bağlı oturdu yerinde. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Bu okula geldiğine geleceğine pişman olmuştu.

Çantasını alır almaz çıktı okuldan. İki hafta boyunca yoktu okul. Yanlış bir zamanda tatil olmuştu. Eğer okulda olsaydı gürcanı kontrol edebilirdi. Eve giderken merti aradı yine açmadı. Endişelenince bir taksiye binip mertin evine gitti. Arabası kapıdaydı. Tolganın arabasının da burda olması içini biraz rahatlatmıştı. En azından tek değil diye düşündü. Hızlı hızlı eve gidince nefessiz kalmıştı. Kapıyı vurunca mert açtı. Bu halini görünce bakakaldı.

" İpek noldu ne bu halin"
" İyi misin"
" İyiyim. Noldu"
" Su ver bana bir bardak"

Mert mutfaktan su getirip ipeğe verdi. Tolga da mertte de ipeğe bakıyorlardı. Bu telaşın sebebi için.

" Anlat noldu"
" Senin telefonun neden açık değil. Ne diye taşıyorsun arayınca sana ulaşmıyorsak."
" Ne biliyim şarjı bitmiş kapanmış. Bir şey mi oldu"
" Oldu. Ben napacağımı bilemedim. İkinizide aradım duymadınız"
" Ya anlatsana şunu ne oldu"
" Gürcan odaya geldi ya bir şey konuşmak için"
" Eee"
" İtiraf etti"
" Neyi"
" Aşık olduğunu"

Mert bunu duyunca gülmeye başladı. Sinirden gülüyordu evet. Elindeki oyun konsolunu cama fırlattı sinirden.

" Ne dedin sen az önce"
" Ya sakin ol ne yapıyorsun"
" Sana aşıkmış öyle mi."

" Abicim sakin ol"
" Neden. Niye sakin olayım. Sakin olacak ne var. Ama ben seni uyardım ipek. Uyardım. Sana aşık dedim. Yüz göz olma dedim. Sen ne yaptın. Aramıza girme dedin. İyi mi oldu şimdi"
" Ben itiraf edecek kadar ileri gideceğini ne bilebilirdim"
" Biliceksin. Her şeyi bilen ipek bunu bilemedi mi."
" Sana kafayı takmış. Yok sen mertle sevgili olduğun için istemiyorsun yok bunun hesabını ona sorucam."
" Sorsun. Lütfen sorsun. O benim karşıma bir çıksın ya lütfen ya."

Mert tolganın telefonunu alıp gürcanı arayacakken ipek elinden telefonu aldı.

" Ver şu telefonu"
" Vermeyeceğim. Sinirlenip yanlış bir şey yapmayacaksın."
" Kimse benim sevdiğim kadına aşık olamaz tamam mı. Olamaz. Madem benimle görüşecek. Görüşürüz o zaman."
" Mert. Eğer onunla bu konu hakkında kavga edersen beni unut"

Mert duyduğu bu cümlenin anlamını anlamadı.

" Pardon anlamadım"
" Eğer gürcanla en ufak bir münasebete girersen beni unut."
" Beni unut ne demek ya"
" O demek."
" Ne yapacağım. Onu mu bekleyeceğim. Nerden çıkıp gelecek de bana takacak diye mi bekleyeceğim."
" Gider şikayet ederiz. Ama sen başını belaya sokmayacaksın."

İkiside şiddetli bir şekilde kavga ederken tolga girdi aralarına.

" Ya sakin olun. Allahalla. Gürcana istediğini mi vereceksiniz. Bunu istiyor işte sizi ayırmak. Bunu kendinize yapmayın"

İkisi birden

" Sen karışma tolga"

" Sen birdaha gürcanla görüşmeyeceksin. Senin odana dahi gelmeyecek."
" Mert okul sınırları içinde bana karışamazsın. O o okulun bir öğrencisi ise gelir de gider de. Ben zaten müdüre gideceğim okullar açılınca. Asıl sen gürcanla takışmayacaksın. Duydun mu beni"
" Bana emir vermekten vazgeç."
" Sana emir vermiyorum. Senin olaylara karışmanı istemiyorum"
" Ya neden nedennnnnn"

Mertin bağırmasıyla ipekde geri bağırdı ona.

" Çünkü benim için çok önemlisin gerizekalı. Bunu anlayamıyor musun sen. Benim için değerli olmasan umrumda olmazsın. Ama sana zarar verecek olması bile kalbimi sıkıştırıyor anlıyor musun"

İpekten ilk defa duyduğu bu laflara şaşırarak bakan mert kükremesini dindirmişti.

" Peki sen beni anlıyor musun. Birinin sana gelip ilanı aşk etmesi benim için ne ifade ediyor?"
" Ya tamam ne yapıyorsan yap tamam mı. Ben seni kötülükten uzak tutmak için uğraşıyorum sen ille de batmak istiyorum diyorsun. Bat ne yapayım ya. Git gürcana ne istiyorsan yap. Ama birdaha benim kapıma gelme. Beni de unut. Şimdi sen bir tercih yap. Ya gider gürcanla kavga edersin ya da mutlu bir şekilde bu yola devam ederiz"

Bu sefer ipek kapıyı çarpıp çıkmıştı.

Küçüğüm Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin