Nikaus? Cadıya vurup onu yere düşürdüğünü gördüğümde gözlerimi devirirken buraya gelmiş olmaları beni hem minnettar hem de hoşnutsuz hissettirmişti
"Merhaba tatlım" hızlıca yanıma gelip bana sarıldığında ben de kollarımı ona sardım "Hoşgeldin" kafasını sallayıp beni onayladıktan sonra benden ayrılıp yerdeki cadıya döndü
"Aman Tanrım sen Bell değil misin? John Bell'in karısı" bu arada Derek yanıma gelip bende bir sorun var mı diye baktı bulamayınca da o cadıya döndü ben de Niklaus'a
"Sen Bu Cadıyı tanıyor musun?" Sinsice gülümsedi
"O Yaşarken ben de yaşıyordum" cadı boğazını temizlediğinde ikimiz de ona dönmemiştik bile.
"Doğru diyorsun sonuçta bin yaşından aşkın olduğuna göre" Elini kalbine koyduğunda cadı ona dönmemiz için bir şeyler dedi ama tam duyamadım
"Kalbimi kırıyorsun ama" gözlerimi devirdiğimde Cadı kendi kendine birkaç hareket daha yaptı.
"Ay ne var ne bi duramadın"
"Dur tatlım bu işi ben hallederim Merhaba Bell"
"Merhaba Klaus sana döneceğim söylemiştim, döndüm. Şimdi de sana değil, sevdiğin insanlara zarar vereceğim. Aynen senin yaptığın gibi." kahkaha atarak ortadan kaybolduğunda kaşlarımı kaldırıp Klaus'a döndüm ve bir açıklama bekledim ki Derek' e ufak bir bakış attığımda onun da Niklaus'a o şekilde baktığını gördüm
"Ne yani ben bunun eskiden çok sevdiği eşini öldürmüş olabilirim ne var o da bana yanlış yapmayacaktı" omuz silkerek söylediği şeyle kaşlarımı kaldırdım.
"Ne yapmış olabilir ki?"
"Annemi öldürmeye çalıştı, o zamanlar değerliydi biliyorsun. Ayrıca sen bu geri zekalıyla barıştın mı bana mı öyle geldi" alt dudağımı dişlerimin arasına alıp ufakça salladım kafamı
"Evet, barıştım"
"Şu an senin ne dediğin ya da diyeceğin umurumda değil- Derek'e dönerek - Eğer bu sikik bir daha seni üzerse kafasını uçururum ve sen de bu sefer bu adam yüzünden son kez ağlamış olursun." Niklaus'un sinirlenmeye başladığını hissediyordum. Derek kaşlarını çatmış Niklaus'a bakıyordu tam o cevap verecekken ben atladım ve ben cevap verdim
"Niklaus!" bana dönüp bağırmaya başladı.
"Ne Niklaus Ne! Senin hıçkırarak ağladığını ben duydum. Kimseyle konuşmadığın anlarda öylece duvara baktığını ben gördüm. Uçuruma gidip düşündüğünü ağladığını ben gördüm, ben. Sen konuşurken sesinin ardındaki gizli titremeyi ben duydum, ben anladım ağlamamak için zor tuttuğunu kendini Angela! Kızı ağlarken hiçbir şey yapamamanın çaresizliğini ben yaşadım. Ben şu an ona zarar vermek istemiyorum, ben şu an onu kendi kanında boğmak istiyorum. Eğer bir daha seni üzerse, onun tarafından son benim tarafımdan da ilk kez üzülmüş olursun" söylediği şeyler derince yutkunmama sebep olurken gözlerinin siyaha dönmeye başladığını görebiliyorum.
"Derek uzaklaş buradan." Niklaus'un gözlerinin yanlarındaki damarlar da siyahlaşırken ilk tepkim bu oldu.
"Ne?" sinirle bir nefes alıp döndüm ona.
"Siktir git diyorum Derek, haydi!" Derek gide gide 2- 3 metre öteye gittiğinde gözlerimi devirdim ona, mal herif.
"Bana bak Niklaus, şu an sakinleşmek zorundasın yoksa çevrene zarar verebilirsin ve eğer böyle bir şey yaparsan okuldan kovulabilirim bunu istemezsin değil mi? Benim hayatıma zarar vermek istemezsin" derin bir nefes alıp gözlerini kapatıp açtığında gözlerinin yanlarındaki damarlar gitmişti. Ama hala sinirli duruyordu.