Geçen gün ödevlerime ara verdiğim bir zamanda, yeniden 'Yürüyen Şato' izledim. Çocukken annem ile izleyip çok beğenmiştim. Sonraki yıllarda da iyi hissetmek için izlediğim filmler kategorisinde kendisine yer buldu, iyi ki de buldu. İçimden bölüm girişini böyle yapmak geldi. Her zaman serzenişte bulunacak değilim ya? 😄 (Hoşunuza giden dizi ve film önerilerinizi benimle paylaşabilirsiniz. Şu sıra her şeyi 'Gerçek anlamda' izliyorum.)
Bölüm Parçaları: Pera - Yokluğunu Anlasam da,
Kalben - Yalakanım Bebeğim,
Koray Candemir - İhtimaller,
Sezen Aksu - Onu Alma Beni Al(Spotify'da Sarı Deva adlı çalma listesinde tüm şarkılar mevcut) + Kendime ait birkaç listeyi daha paylaştım
Bölüm paylaştığımda bazen bildirim gelmediğini söylüyorsunuz. Beni takip ederseniz, bölüm attığımda profilimden de yazdığım için haberdar olabilirsiniz.
Keyifli okumalar Efenim, yorumlarınızı bekliyorum 🖤
"Maç ayarladım, geliyorsun değil mi? Bu defa ekemezsin."
Çetin'in bitmek bilmeyen enerjisinden rahatsızlık duyduğum zamanların aksine, son haftalarda hızlı temposunun işime yaradığını bile söyleyebilirdim. Aklım dağıldığında toplamak yerine daha fazla dağılmasını sağlıyordu. Onun iyileştirme gücü de böyleydi.
"Geleceğim."
Kravatımı çıkardığım sırada Çetin konuşmaya devam ediyordu.
"Geçen gelmediğinde Ekin'i forvet olarak oynattık, oynatmaz olaydık! Herif gol atacağı yerde bana pas gönderiyor. Ulan ben defansım! Geri pas yaparsın anlarım da, defansa kadar da geri pas yapılmaz be abi!"
Ekin'in düştüğü durumu hayal ettiğimde keyiflenmiştim. Futbolla ilgilendiği hâlde bizim kadar ciddiye aldığı söylenemezdi.
"Kaç kaç bitti?"
Az önceki siniri bir anda yok olmuştu. Tanıdığım muzip Çetin Soyhan moduna girmiş olmalıydı.
"Ekin'in hatalarına rağmen Onur'un iyi kaleciliği sayesinde altıya üç aldık maçı."
Cevap vereceğim sırada yeniden konuşmaya başlamıştı.
"Hemen Ekin'i arayıp geleceğini söyleyeceğim. Bir saat sonra görüşürüz."
"Görüşürüz."
Çetin çocukluğundan beri böyleydi. Hızlı düşünür, hızlı konuşur ve hızlı karar verirdi. Bazen hayatı yaşayış tarzına özendiğim zamanlar oluyordu. Avukat tarafı ile özel hayatını karıştırmazdı. Mahkeme sırasında Çetin ile karşılaşmış bir insan, onun soğuk ve bencil biri olduğunu düşünebilirdi. Normal yaşantısındaki Çetin Soyhan ise bambaşka bir adamdı.
Bu zamana kadar iş ve özel hayatımı birbirinden ayırma gereği duymadan, kararlarımı işim üzerinden vererek yaşamıştım. Tabi bu kararlılığım Nehir ile tanışıncaya kadar sürmüştü. Nehir Özbey... İlk defa özel hayatımı her şeyden ayrı tutmak istemiştim. Her şey hızlı gelişmişti ama bu beni rahatsız etmek yerine mutlu etmişti. Gülümsediğinde etrafındaki insanların da yüzüne tebessüm konduran bu kadınla düşünmeden yaşamak istemiştim.
Farklı bir kadındı Nehir. Gözü dönmüş bir adamın önüne atlayabilecek kadar deli, kendinden emin tavırlarına rağmen tatlı yediği sırada kendisini kaybettiği için utanacak kadar narin, kendini savunabilecek kadar da dişli... İspanya'da kumsalda oturduğumuz o anda, bir haftadır tanıdığım Nehir Özbey'e evlilik teklifi edebilecek kadar sarhoş olmuştum. Bir anlığına karşımdaki kadının büyücü olabileceği ihtimalini düşünmüş olsam da, hiçbir şeyi umursamayacak kadar Nehir ile dolmuştum. Bu kadının güzelliği dış görünüşünün çok üzerindeydi. Şüphesiz bir kere baktığınızda bir daha bakmak isteyeceğiniz kadınlar arasındaydı. Ama ona evlenme teklifi edecek kadar sarhoş olmamı sağlayan şey güzelliği değildi. Her şeyin ötesinde zeki bir kadındı Nehir. Tuttuğunu koparan, yeri geldiğinde zehirli dilini kullanmaktan çekinmeyen, tüm zehrine rağmen naif tarafını koruyabilen, bakışlarındaki anlam ile düşüncelerimi esir alan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Deva
RomanceNehir Özbey işkolik bir kadındı ve bu durumu sorgulamayı uzun bir süre önce bırakmıştı. Özel hayatında da patron gibi davranmaya alışmıştı. Her alanda yönetici olabileceğini düşünen bu takıntılı kadın, hayatına aniden girecek olan Beşiktaş aşığı Oğ...