Yeniden merhaba, bölüm bekleyen insanlar olduğunu görmek çok hoşuma gidiyor. Bunu benimle paylaşmaya devam edin. 🖤 Bölümü Cuma günü paylaşmayı düşünüyordum ama dayanamadım 🤷🏻♀️ Bir önceki bölümün devamı niteliğinde olduğu için çok uzun da değil. Lakin vermek istediğim duyguyu size aktarabildiğimi düşünüyorum.
'Gölgedeki Papatya' adlı hikayeme de bakarsanız sevinirim. Kendisine çok emek veriyorum ama okuyucu sayısı oldukça yavaş artıyor, Eslem'in kalbi kırılıyor...
Bol bol yorum atabilirsiniz Efenim : )
Bölüm parçası: Cihan Mürtezaoğlu, Pinhani - Bir Beyaz Orkide (Spotify'da Sarı Deva adlı çalma listesinde tüm şarkılar mevcut)
+ Kendime ait birkaç listeyi daha paylaştım
Keyifli okumalar...
"Aptal! Özgürlükmüş! Seninle özgürlüğümü paylaştığım gece başka bir kadından özlem dolu mesajlar alıyorsun. Günün sonunda özgürlüğüne düşkün olan taraf ben oluyorum!"
Aynaya yansımış olan yüzüm tüm sinirine rağmen oldukça yorgun görünüyordu. Gonca haklıydı. Bu şey holding yönetmeye benzemiyordu. İşimdeki profesyonelliğim bu noktada pek de işe yaramıyordu. Bu süreçte önceki ilişkilerimin deneyim dahi sayılamayacağını da öğrenmiştim. Sahi onlardan bir iz var mıydı hayatımda? Yoktu. İsimlerini hatırlamam için dahi düşünmem gerekirdi.
"İzin vermeyeceğim. Daha fazla hayatıma dahil olmana, beni üzmene izin vermeyeceğim."
Kendimden bu kadar eminsem içimde neden fırtınalar kopuyordu? İçten içe tutamayacağım sözler verdiğimi hissediyordum. Hırçınlaşmamın asıl nedeni bu olabilirdi. Ben yanılmaktan hoşlanmazdım. İstediğimi elde edemediğim zamanlar olmazdı. Bir şeyi istersem er ya da geç ona ulaşırdım. Bu durumdaysa kontrolümü kaybetmek üzereydim ve buna katlanamıyordum! Her tarafı yağmalamak, oluşan yığının arasına da Oğuz'u gömmek istiyordum.
"Kaçmayı alışkanlığın hâline getirmişsin."
Yansımamın yanında gördüğüm yüz şaşırmamı sağlamıştı. Kendi iç savaşıma daldığım için Oğuz'un içeriye girmiş olduğunu fark edememiştim.
"Buranın yalnızca kadınlara ayrılmış olduğunu sanıyordum."
Varlığını yok sayamayacağımı biliyordum ama onun bunu bilmesine gerek yoktu. Dolayısıyla sanki o orada değilmiş gibi davranmaya devam etmiştim. Avucuma aldığım suyu yüzümle buluşturduğumda bir nebze de olsa vücuduma yerleşmiş olan ateş durağanlaşmıştı.
"Sıkıştığını hissettiğinde kaçıyorsun. Söylesene Nehir, benim hayranı olduğum kadın hâlâ içinde bir yerlerde mi?"
Alevlenmiş sinirime rağmen durduramadığım kahkahamı Oğuz'a sunuyordum. Keyiften arındırılmış bir kahkahaydı. Belki de kahkahaya en uzak şeydi dudaklarımdan dökülen... Birçok şey olabilirdi ama kahkaha değildi. Öfkem, güvensizliğim, kırılmışlığım... Hepsi içindeydi ama keyif çok uzaktaydı.
Yüzsüz adam... Hayranı olduğun kadını birkaç saniyede yok ettin. O kadın doğduğu gün öldü. Ömrünü bir kelebek gibi geçirdi. En acısı da, bundan haberi olmamasıydı. Bir günlük ömrü vardı, bilmiyordu.
"Onu o gece seninle birlikte yatakta bıraktım. Geri getirmeye ise hiç niyetim yok."
Önce gözlerini kısmıştı. Ardından temkinli adımlarla yaklaşmaya başlamıştı. Hareketleri öylesine yavaştı ki, beni gelişine alıştırıyor gibiydi. Engel olmamam için bu durumu kabullenmemi sağlıyordu. Sahi, neden engel olmuyorsun Nehir? Neden bu adama hâlâ izin veriyorsun? Cevabı olmayan sorulardı. Varsa bile cevabını bilmek istediğimden emin değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sarı Deva
RomanceNehir Özbey işkolik bir kadındı ve bu durumu sorgulamayı uzun bir süre önce bırakmıştı. Özel hayatında da patron gibi davranmaya alışmıştı. Her alanda yönetici olabileceğini düşünen bu takıntılı kadın, hayatına aniden girecek olan Beşiktaş aşığı Oğ...