1.0

1.7K 86 8
                                    

Tanrım başım! Kulaklarımdan içeriye giren ani sesle yüzümü buruşturarak telefonumu alıp kulağıma dayadım.

"Ne var?!" Sinirle konuşmama karşılık karşı taraftan gelen endişeli ses kaşlarımı çatmama sebep oldu.

"Hemen okula gelmelisin, Stiles'a bir şeyler oluyor"

"Tamam" başka hiçbir şey demeden telefonu kapatıp aceleyle yataktan kalktığımda üstüme basit bir şeyler takıp penceremden atladım, direkt atladım çünkü evin içinde bir başka kalp atışı duymamıştım bile.

_______________

Okula giriş yaptığım anda gördüğüm toplulukla oraya doğru koşmuş, nefes nefes olduğum içinde bir müddet konuşamamıştım ki Scott'ın elini sırtımda gezdirmesi hafiften de olsa yardımcı olmuştu bana.

"Hey hey neler oluyor" sonunda konuşabildiğimde hepsinin gözünde aynj çaresizliği gördüm.

"Hani sen iki gün okula gelmedin ya o zaman oldu bunlarn hepsi"

"Eee hadi anlat. Ne oldu yani?" Lydia'nın alaycı sesi ne kadar yardımcı olmasa bile Dünya'nın en önemli meselelerini önemsizmiş gibi algılamama sebep oluyordu.

"Seni bunlara karıştırmak istemezdik ama Stiles Artık bir Nogitsine ve biz bi tane kitsune arkadaş edindik "

"Bunların hepsini iki gün içinde mi yaptınız!'' Scott usulca kafasını sallayınca kendi kendime söylenmeye başladım.

''Nogitsune durdurulamaz bir şey ve Nogistsune artık Stiles ise onu bulmak için her şeyi yapacaklar " herkesin gözü bb sefer şaşkınlıkla bana döndğ

"Kim? Sen neler biliyorsun söyle bize" Scott'a sakince omuz silktim.

"Oniler. Hani böyle sipsiyahlar falan. Eğer onilerin sahibi Stiles ise vay halimize. Ama başka bir doğa üstü varlıksa Nogitsunenin ruhunu ele geçirmek için her şeyi yapacaktır eğer erkenden bulamaz ise bizi de deneyecekler ve kulaklarımızın arkasında '5' yazmalı yani 'kendinde' "

"Sen bunları nereden biliyorsun ki?" Allison şaşkınca sorduğunda hafifçe gülümsedim

"Çok kitap okudum diyelim"

"İsaac'ı neden getirmedin?" Şaşkınlık içerisinde Lydia'ya döndüm

"Ne demek getirmedim? Evde kalp atışı yoktu ben de çoktan geldi sandım" tam endişeyle konuşuyordum ki telefonum çalmaya başladı, İsaac arıyor

"Neredesin Isaac?" Karşıdan gelen derin nefes alışverişlerinden sonra Stiles'ın sesi doldu kulağıma

"Bodrumda oturuyoruz, Angela sen?" Dalga geçer gibi çıkan ses dudağımı ısırmama sebep olsa da asla geri çekilmedim. Nogitsune falan anlamam ben.

"Stiles! Seni küçük fare!" Derin kahkahası kulaklarımı doldururken adımlarım hızlı bir şekilde okul binasına yönlenmişti bile.

"Adımlarını duyuyorum Aello, bu sert basan sensin değil mi?"

"Birazdan adımlarımı bozağında hissedeceksin Stiles, o zaman anlarsın ben miyim değil miyim" telefonu kapatıp daha hızlı koşmaya başladığımda saniyeler içinde bodrumdaydım. Kocaman demir kapıyı sertçe açtığımda İsaac'in bağlı olduğu sandalyenin ardına eğilmiş bir Stiles görmemle şalterlerim daha da attı.

