Bölüm 14: Ateşini Yolla Bana!

8.3K 472 143
                                    

Sevgili Orhan Veli'nin modumu anlatan dizeleri ile giriş yapmak istiyorum.

Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Uçuğundan çektiği kadar...

Sonra da kendi dörtlüğüm ile noktayı koyuyorum.

Git artık, sevemedim seni uçuğum.
Bir noktadan sonra vazgeçmeli,
Herkes kendi yoluna bakmalı,
Git artık, sevemedim seni uçuğum.

Uçuğuma rağmen keyifli bir bölüm yazdığımı düşünüyorum. Oğuz Bey sağ olsun, yazarken yine Nehir'in yerinde olmayı istediğim zamanlar oldu. Buradan ikisine ithafen konuşmak istiyorum. Birbirinizin kıymetini bilin e mi canlarım! Yoksa kusura bakıp bakmayacağınız hiç umurumda olmaz, kötü kalpli cadı misali ayırırım sizi : )

Bölüm Parçaları: Kenan Doğulu - Vurgunum Sana,
Ercan Saatçi - Sayenizde,
Kenan Doğulu - Yaparım Bilirsin,
Hakan Peker - Ateşini Yolla Bana

(Spotify'da Sarı Deva adlı çalma listesinde tüm şarkılar mevcut) + Kendime ait birkaç listeyi daha paylaştım

Önemli not: Bölümde geçen maçın gerçekle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.

⭐️ Ayrıca oy ve yorum azaldığında bölüm gelme hızı da yavaşlıyor, bilesiniz... ⭐️

Bazen yeni bölüm bildirimini almadığınızı söylüyorsunuz. Beni takip ederseniz, bölüm attığımda kendi profilimden de mesaj paylaşıyorum. (Wattpad beni deli ediyorsun!)

Keyifli okumalar...

Cumartesi gününe her zamanki gibi başlamıştım. Sahilde on kilometrelik koşunun ardından duşumu alıp en sevdiğim kahvaltıların başında gelen mantarlı tost ile kendimi ödüllendirmiştim. Mantarın bulunduğu yemekleri güzelleştirme gibi bir huyu olduğunu düşünüyordum. Hatta bundan emin olduğumu dahi söyleyebilirdim.

Mantarlı ekmek... Mantarın içinde kaşar... Mantarlı omlet... Mantar sote... Trüflü patates...

Mantarlı hayallerim arasında mest olduğum sırada telefonum çaldığı için bir anlığına sinirlenmiş olsam da, arayan kişinin ismini gördüğümde keyfim yerine gelmişti.

"Seni aramamı bekliyormuşsun gibi hissediyorum. Saat kaç olursa olsun, birkaç saniye içerisinde telefonu açıyorsun."

Ukala tarafından uyanmış olmalıydı.

"Çok fazla anlam yüklüyorsun. Daha basit düşünmelisin. Ben her an telefon araması alan, bu aramaların çoğunun önemli olduğunu bilen bir şirket yöneticisiyim."

Cevabıma takılmamış olacak ki, yeniden konuştuğunda sesinden gülümsediğini anlamıştım. Gamzesini belli edecek şekilde gülümseyen bir bal böceği... Hayali yetmiyordu. Tam da şu an yüzünü görmek istiyordum.

"Yanımdayken telefonuna yapılan çağrıları önemsemediğine şahit olduğum anlar olmuştu."

İşte şimdi yanlış sularda yüzmeye başladın bal böceğim. Orası sana da, bana da yaramaz. Farkına var da uzaklaş. Uzaklaş ki, sığ sulara dönelim. Gerçi seninleyken sığ suların yalnızca hayalini kurabilirmişim gibi hissediyorum.

"Bence çağrılardan ve mesajlardan konuşmak istemezsin. Şayet istersen, benim de verebileceğim bazı cevaplar var."

Sesimdeki tehditi anlayan zeki bal böceğim geri adım atmaktan çekinmemişti.

Sarı DevaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin