Ondan ayrılıp üstümü başımı düzelttikten sonra hızlıca kapıyı açtığımda gördüğüm görüntüyle seslice küfrettim
"Siktir, Ne Oldu?" Scott ve Allison hızlıca onu içeri sokup koltuğa yatırdıklarında yanına eğildim.
"Ormanda Allison'laymışlar ve cadı saldırmış sonra da hemen beni aradı zaten. Biz de size getirdik." Üzgün gözlerle Isaac'e baktım. Gözleri hafifçe açık olmasına rağmen karın kısmında derin yaraları vardı ki fazlasıyla yavaş iyileşiyor gibi görünüyor. Yaralarını daha iyi görebilmek adına tişörtünü yırttığımda küfretmemek için çok zor tuttum kendimi. Bunu nasıl yapabilir Tanrı aşkına? Elini tutup acısını almaya başladığımda hissettiğim şey kesinlikle normal bir acı değil. Büyü yüzünden canı ve dolayısıyla canım ekstra yanarken elini bıraktığım anda öksürmeye başladım. Derek yanıma gelip sırtımı ovduğunda daha iyi gibi olurken yaşlı gözlerim beni kendime getirdi.
"İyiyim" tekrar elini tutup acısını çekerken bütün gövdesinin iyileştiğini görmemle biraz daha elimi çektim ondan, biliyorum daha içi iyileşmesi ama iyileşecek, sadece bana biraz zaman verin. Biraz. Allison Derek'in getirdiği su ve bezle gövdesini temizlerken güzel yüzüne baktım onun ve elini tuttum. Sonunda çekmem gereken acı bittiğinde içimdeki her şeyin bittiğini hissetmeme kendimi oturduğum yere bıraktım.
"Şttt bak bakayım bana" Derek'in sırtımdan destek vererek beni hafifçe doğrulttuğunu ve beni öptüğünü hissediyorum. Yavaşça gözlerimi açtığımda hepsinin gözleri bendeydi
"İyiyim ya sakin olun" sırtımı zorlukla dikleştirip İsaac'e döndüm
"İyi misin?" Gülümsediğini görüyorum
"Senden daha iyi durumda olduğum kesin." Ona gülümseyip kendimi sevgilimin kollarına geri bıraktım.
"Gerçekten benden iyisin galiba"
"Hadi gidelim artık, biz bir şeyi bölüyor gibiydik" şaşkınlıkla ağzım sonuna kadar açıldığında Allison'un kahkahasını duydum. Hepsi birlikte evden çıktığında Derek yanıma gelip kafamın üstünü öptü. Bitkin düştüğümü biliyorum ama iyiyim. Gözlerimi biraz kapatıp enerjimi toplayana kadar düşüncelere daldım.
Yarın Derek'in doğum günü olduğunu biliyorum ve bir hediyem bile var. Stiles bile onun doğum gününü bilmezken benim biliyor olmam bana anlamsız bir gurur veriyor. Benim her yere girebilme rağmen hem de.
"Gel bir şeyler yiyelim" hafifçe kafamı sallayıp doğrulduğumda hızlıca kucağına aldı beni
"Derek!" Seslice güldüğünde kollarımı boynuna doladım. Hızlıca mutfağa girdiğinde beni yere bırakmasıyla hızlıca buzluktan daha önce doğrayıp bıraktığım tavukları aldım. Derek de bu sırada tavayı yağlamıştı bile. Hızlıca tavaya attığımda çözülmesini bekleyecek sabrım yok, pişerken bir yandan çözülür işte.
Çıkarttığı diğer malzemelere bakıp gözlerimi devirerek Derek'e döndüğümde omuz silkip parlak bir şekilde gülümsedi. Tencereye yağı koyup pirinçleri de kavurmaya başladığımda birkaç dakika sonra üzerine suyu koyup kapağını kapattım ve birazcık rengini almış olan tavuklara da baharat ekleyip karıştırdım. Bundan sonrası kendiliğinden hallolur zaten.
"Gel" hızlıca Derek'e döndüğümde benim için açtığı kucağını görüp gülümsedim ve hızlıca oraya yerleştim.
"Bu kadar şeyi yaptığına göre iyi olduğunu varsayıyorum" derin bir nefes alıp verdim.
"İyiyim"
"Bakayım bi" yüzümü ona döndürdüğüm anda dudaklarıma yapıştığında gülümseyip öptüm onu. Ayağa kalkıp bacaklarının arasında durduğumda yüzünü tuttum.