Bölüm 8: Bal Böceği

9K 460 57
                                    

Nasılsınız? Umarım keyfiniz olabildiğince yerindedir. Ben bu süreçte ertelediğim film ve dizileri izledim, izlemeye devam ediyorum. Asla bitmiyorlar, şakasız 😄 Kedilerimin varlığı da can sıkıntıma iyi geliyor. Sizin de varsa bahsettiğim yaramazlıkları tahmin edebiliyorsunuzdur :)

Sen işin ile aşkı karıştırmışsın Nehir diyebileceğiniz bölümler 🤦🏻‍♀️ (Nehir'in kardeşinin ismini önceden Damla koymuştum ama sonrasında tanıştığım bir Damla'nın üzerimde bıraktığı olumsuz intiba yüzünden isim değişikliği yaptım. Oldukça sevimli olmasını planladığım bir karakterin bana yaptığı çağrışım da sevimli olmalı. Dolayısıyla en yakın arkadaşlarımdan birinin ismiyle 'Yağmur' değiştirdim. Takıntılarım peşimi bırakmıyor...)

Herkesin Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun 🖤

Keyifli okumalar 🖤

"Gerçekten buna hiç gerek yoktu. Pas ver pas!"

Bir elimle Playstation kumandasını tutarken diğerini yanımda bulunan cips kasesine daldırmıştım.

"Kaç kaloridir bu? En az beş senedir yemediğim için hakkındaki olumsuz detayları da unuttum."

Bir anlık dikkatsizliğimden yararlanabileceğini düşünen Gonca, Ronaldo ile gole doğru gidiyordu. Böyle olacağını düşünüyor olması ise benim için bir şey ifade etmiyordu.

"Bazen senin de bir insan olduğun gerçeğini unutuyorum. Kontra atak mı? Sahiden mi Nehir?"

Yüzüme yayılmaya başlamış olan gülümseme zaferimin habercisiydi. Rekabet ettiğimiz şey basit bir oyun dahi olsa içimdeki baskın Nehir Özbey daima galibiyet istiyordu. Beraberlik ile yetinmez, mağlubiyeti kabul etmezdi. Telefonuma indirdiğim oyunları en iyi skora ulaşmadan silmezdim. Spor yaptığım salonda yanımdaki kişi benden daha hızlı koşuyorsa onu da geçerdim. Rekabet içine doğduğum için bununla yaşamayı öğrenmiştim.

"Suarez'den Messi'ye pas ve gol!"

Birkaç saniye sonra da oyun sonlanmıştı.

"İnanamıyorum Nehir! Dedemin Beşiktaş aşkına birçok kalıp bulabilirsin ama içten içe futbol sevdiğin gerçeğini Dünya üzerindeki hiçbir örtüyle örtemezsin. Doğruyu söyle, gizli gizli Beşiktaş maçlarını takip ediyorsun değil mi?"

Sorusunun cevabı evet olabilirdi ama cümlesinde takıldığım yer çok başkaydı. Beşiktaş aşkı, futbol sevgisi, takip etmek, Oğuz Tekinsoy...

"Senin aklın yine başka yönlere kayıyor. Hayır yani bana göre hava hoş, hatta keşke aklın o yönlere kaysa da oralarda kalsa... Ama inadını her şeyin önünde tutuyorsun. Böyle olmaz Nehir, olursa da aşk olmaz."

Aklım şu sıra yönünü bulamıyordu. Bu da bana dalgınlık olarak geri dönüyordu. Aşk ise çok uzaktaydı.

"Ayrıca elindeki vişne likörlü çikolatayı da bir kenara bırak. Uzun bir süre boyunca yanımda sarhoş Nehir istemiyorum."

"Sensiz olmadı, ellerime kelepçe
Vurdun kalmadı, ayrılığa gerekçe"

Dünya kocaman. Dünya'da ülkeler var, ülkelerden biri Türkiye. Türkiye'de kalabalık ama güzel bir şehir var, İstanbul. İstanbul kalabalığında beliren bir adam var, Oğuz... Hâlâ oradasın değil mi?

"Goncaaa, Oğuz nerede? Nerede benim bal böceğim? Alo Oğuz, orada mısın?"

Elimden telefonumu alan Gonca'ya vermem gereken tepkiyi seçemiyordum. Goncalar mı demeliyim?

Sarı DevaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin