Dört haftalık aradan sonra yeniden merhaba... İsteğim dışında gelişen bazı durumlar yüzünden üç hafta boyunca yeni bölüm paylaşamadım. (Hastalıklar, yolculuklar, yolcu ettiklerim ve aklımda verdiğim savaş dolayısıyla) Daha doğrusu yazmaya başladığım bölümü tamamlayamadım. Bu bölümle birlikte eskiden olduğu gibi her hafta bölüm atma rutinime döneceğim.
Pazartesi günü okulum başlıyor. Bu dönem kendime acımadım, ders seçerken elimi de korkak alıştırmadım. Lise sonrasında ilk defa beş gün ders göreceğim... Şimdiden kendime ve size bol bol kolaylık diliyorum. Üstesinden geleceğimize de inanıyorum, biz çok güçlüyüz 🖤
Bu arada insanların insanlarla kıyaslanmasından hoşlanmadığım gibi karakterlerin de karakterlerle kıyaslanmasını hiç sevmiyorum. Hakaret içermeyen eleştiri yorumlarına açık olsam da, direkt kıyaslama ve hakaret içeren yorumları itina ile siliyorum.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın efenim, çünkü çok özledim. 🖤
Bölüm Şarkısı: Mor ve Ötesi - Araf
(Spotify'da Sarı Deva adlı çalma listesinde tüm şarkılar mevcut) + Kendime ait birkaç listeyi daha paylaştım
Keyifli okumalar...
"Her hâlinde yanında olmak istediğimi biliyorsun."
Bazı kelimeler birleştiğinde güzel anlamlara geliyordu. Bu cümle de o güzel birleşimlerdendi. İki gündür aklımda dönüp duruyordu ve her seferinde yüzüme sahici bir tebessümün yayılmasını sağlıyordu. Şimdi büyük salonumda tek başıma oturup, şekersiz kahvemi içtiğim sırada aklımda yine bal böceğimin sesi yankılandığı için yalnız hissetmiyordum.
Büyük bir aileye sahip olduğu hâlde yalnızlığından kurtulamamış insanlar için böyle anların değeri çok daha farklı oluyordu. Bir adamın varlığı, yalnızlığımın açtığı delikleri doldurmuştu. Yama gibi de değildi. Sanki hiç delinmemiş, her zaman tamammışım gibi hissettiriyordu. Belki de bir insana böyle büyük anlamlar yüklenmemesi gerekiyordu ama aksini yapabildiğim de söylenemezdi.
Bir gün Oğuz ile yollarımız ayrılırsa, yeniden Nehir Özbey olarak yaşamaya devam edebilirdim. Yeniden kendimden emin adımlar atıp, etrafıma büyük gülücükler saçabilirdim. Dik durmayı bilen insanlar tarafından yetiştirilmiştim ve ne olursa olsun öğrendiğim şekilde yaşamaya devam ederdim. Ama artık farkındaydım ki, Oğuz olmazsa o delikler daima hava alırdı. Yaşamaya devam ederdim ama kendimle baş başa kaldığımda maskem düşerdi. Bu yüzden aramızdaki ilişki için çaba göstermeye devam edecektim. Bir yabancıyı tanıdık hâline getirmenin zorluğunu biliyordum ve bu aşamaları tekrardan yaşamak istemiyordum. Ona kendimi açmıştım. Uzun zamandır kendimle dahi konuşmadığım geçmişimi onunla paylaşmıştım. Başka adamlarla aynı anları yaşamak istediğimi sanmıyordum. Zaten, Oğuz Tekinsoy ile yaşadığım anları başka adamlarla yaşayabilme ihtimalim de yoktu. Bu adam bir şekilde farklıydı. Herkesin hayatına, farklı olduğunu düşündüğü bir adam girerdi. Bal böceğim de benim farklı adamımdı.
Telefonumun melodisi odanın sessizliğini doldurduğunda irkilmiş olsam da, arayan kişinin Gonca olduğunu gördüğümde yüzümdeki tebessüm büyümüştü.
"Buldum! Hayalet adamı buldum Nehir!"
Gonca'nın ağzından birkaç saat önce...
"Sen harika bir adamsın Gonzales!"
Nehir'e bu işin peşini bırakmayacağımı söylediğimde yalan söylemiyordum. Rötarlı olmuştu ama iki gün sonra soluğumu Speedy Gonzales'in yanında almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Deva
RomanceNehir Özbey işkolik bir kadındı ve bu durumu sorgulamayı uzun bir süre önce bırakmıştı. Özel hayatında da patron gibi davranmaya alışmıştı. Her alanda yönetici olabileceğini düşünen bu takıntılı kadın, hayatına aniden girecek olan Beşiktaş aşığı Oğ...