AĞVA TATİLİ PART 2 : DİLEK

482 24 58
                                    

Selammm. Biricik okurcanlarım benim🥰
Uzun zamandır yoktum. Biliyorsunuz üniversite sınavım için ara vermiştim. Ama artık yepyeni bomba gibi bölümlerle geri döndüm.😘
Zaman buldukça yazdıkça sizin için bölümler atıcam. İnşallah beğenirsiniz 🌺

Keyifli okumalar diliyorum hepinize 😉🌹

Multimedya da kaldıkları otelin fotoğrafı var...

Defnenin Ağzından;

Kaşlarını çatarak "Yo kıskanmadım bile. Sen onu bırakta Ekin kim onu söyle?" dedi Tam anahtarla odanın kapısını açacaktım ki Boranın Ekini sormasıyla olduğum yerde duraksayarak Boranın gözlerinin içine bakmaya başladım. Bütün soruları sor ama onu sorma. O benim içim de kocaman bir yaradan ibaretti. Sorusuna bir cevap vermem için bakıyordu gözlerimin içine. Ne diyeceğimi nasıl cevap vereceğimi bile bilmiyordum. Sadece susup kalıp gözlerinin içine bakmakla yetindim...
Bora "Defne sana diyorum. Ekin kim?" Dedi.
Kendime gelerek konuşmaya başladım "Hiç öyle bir arkadaş işte. Hem sen niye hesap sorar gibi soruyorsun.?"

"Emin misin? Senin için sadece bir kaç arkadaş olduğuna derin bir düşüncelere daldın. Umarım Ekin TEKİNDAĞ dan değildir?" Dedi
Şaşkınca gözlerimi açtım. Bora Ekini nereden tanıyordu ki.

"Sen nereden tanıyorsun ki Ekini." Dedim.

"Doğru tahmin etmişim o zaman. Tanıyorum işte bir yerden kendisini hiç sevmem de. Umarım bir geçmişiniz yoktur şerefsizle." Dedi

Demek Bora da biliyordu onun şerefsiz biri olduğunu ama nereden tanıştıklarını ve aralarında ne geçtiğini merak etmiyor da değildim tabi.

Kaşlarımı çatarak "Yani varsa var bir geçmişimiz sana ne hem artık kaç yıldır görüşmüyoruz." Dedim

Bora bu cümle muzip bir şekilde "İyi o zaman. Neyse aç şu kapıyı da bir an önce içeri girip duş almak istiyorum." Demesiyle anahtarı çevirerek yavaşca kapıyı açtım. Bavullarımızla odanın içine doğru yürümeye başladık. Yerlerde gül yaprakları olan kısa koridoru geçtikten sonra yatağı görmemizla olduğumuz yerde duraksadık. Ah hala ah şuan beni yaktın resmen. Yatağın üstünde bir sürü gül yaprakları her yerde loş mum ışıkları, masanın üzerinde pahalı bir şarap ve kadeh bardakları yanında ise çikolata sosu ve çilek ne alakaysa artık. Yatağın üzerinde havludan yapılmış kuğu bile vardı. Canım halam bugünü mü bekliyordun hazırlamak için. Bakışlarımı Biraya çevirdim "Yatağın üzerin de havludan yapılmış kuğu bile var yok artık." Dedim

O ise halinden gayet memnun bir şekilde sırıtıp masanın üzerinde ki çikolata sosunu uma ederek "Halanın fantezileri de baya iyimiş." Dedi

Yüzümü buruşturp "Pis sapık." Dedim.

Yere eğilerek yerdeki gül yapraklarını toplamaya başladım. Birden Boranın kolumdan tutmasıyla hızlıca kolumu ondan çektim. Napıyım aklımdan gitmiyordu o kadınların Boraya attığı yarı çıplak fotoğraflar.
"Tamam dokunmuyorum. Uğraşma bir çalışan çağırırız temizler diyecektim." Bir yerde ki kırmızı güllere bakıp birde Boraya baktım. Bu fikir tabi ki de benim de aklıma gelmişti.
Bıkkınca nefes verip "Biz hani yeni evli çiftiz ya hani Bora.Üstelik burası halamların oteli. Bunları buradan aldırtırsak bunlar ne ayak demezler mi?"" dedim.
Bora dediklerimi mantıklı bulmuş olacakki "Tamam o zaman bırak sabah gelip toplasınlar. Böyle yatsan ölmezsin merak etme." Dedi. Üzerimde yol yorgunluğu olduğu için. Bende itiraz etmeden elim de ki gül yapraklarını tekrar yere attım. Boranın birden geniş yatağa kendi atıp konuşmaya başladı "Ya da bu gül yapraklarını falan hiç ziyan etmeyelim. Hazır halan da hazırlamışken o kadar uğraşmış yani. Heh ne nedersin karıcığım. Balayımızı gerçekleştirelim mi şuan?" Deyip kolumdan tutarak beni kendine çekti. Yatağa doğru düşmemle Boranın üstüne düştüm. Şuan çok fazla yakındık. Vücutlarımız her bir uzvu birbirimize değiyordu. Mavi gözlerimle onun bal rengi gözlerinin içine baktım. Eskiden anlamsız gelen bu iki çift göz şimdi daha anlamlı geliyordu. Bıraksalar beni saatlerce bıkmadan bakabilirdim şu kusursuz yüze. Çok az daha yaklaşsam duduklarımız birbirine değicekti nerdeyse. Gözümün önüne gelen fotoğraflardan ve Miray SOYLU ' nun mesajı ile kafamı iki yana sallayarak Boranın üstünden hızlıca kalktım. Sinirle "Senin bu sapıklığın arsızlığın sonu yok mu be adam." Dedim
Bora hiç istifini bozmadan "Yok ama sende çok nazlısın be güzelim" dedi Birde karşımda sırıtıyordu. Ama cümlesinin sonunda söylediği güzelim kelimesi hoşuma gitmedi de değildi. Uff nediyorum ben ya kendine gel Defne.
Bora yatağa daha da yayılarak "Bu arada yatak benimdir söyliyim."
"Hayır ben yatıcam bak orda mis gibi koltuk var."
"Kusura bakma karıcığım. Ama benimle yatmak zorundasın çünkü bu yataktan kalkmam. Üstelik 1.90 olan ben o koltuğun neresine sığayım. Hem araba kullanmaktan kaslarım ağrıdı." Dedi
Gözlerimi koltuğa çevirdiğimde gerçekten de küçük olduğunu farkettim. Böyle bir koltukta ben bile yatsam sabah her yerim tutulmuş bir şekilde uyandırdım. Bakışlarımı Boraya çevirdim ama onun yanında yatacağıma giderdim plajda şezlonglarda yatardım daha iyi. Pis sapığın ne yapacağımı belli olmaz ki. Uf ne yapıcaktım ki ben şimdi kara kara düşünmeye başladım.
Boranın sesiyle "Ohh sende iyi süzdün beni." Gözlerimi Boranın alaycı bakan gözleriyle buluşturdum. Arsız gülüşü ve her zaman ki dalga geçen ses tonuyla yine benimle dalga geçiyordu.

SON SEÇENEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin