Merhabalar efenim, yine içime sinen kısa bir bölüm ile sizlerleyim. Oy oranı beklentimin altında olsa da, dayanamadım bölümü tamamladım. Hikayeme olan sevgim beni de şaşırttı 😄
Bölüm Şarkısı: Melike Şahin - Öpmem Lazım
(Spotify'da Sarı Deva adlı çalma listesinde tüm şarkılar mevcut) + Kendime ait birkaç listeyi daha paylaştım
Herkese keyifli okumalar...
Elim çenemin altında, birkaç dakikadır dedemle konuşan bal böceğimin yüzünü izliyordum. Şanslı bir kadındım. O da şanslı bir adamdı, yanında varlığını hediye olarak gören bir kadın vardı. Mütevazi olamayacağım özelliklerim arasına sevgimi de eklemiştim. Bir adamı sevdiğimde böylesine duygular besleyebileceğimi de onunla birlikte öğrenmiştim. Aslında, bir adamı sevebileceğimi de onun sayesinde deneyimlemiştim. Hayat sahiden de, kaba tabirle insana tükürdüğünü yalatabiliyordu. Ne dediysem tersini yapmaya başladığım bir dönemden geçiyordum ve hiçbir anından pişmanlık duymuyordum.
"Deden haklı, bu bakışları gördükten sonra evlenmeniz gerektiğini düşünmeye başladım."
Babaannem kulağıma doğru fısıldadığında gerçek dünyanın kapıları da aralanmıştı. Bu insanların evlenmek ile derdi neydi?
"Daha çok erken Lale'ciğim."
İçimde bir yerlerde acele etmemiz gerektiğini savunan bir Nehir'i yaşatıyor olsam da, bunu dillendirmeme gerek yoktu. Hem haksız da değildim. Sonuçta zamanı gelince evlilik de olurdu, kaçmıyorduk ya!
Kaçtığın zamanlar oldu...
Hey! İçime Oğuz mu kaçtı? Bu tam da onun kuracağı tarzda bir cümleydi. İnsan sevdiğine benzermiş derlerdi de ciddiye almazdım. Gün geçtikçe yanımdaki bal böceğime daha çok benzemeye başladığımı fark ediyordum.
"Ben evlendiğimde..."
"Evet, benden çok daha küçüktün. Evet, hayatının en doğru kararıydı. Erken yaşta anne olunca çocuklarınla da arkadaş gibi oldun... Bunları biliyorum canımın içi ama şu an bulunduğumuz durumdan memnunum. Birbirimize zaman ayırmadan evlilik telaşına düşmek istemiyorum. Birlikte yapacak o kadar çok şeyimiz var ki, öncesinde bunları yaşamak istiyorum. Evlilik karşıtı bir insan değilim ama bunun bir zorunluluk olduğunu da düşünmüyorum. Beni anladığını biliyorum babaanne ama ısrarcı tavrınız bize iyi gelmiyor."
Küçük çaplı bir isyan girişiminde bulunduğumu anlayan babaannem, başını anlayışlı bir şekilde sallamıştı. Ailelerin ilişkilere haddinden fazla müdahale ettiğinde nasıl sonuçlar doğurabileceğini biliyordu. Bu yüzden konuşmamızın ardından tavrını değiştireceğini de biliyordum. Mutluluğumu istiyordu ama bunun ısrardan geçmediğini anlamalıydı. Her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu. İşimin başındayken planlar arasında boğuşuyordum, ilişkimin de planlar üzerine kurulu olmasını istemiyordum. Yüzük meraklısı bir kadın değildim. Canım isterse kendime tektaş da alırdım. Yani tektaş konusunda da Oğuz'u ilgilendiren bir durum yoktu. Gelinlik hakkında da bir endişem yoktu, modacı arkadaşlarım vardı. Aklıma esse gider, denerdim. Balayı olayını da birkaç ay önce İspanya'da olaylı bir şekilde halletmiştik zaten...
"Nehir?"
"Efendim dedeciğim?"
Aklımdaki düşünceler yüzünden konuştukları konudan koptuğumdan dolayı yeniden duruma adapte olmak için işkolik Nehir'i devreye sokmuştum. Toplantı sırasında iyi bir idareci olabiliyordum. Gerçi söz konusu olan kişi Neşet Özbey olduğunda kullanabileceğim yöntemlerin çok da işe yarayacağını sanmıyordum. Boynuz bazı noktalarda kulağı geçmiş olsa da, hakimiyeti tam anlamıyla kazanabildiği söylenemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Deva
RomanceNehir Özbey işkolik bir kadındı ve bu durumu sorgulamayı uzun bir süre önce bırakmıştı. Özel hayatında da patron gibi davranmaya alışmıştı. Her alanda yönetici olabileceğini düşünen bu takıntılı kadın, hayatına aniden girecek olan Beşiktaş aşığı Oğ...