Bölüm 9: Karmaşık Duygular

9.2K 501 109
                                    

Merhaba, herkese iyi bayramlar 🍬 Bu sene alıştığım bayram ortamını yaşayamadığım için garip hissediyorum ama daha gençsin, yaşayacağın çok bayram var, kendine gel Eslem diyorum. Her şeyden önce akıl sağlığı

Bu arada okuyorsunuz ama yorum yapmıyorsunuz, gözümden kaçmıyor. Darılacağım... 🤷🏻‍♀️ Yeni bölüm bayram hediyem olsun, siz de bol bol yorum ile iade-i hediye yapın 😄

Görsel, Yağmur Özbey ve Esin Tekinsoy

Küçük bir not: Bazı bölümlerde Beşiktaş'lı oyunculara ve maçlara yer vereceğim. Bahsettiğim olayların büyük bir çoğunluğu ise hayal ürünü olacak.

Keyifli okumalar Efenim, öpücükler...

"Otur bakalım."

Oturalım bakalım.

"Dedenin yaptığı işgüzarlığı öğrendim. Neşet Bey, kızım için izdivaç planları yaparken dahi bana danışma gereği duymuyor. Şaşırdığımı söyleyemem. Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de o oluyor."

Bir de konunun o tarafı vardı. Büyük ihtimalle bu konuşmanın benzerini dedemle de yapmam gerekecekti.

"Dedemi kırmayacağımı bilirsin. Oğuz ile yemek yememi istedi, kabul ettim. Bugün istese yine kabul ederim. Ama evleneceğim adamı ne o, ne de başka biri belirleyebilir."

Bu konuda geri adım atmazdım. Ne olursa olsun, hangi koşullarda olursak olalım bunun kararını ben verirdim.

"Aksini düşünmüyorum. Deden de bunun farkında ama sınırları zorlamayı sever. Siz birlikte büyümediniz ama benim çocukluğum Tekinsoy ailesi ile iç içe geçti. Turgut ile Ula Göleti kenarlarında balık tutardık. O dönemlerde aklım havadaydı, senin gibi kendimden emin cümleler kuramıyordum. Turgut'un da benden aşağı kalır yanı yoktu. Tek derdimiz, keyfimizdi. İkimiz için de çoktan gelecek planı oluşturulmuştu, görmezden geliyorduk."

Bu hikayeyi önceden dinlemiş olsam da, şu an Turgut Tekinsoy'a olan ilgim çok daha fazlaydı. O artık yalnızca bir adam değil, Oğuz'un babasıydı. Oğuz'u yetiştiren adamdı.

"Dedeni biliyorsun, Selim Tekinsoy'da onun Muğla'lı hâli... Balık tuttuğumuz bir gün yanımıza geldiler. Turgut yirmi üç, ben yirmi dört yaşındaydım. Selim Tekinsoy, Turgut'u karşısına alıp evleneceğini söyledi. Güzel bir kadınmış, o da Muğla'lıymış, tam da Turgut'un yanına yakışırmış."

O günü yeniden yaşıyormuş gibiydi. Yüzüne buruk bir tebessüm yayılmıştı. Bu arkadaşına duyduğu özlemden kaynaklanıyor olmalıydı. Babam için aile ilişkileri kadar arkadaşlık ilişkileri de önemliydi. O arkadaşım dediği insanı herkesten ayrı tutardı. Bu hikayedeki Turgut ise babamın ilk arkadaşıydı.

"Başta karşı çıktı. Geçti babasının karşısına 'İstemem ben görücü usulü evlilik! Çok istiyorsan kızı evlat edin.' dedi. Sonra da çekti gitti. Turgut'un gidişinin ardından bu iki delinin yüzüne bir gülümseme yayıldı ama o gülümsemenin nedenini Turgut ile Süheyla'nın düğün gecesinde annenle tanışana kadar anlayamadım."

Çekmecesinden çıkardığı fotoğrafı önüme koyduğunda benim de yüzümdeki tebessüm büyümüştü. İki eli cebinde kameraya doğru gülümseyen babam ve gömleğine bulaşmış lekeye bakarken sinirlendiği anlaşılan Turgut Tekinsoy... İkisi de oldukça gençti. Zaman birçok şeyi beraberinde götürmüş olsa da, bu iki adamın görüntüsünü bozamamıştı. Oğuz kesinlikle babasının başaralı bir kopyasıydı. Sinirlenince kaşlarının aldığı şekil dahi benziyordu. Bir anlığına ikimizin- O düşünceler sana yasak Nehir!

Sarı DevaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin