*****1 Hafta sonra***** zaten ne olduğunu biliyorsunuz, biraz da kendi olaylarımı katmak istediğim için atlıyorum burayı****
Bir hafta, aslına baktığınızda kısa bir süreymiş gibi görünse de kesinlikle uzun bir süre. Mesela bir haftada yakın bir arkadaşınız aylardır aradığınız canavar çıkabilir, üstüne üstlük diğer yakın arkadaşınız da çığlık atarak onu durdurabilir. Ki bu sırada diğer bir yakın arkadaşınız da birine bastın geçirerek dolaylı yoldan onun ölümüne yol açabilir, olabilecek şeyler bunlar.
Tabi siz de bir haftanın sonunda hiçbir şey olmamış gibi tatil planlayıp kendinizi ve arkadaşlarınızı tatile sürükleyebilirsiniz.
Ah yani kısaca canavardan kurtulduk ve ekibin büyük bir kısmı olarak (Allison-İsaac çifti kendilerine zaman ayırmak istiyorlarmış, Kira ise Skinwalkerslarla beraber) New Orleans'a kafa dinlemeye gidiyoruz.
Geldiğimizi fark ettiğimde kafamı yasladığım yerden kaldırıp camdan çevreye baktım ve indim arabadan. Her şey kesinlikle normal görünüyor.
Hızlıca bagaja doğru gittim ve valizleri alıp kapattım ki Derek'le Scott'a valizlerini uzattıktan sonra da Derek'in beline sarılıp onu evime doğru sürüklemeye başladım. Buradayken bu evi o kadar da özleyeceğimi asla düşünmezdim ama şu an burada olmak için çok şeyi göz ardı edebilirim. Şaşalı evden içeri girdiğimizde Klaus ellerini arkasında birleştirmiş bizi bekliyordu
"Hoş geldin" gülümseyip koşarak ona gittiğimde hemen sarıldı bana. Çok seviyorum.
"Karşılama komitesinde tek başına olman şaşırtıcı" başımın üstünü öpüp ayrıldı benden.
"Hope burada, o yüzden yoklar. Birazı da geziyor galiba" gözlerim aşkla parlarken onu özlediğimi fark ettim
"Nerede? Yukarı da mı?" Hafifçe kafasını salladı. Aniden telefonunu çıkardığında ne yapacağını anlamayıp garipçe baktım.
"Eve gelin" telefonu aniden kapattığında kahkaha attım. Her şey bu kadar kolay işte.
"Hatırlarsınız belki, bu Klaus bunlar da arkadaşlarım"
"Evet bin yaşında olan" Stiles'ın söylediği şeyle kafamı salladım.
"Evet sen de insan olmalısın"
"Stiles"
"Ah doğru... İnsan" gülmemek için kendimi tutarak elimle yolu gösterdim, böyle giderse bu bitmez.
''Hadi çocuklar gelin size kalacağınız yeri göstereyim" Hızlıca yukarı çıktığımızda hepsine teker teker odalarını gösterip kendi odama geçtim, daha doğrusu Derek'le geçtik. Valizleri açıp üstümüzü değiştirdikten sonra Derek direkt yatağa geçti ama onu çekiştirerek kaldırdım.
"Derek hadi kalk da yemek yiyelim''
''I-ıh''
"Hadiii'' elinden tuttum ve çekiştirerek kaldırdım onu yarı kızgınmış gibi yarın da uykulu bakıyordu.
"Ay tamam tamam uyu ama uyandıktan sonra yemek yiyeceksin tamam mı?''
''Tamam. Teşekkür ederim" dudağıma öpücük kondurup yatağa geri yattığında Odadan çıktığımda etrafı dinlememle her yerden uyku sesinin geldiğini duydum, bir de Stiles'ın horlaması. Onlar uyuyadursun ben biraz hasret gidermek istiyorum. Bahçeye indiğimde onlar da orada sohbet ediyordu zaten. Tek boş yer olan Stefan'ın yanına doğru yürümemle kendimi tuhaf hissettim. Uzun zamandır böyle bir manzarayla karşılaşdım ki.
"Selam çocuklar"
"Hoş geldin Sarı" gözlerimi devirip baktım ona.
"Elijah'la Reb nerede?"