Bölüm 18

31.6K 2.1K 122
                                    

Günümüz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Günümüz

Mahir nihayet işine dönmüş olmanın verdiği mutluluğu yaşıyordu. Uzun zamandır evdeydi. Yeteri kadar beklemişti. Bu yüzden artık işe dönme vaktiydi. Şimdi komutanının odasında oturmuş komutanının dediklerini dinliyordu. Elbette çevresindeki herkes ne kadar büyük bir işi başardığını biliyordu. Bu yüzden Mahir'e olan saygıları artmıştı. Hatta gelecek ay erken terfi alacak ve binbaşı olacaktı. Mahir takdir ediliyordu. Birçok televizyon kanalından onunla görüşme ayarlamak için teklif geliyordu. İstese bu kaçırılma olayından dolayı bir fenomene dönüşebilirdi. Yeni dünya düzeni çok garipti. Vatan uğruna çekilen işkencelerden bir medya fenomeni oluşturmaya çalışmak ancak bu yeni düzene göre bir işti. Ve Mahir bundan hiç hoşlanmadığı için gelen her teklifi anında reddediyordu. Anlatacak bir hikayesi yoktu. Varsa bile onunla birlikte yok olup gidecek bir hikaye vardı.

"Anlat bakalım Mahir. O şerefsizler senden ne istediler?"

Mahir derin bir nefes aldı. Herkes sürekli aynı şeyleri sorup duruyordu. O anları hatırlamak ona iyi gelmiyordu. Onun yerinde kim olsa aynı şeyleri hissederdi. Bu sorulardan bunalmıştı. Göğsü sıkışıp duruyordu. İçini büyük bir sıkıntı kaplıyordu. Kimse böyle travmatik olayları hatırlayıp durmak istemezdi.

"Yeni gelecek uçakların depo yerini sordular. Ve silah teslimatlarının nerede yapıldığını öğrenmek için çok ısrarcıydılar komutanım." dedi Mahir. Gerçekten çektiği tüm işkencenin sebepleri bunlardı.

"Bunlar çok kritik bilgiler. Dayandığın iyi olmuş. Herkes senin gibi davranmaz Mahir. Tekrardan geçmiş olsun. Hemen dönmek istediğine emin misin? İstersen biraz daha izin kullanabilirsin."

Zaten söylese de söylemese de onu öldüreceklerdi. Ve Mahir bu gerçeği çok iyi biliyordu. Kimse esirini serbest bırakmazdı.

"Sağ olun komutanım. Burada olmam daha iyi olacak."

Genç adam biraz daha komutanıyla konuştuktan sonra kendi odasına döndü. Burasını özlediğini fark etmesi uzun sürmemişti. Masasına oturup bir süre etrafı izledi. Her şey aynı yerdeydi. Hiçbir şeyin yeri değişmemişti. Aklına ansızın gelen bir anıyla gülümseyerek arkasına yaslandı. Ebruyla ilk kez tanıştığı zamanı hatırlamak gününün iyi geçmesine sebep olacaktı. Onu hatırlamak bile kalbinin hızını değiştirmeye yetiyordu. Aşk kadar garip bir duygu daha görmemişti. Sevdiği kadın eşi olmasına rağmen onu her akşam görüyor olmasına, gece sarılıp uyuyor olmalarına rağmen onu nasıl bu kadar çok özleyebildiğinin bir izahı yoktu.

Belki de dünyada aşk izahı olmayan tek duyguydu.

O sıralarda Ebru bebeği ile baş bala geçireceği son ayların keyfini çıkarıyordu. Yakında doğum izni bitecek ve işinin başına dönecekti. Şimdi Cesur uyuyorken yarım bıraka bıraka devam ettiği resmini yapmaya devam ediyordu. Ailecek çekindikleri bir fotoğrafın resmini çiziyordu. Çizimi bitirince salona asmayı düşünüyordu. Bu yüzden bu işi özenerek yapıyordu. Paletindeki boyalardan tuvale sürerek harika bir eser oluşturmaya devam ediyordu. Çocukluğundan beri resim yapmak en büyük yeteneği olmuştu. Elbette anne ve babası onu desteklediği için bu yeteneğini geliştirerek, ilerletmiş ve devam ettirebilmişti. Birçok kişi böyle bir şansa sahip olamıyordu. Resim yapabilmek sadece bir hobi olarak görülüyordu. Halbuki bu bir sanattı.

Yürek HarbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin