Bölüm 29: Tereddüt

2.8K 179 246
                                    

Merhabalar, okunma sayısına oranla beğeni ve yorum sayılarının az olması beni çok üzüyor :') Üşenmeden beğenir ve yorumlarınızı benimle paylaşırsanız bölümler çok daha hızlı gelir. Sınır koyma olayından hoşlanmadığım için genelde kendi kendime yorum ve beğeni oranına göre bölüm yazıp paylaşıyorum.

Bölümlerin daha hızlı gelmesini istiyorsanız, beğeni ve yorumlarınızı benden esirgemeyin lütfen 🤍

*Bölüm sonuna soru bıraktım.

Bölüm Sonu Şarkısı: Birkan Nasuhoğlu - Yollar Bitmez 🤍

(Spotify'da Sarı Deva adlı çalma listesinde tüm şarkılar mevcut) + Kendime ait birkaç listeyi daha paylaştım

Keyifli okumalar...

"Zümrüt Hanım, yüzünüzdeki gülümse hiç hoşuma gitmiyor bilesiniz."

Annemle öğle yemeği için Bebek'te bir restoranda buluşma fikri aklıma geldiğinde, sonuçlarını da düşünmüş olmalıydım. Lakin şu sıra aklım başımda olmak dışında her yerde bulunabiliyordu. Bu yüzden, sonunu düşünmeden hareket eden bir kahraman gibi yaşıyordum ve garip bir şekilde durumumdan memnundum.

"Aşk olsun diyeceğim Nehir ama sana zaten aşk olmuş. Yalnızca daha önce haber vermeni beklerdim. Eskiden sık sık konuşurduk, aramıza mesafe girmesini istemiyorum."

Haklıydı. Yıllarca eleştirmiş olduğum 'aşk sarhoşu' insanlar gibi davranıyordum. Başına gelmeden konuşmak kolaydı. Başına geldiğinde ise işler bazen çığrından çıkabiliyordu. Bende de öyle olmuştu. Bile isteye yürüdüğüm bu yolda, önceliklerim konusunda daha dikkatli davranmam gerekiyordu.

"Seni çok seviyorum."

Daha uzun cümleler kurup kendimi açıklayabilirdim ama karşımdaki insan annem olduğunda buna gerek kalmıyordu. Beni her zaman benden daha iyi tanıdığı için kelimelere gerek kalmıyordu.

"Biliyorum, tam da bu yüzden kızamıyorum sana."

Karşımda oturuyor olmasaydı, kolları arasına girmek için bir saniye bile düşünmezdim. Gerçek anlamda annesine hayran bir çocuk olarak büyümüştüm ve hayranlığım hâlâ devam etmekteydi.

"En son ne zaman bir ayakkabı aldım ya da bir çantaya küçük bir servet ödedim hatırlamıyorum. Başarılı bir insan olmak için yalnızca çok çalışmam gerektiği düşüncesindeydim ama bunun böyle olmadığını anladım. Birkaç aydır şirkette sabahlamıyorum. Daha iyi bir insan olmam gerekiyormuş gibi hissediyorum ve bunun sadece çalışmak olmadığını, etrafımdaki insanların değerini bilmekten geçtiğini öğrendim. Sanki yeniden nefes almaya başladım. Bu çok garip bir duygu anne ama şimdiden alıştığımı hissediyorum."

Annemle konuşmak, biraz da kendimle konuşmak gibiydi. Sanki karşımda oturan kadın bana doğru bir ayna tutuyordu ve ben, gelecekte beni bekleyen Nehir Özbey ile konuşuyordum.

"Egemen Bey'e gittiğini öğrendim. Senin adına çok seviniyorum kızım. Üniversiteye geçtiğinde yaşadığın değişimi gördüm. Sonrasında şirkette çalışmaya başladığında sana iyi geleceğini düşünmüştüm ama kendinden uzaklaşmaya başladığının farkına varmam kısa sürdü. Dışarıya yansıttığın bambaşka güçlü bir kadın profili olduğunu biliyorum. İçinde taşıdığın gözü yaşlı çocuk ise şu sıralar göz yaşlarını silmiş, etrafa umutlu gözlerle bakmaya başlamış. Sadece bu yüzden bile Oğuz'u damadım olarak kabul edebilirim."

Elli üç yaşında olmasına rağmen birçok açıdan bana taş çıkarabileceğinden emin olduğum annemin gözlerinin dolduğunu gördüğümde, benim gözlerimin dolması da birkaç saniye sürmüştü.

Sarı DevaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin