Arkadaşlarımı bırakıp evden çekip gittim, umurumda değil. Elijah'a kırgınım, Hayley'e kırgınım. Önceden iyi anlaştığım biri olarak böyle birine dönüştüğü için kırgınım ona. Klaus'a zarar verdikleri için kırgınım. Biliyorum Klaus da Dünya iyisi biri değil ama ona zaafım var işte ne yapayım. Kendi kendine gezerken Marcel'in yerini görmemle içeri koştum. Marcel'i severim.
''Marcelllll'' şaşırarak bana baktı
''Angela naber?'' bana sarıldığında ona gülümsedim
''Buralardan geçiyordum ve burayı görünce bir uğruyayım dedim eğer işin varsa gideyim" benden ayrılıp yutkundu neden yutkundu ki şimdi bir şeyde yapmamıştım Gözlerimi yere dikip 10 yıllık Dostumla konuştum.
''Brn gideyim o zaman, sonra görüşürüz tamam mı?'' hafifçe kafasını salladığında bir şey diyecekse de dinlemeden depodan çıktım. Çıktığım anda duyduğum konuşmalar kulaklarımı oraya dikmeme sebep olurken biraz köşeye çekildim. Tam ortada durmayayım diye. Rebekah'ın sesi beni kötü hissettirirken kötü kokular almadan edemiyorum
'Onu kırmadan halletmeliydin, evde kötü şeyler olmuş zaten''
'Endişelendim seni akıllı kız, Sen orada saklanıyorken görse ne diyecektim?'
'İki dakika durup çay kahve bir şey verseydin de olurdu Marcel. Onu kırmandan iyidir. Her neyse bunun üzerinde daha fazla durmayacağım.'
'Plana geliyorum Reb, yarın Klaus'u buraya çağıracağım. İlk önce az kişi olacak ve bizi yenebileceğini sanacak ama sonra daha çok kişi gelecek ve daha çok kişi. Eminim ki bu işi halledebiliriz'
'Bunun için çok fazla insan gerekecek biliyorsun değil mi'
'Biliyorum, o kadar kişi yanımızda olacak zaten'
'Ben şimdi gidiyorum, o zamana kadar başının çaresine bak' Konuşma bittiği anda eve depar atarak koşmaya başladım. Gözlerimden akan yaşları engelleyemezken ne yapmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Reb her zaman iğrenç hareketleri olan bir kadındı ama asla böyle bir şey yapacağını hayal bile edemezdim. Her zaman arkasını kolladığım Rebekah'ın yaptığı şeye bakın. Abisini öldürmek istiyor, asla yapamayacak biliyorum ama yine de ya başarırsa? Bu acıya nasıl dayanacağımı bile hayal edemezken o öz abisini öldürmek istiyor. Oraya gitmesine izin veremem ama ona söyleyemem de yanlış anladıysam Reb'i çoktan öldürmüş olur. Hızlıca gözlerimi silip Hope'un odasına çıktım. Hayley burada.
''Ne yapıyorsun sen? ''
''Kızımı alıyorum ve gidiyorum '' Parmaklarımı yukarı kaldırıp tırnak işareti yapar gibi yaptım
"Kızını ben buradayken alıp hiçbir yere gidemezsin. Ben buraya onun için geldim ve sen şimdi onu alıp hiçbir yere gidemezsin. Ben gittikten sonra ne yaparsan yap." Sert sandığı bir şekilde bana baktı ama bu bende daha çok gülme isteği uyandırmıştı.
''O benim kızım buna sen karar veremezsin''
''Bak şuracıkta öldürürüm seni ne kimsenin ruhu duyar ne de karar verecek bir anne kalır. O yüzden sus ve Hope'u bana ver. Ah bu arda bir daha eşyalarıma dokunma ya da onları giyme gibi bir şey yaparsan senin suyunu çıkartırım" ondan güçlü olduğumu ve dediğimi yapacağımı biliyordu bu yüzden Hope'u sakince bana uzattı ve yavaşça kapıdan çıkıp gitti. Bu kadın ben gittiğimden beri burada mıydı? ve hangi salak benim kıyafetlerimi ona verdi? Hope kucağımdayken aşağıya inip diğerlerinin yanına gittim.
"Hangi dengesiz, beyni olmayan, insan sıfatlu kişi benim kıyafetlerimi ona vermeye cesaret etti?" Elijah'a bakarak sorduğum soruyla Klaus'un da alttan alta onu işaret ettiğini görmemle onun yanına doğru yürüyüp tam karşısında durdum.