"Sıçtın sen Stiles"

"Dur, dur, dur" Stiles'i boynundan yakaladığım gibi dolaba çarptım ama sıkmıyordum, sadece tutuyorum. Galiba az da olsa onu seviyordum ve bu sevgi onu boğmamı engelliyordu. Isaac bana yapma diye bağırıyordu ama ben bunu hissetmiyor, sadece Stiles'ın yüzüne bakıyordum ki parmaklarım arasındaki genç çocuk bana son derece çaresiz bakıyordu. İsaac en sonunda bana kükrediğinde kafamı ona döndürüp kükremesinden 3 katı fazla kükreyince geri çekildi. Tam parmaklarımı sıkılaştıracağım sırada

"Angela dur belki kendindedir zaten kendinde olmasa onu bu şekilde tutamazdın" dediğinde ona hak verip onu bıraktım ama bıraktığım anda yere düştü ve bacağını incitti. Kafamı olumsuz şekilde sallayıp elimi kafama çarptırdım. Küçük bir çığlıktan sonra imalı şekilde Scott'a döndü

"Teşekkür ederim Scott" alaycıl şekilde konuştuğunda Nogitsune'nin değil de Stiles'ın başta olduğunu anlamış oldum.

''Ne ya ne? Kurtarsak hata bıraksak hata.''

''Neyden kurtardın? sıkmıyordu ki boynumu. Neyse''

Gözlerimi devirdiğim sırada devam etti

"Angel'a da hak veriyorum ben olsam bende güvenmezdim. Ve sanırım bir sonraki planımı buldum ve hemen size geldim. "

"Tamam planın nedir? "

Onu yasladığım dolabın üstünden kırmızı bir çanta çıkardı ve içindeki aletleri gösterdi. Bir şeyler zırvaladıktan sonra Ormana gitmemiz gerektiğini söyledi ve bizde okuldan çıkıp koçun koşu yaptırdığı ormana gittik. Açıkçası ona olan sinirim ve bulunduğumuz durum ona olan güvenime başta atıyordu ama bir şekilde takip ediyoruz işte onu. Bizde koşmaya başladık diğerlerini durduracaktık çünkü her yerde tuzaklar varmış. Benim yanımda koç vardı önümde ise bütün koşan sınıf.

"DURUNNN!!!!!" Aniden bağırdığımda herkesin durması bir oldu ki Stiles da gelip ayağımın hemen yanındaki zincirde ilk önce gözlerini gezdirip sonrasındaki çekmeye başladı onu ama ucunda hiçbir şey yoktu.

"Aferin Stilinski bir zincir buldun '

Derken adım atmak için ayağını kaldırdı ve tam karnına bir ok geldi.

"Lanet Olsun" yere düştü ve bütün ormandaki kişiler başına toplanırken Scott'un yüksek sesini duydum

"Açılım! Açılın nefes alsın!" Koçun yarasına bastırıyordum ki kendi kendine ufak ufak dua etmesi ve öleceğiyle ilgili zırvalaması komik gelecekti neredeyse.

''Ambulans geliyor'' etrafta İsaac'ın sesi yankılanırken hafifçe kafamı salladım.

''Öleceğim'' koç hala söylenirken kafamı iki yana salladım

''Hayır koç ölmeyeceksin'' hafifçe acısını almaya başladığında derince bir nefes aldı ki e dakika kadar sonra ambulans geldi ve Koçu alıp Götürdüler Biz ise hemen Kira -Kitsune dedikleri- denen kızı da alıp Stiles'ın Jeep'ine atladık ve Hastaneye doğru yol aldık.

*********

Biliyorum sınır dolmadı falan ama benim içimden geldi yazmak. Telefonumdan yazıyorum o yüzden ne kadar uzun olup olmadığını da bilmiyorum. Belki Bir hafta sonra falan gelir bölüm. :) Kendinize iyi bakın Bay Bay

DARK { Derek Hale }Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin