Mahir boş odasında arkasına yaslanmış otururken bir yandan da önündeki raporları okuyordu. Operasyonda bombalanarak imha edilen birçok bölgeyle ilgili bilginin olduğu raporları okuyup bilgi edinmek istiyordu. Operasyon gizli yürütüldüğü için kısıtlı bilgiye sahipti. Bombalanan yerlerde öldürülen teröristlerin bilgilerine bakıyordu. Şu ana kadar tanıdığı bir yüz görmemişti. Demek ki hala onu nesir tutulduğu bölgeye gelmemişlerdi. Yine de operasyon oldukça iyi bir şekilde ilerliyordu.
Elbette şehit olan askerlerde oluyordu. Her seferinde olduğu gibi duyduğu her kötü haberde yüreği dağlanıyor, kendini bir fena hissediyordu. Bir insanın ailesine bu haberi vermek en zor olan kısımlarından biriydi. Kendisi bir kere bunu yapmak için görevlendirilmişti. Ve o gün yaşayabileceği her türlü kötü hissi yaşamıştı. Ailelerin yaşadıkları o üzüntü dolu anlar ve feryatları hala hatırlıyordu. Unutamazdı. Vatan uğruna şehit olan yiğitler için her zaman dua ediyordu.
Duvardaki saate baktığında işten çıkış vaktinin geldiğini görüp ayaklandı. Bir günü daha bitirmişti. Eve gidip oğluna ve eşine sarılıp güzel bir akşam geçirmeyi planlıyordu. Bunun gibi sıradan şeyler bazen insanın en çok ihtiyaç duyduğu şey olabiliyordu. Üniformasını çıkarıp sivil kıyafetlerini giyen Mahir havanın her zamanki gibi fazla sıcak oluşuna da artık alışmıştı. Cüzdanını alıve telefonunu alıp odasından çıktı. Kapıyı kilitleyip koridorda ilerlemeye başladı. Yanındna geçip 'iyi akşamlar komutanım' diyen askerlere selam vererek ilerliyordu.
Askeri servise binerek eve gitmek için yerine oturdu. Söylediği gibi sıradan günleri seviyordu. Mahir devreleriyle sohbet ederek eve giderken Ebru bebeğini güzelce giydirmiş hazır bir halde eşini bekliyordu. Bugün dışarıda yemek yemeye karar vermişlerdi. Bu yüzden hem oğlunu hazırlamış hem de kendi hazırlanmıştı. Mahir de gelince tam olacaklardı. Cesur artık iyice büyümüştü. Mutlu bir bebekti. Etrafa sürekli gülücükler saçıp herkesin de mutlu olmasını sağlıyordu. İlk adımlarını atalı daha birkaç gün olmuştu. Bunca ayın nasıl geçtiğini bir türlü anlayamasa da onun güzel bir şekilde büyümesine seviniyordu. Hem anne hem de baba sevgisi alıyor, bir aileyle birlikte büyüyordu. Dünya düzenini düşününce Cesur oldukça şanslı bir bebekti.
Birkaç dakika sonra çalan kapı ile Ebru oturduğu yerden kalktı. Oğlu da bazı yerlere tutunarak ayağa kalkıp annesini takip etti. Ufak ufak attığı adımlarla cesaret bulan bebek bu yürüme işini sevmişti. Yürüteçte oldukça çok zaman geçirmişti. En sonunda hiç uğraşmadan yürüyebilmesi Mahir ve Ebru için büyük bir kolaylık olmuştu.
Ebru kapıyı açtığında gülümseyen eşinin gözlerinin içine bakmaya başladı. "Hoş geldin."
"Hoş buldum."
Mahir sevinçle onlara doğru gelen Cesur'u görünce "Aman benim yakışıklı oğlum." diyerek kollarını açıvermişti. Cesur babasının kollarının arasındaki yerini almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Harbi
General FictionYüzbaşı Mahir Kocatürk. Deliler gibi aşık olduğu kadın Ebru ile nihayet evlenmişti. Kaderin onlar için balayılarının ikinci gecesi kötü bir sürprizi vardı. Teröristler tarafından kaçırılan Mahir, eski hayatına dönmek ve çok sevdiği aşkına kavuşmak i...