Geçmiş
Genç kadın arkadaşlarıyla birlikte telefonda konuşuyordu. Bir yandan yaşadığı olayları analiz ediyorlardı. Evet konu Mahirdi. Ebru artık bu konudaki kararlılığına arkadaşlarını da ikna etmişti.
Mahir ile çok ciddi düşünüyordu. Üstelik adam onu kıskanmıştı.
Ceylan "Bak bırak kendisi sana gelsin. Dediklerimi iyi düşün ve uygula Ebru." dedi.
Ümmühan da arkadaşına onay verdi. En iyisi Mahir'den bir ilk adım beklemekti. Demesi elbette kolaydı. Ebru için beklemesi o kadar zordu ki...
Bazı geceler uyuyamıyordu. Sürekli Mahir ile bir gelecek düşlüyordu. Bunu istemsizce yapıyordu. Ve bu hayaller onu hem mutlu ediyor hem de içinde yepyeni umutlar yeşertiyordu. Gerçek olabilirlerdi. Bunun ihtimalini düşünmek bile Ebru için mutluluk sebebiydi.
"Neyse kızlar akşam yemeğe gelecek biliyorsunuz. Yemek yapmam gerekiyor."
"Bol şans tatlım." dedi Ceylan ve telefonu kapattı. Ümmühan da şans dileyip telefonu kapattıktan sonra Ebru mutfak önlüğünü giyip yemek yapmak için hazırlanmaya başladı. Öncelikle saçını tokayla topladı. Ellerini iyice yıkadıktan sonra havluya sildi. Aklındaki yemek için gereken malzemeleri buzdolabından çıkartıp tezgaha dizdi.
Kullanacağı ölçüler internette yazıyordu. Artık yemek yapmakta kolaydı. Yemek tariflerini internette her yerde bulabilmenin yanında birçok yemeğin konserve ve dondurulmuş hali de satılıyordu. Dünya sürekli gelişiyordu. Bu gelişmeler bazen baş döndürücü derecede mükemmellikte olabiliyordu. On yıl öncesine göre birçok yeni şey yapılmış ve bulunmuştu.
Ebru tarife göre yemeği yavaştan yapmaya başladı. O sıralarda Mahir bazı dosyaları inceliyordu. İmzalanması gerekenler vardı. Binbaşıya gidip imzalatmalıydı. Masasından kalkıp odasından çıkan genç adam gördüğü devrelerine ve askerlere selam vererek binbaşının odasına ilerledi.
Kapıyı tıklatıp elindeki dosyalarla birlikte odaya girdi. "Komutanım. İmzalamanız gereken dosyalar var."
"Gel Mahir. Bir çay içelim, o sırada imzalarım."
Mahir tekli şekilde olan koltuğa oturdu. Binbaşı telefonla odaya iki çay istedi. Genç adam dosyaları komutanının önüne koyduktan sonra arkasına biraz daha yaslanıp beklemeye başladı.
"Nasıl gidiyor Mahir?"
"Her zamanki gibi komutanım."
"Hala görünürde evlilik yok mu?" diyen binbaşı sırıtmaya başladı.
"Yok, komutanım."
"Vardır vardır. Çekinme söyle."
"Gerçekten yok komutanım."
"Senin gibi bir adam nasıl yalnız kalır aklım almıyor yahu." diyerek hafifçe gülen adama güldü Mahir. Komutanı eğlenceli biriydi. Onunla rahatça konuşabiliyordu. Genelde askerlerin katı, sert olduğu söylenirdi ki bu genelde de doğruydu. Fakat komutanı gibi yumuşak, samimi askerlerde vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Harbi
Ficción GeneralYüzbaşı Mahir Kocatürk. Deliler gibi aşık olduğu kadın Ebru ile nihayet evlenmişti. Kaderin onlar için balayılarının ikinci gecesi kötü bir sürprizi vardı. Teröristler tarafından kaçırılan Mahir, eski hayatına dönmek ve çok sevdiği aşkına kavuşmak i...