Mahir yorgun bir şekilde askeri araçtan inip kendisini bekleyen komutanlarına asker selamı verdi. Bir görevi daha başarıyla bitirmiş olmanın huzuru içindeydi.
"Binbaşı Mahir Kocatürk." diyerek söz istedi. Ardından devam etti. "Görev başarıyla tamamlandı komutanım."
Kaç asker, kaç silah ile kaç terörist öldürüldüğünü bildirdi. Ardından artık dinlenmek için izin istedi. Sivil kıyafetlerini giyip eve gidecek, karısına sarılıp güzelce uyuyacaktı. Aklına bugünün tarihi gelince birden unuttuğu çok önemli bir şeyin olduğunu fark etti. Ah gerçekten görev tam da tarihini bulmuştu. Bugün evlilik yıl dönümleriydi. Çoktan hava kararmış, gece geç saatlere doğru ilerlemişti. Mahir üzüntü dolu bir iç çekti. Demek dördüncü evlilik yıl dönümleri böyle geçecekti. Ebru'yu sürekli yalnız bırakıp durmak canını sıkıyordu. Eşi bu durumdan hiç şikayetçi olmasa da kendisi rahatsız hissediyordu. O da her kadın gibi düzenli bir ilişkiyi hak ediyordu.
Mahir kıyafetlerini değiştirip sivil kıyafetlerini giydi. Ardından asker arkadaşlarına iyi geceler dileyip karargahtan ayrıldı. Askeri servise ilerlerken etrafta açık olan dükkanlara bakmaya başladı. İleride bir pastanenin açık olduğunu görünce servis şoförüne biraz beklemesini söyleyip koşarak pastaneye ilerledi. Bu saatte açık bir yer bulabilmek için kesinlikle şanstan da ötesi gerekiyordu. Pastaneye girip Ebru'nun çok sevdiği meyveli pastadan alıp aynı hızla servise döndü. Aceleyle servise binip kendi yerine oturdu. En azından ufak bir sürpriz yapabilirdi. Eşinin geldiğinden haberi yoktu. Bu yüzden güzel bir sürpriz olabilirdi.
Mahir hevesli bir şekilde yolun hemencecik bitmesi için beklemeye başladı. Minik oğlunu da çok özlemişti. Cesur çoktan üç yaşına basmıştı. Neyse ki oğlunun hiçbir doğum gününü kaçırmamıştı. Ona dair anıları kaçırdığı zaman üzüleceğini biliyordu. Genç adam nihayet evinin yakınına geldiğinde duran servisten inerek yürümeye başladı. Ebru'nun tepkisini merak etmeden duramıyordu. Anahtarla apartmanın dış kapısını açtıktan sonra asansöre yöneldi. Dairelerinin bulunduğu katta inip sessiz adımlarla ilerledi. Dış kapıyı da aynı sessizlikle açmıştı. Ebru geceleri bazen kapıyı kilitlemeyi unutuyordu. Ve bu her zaman Mahir'e endişe veren bir durum olmuştu. Sevgili eşi bu kötü huyundan vazgeçemiyora benziyordu. Odalarda ışık yanmadığını görünce rahatlayarak mutfağa ilerledi. Pastayı kutusuyla birlikte tezgaha koyup kutuyu açtı. Nazik bir şekilde pastayı çıkarıp kutudaki mumları üstüne dikti. Mutfak çekmecesinden çakmak alıp mumları yaktıktan sonra yapması gereken son iş eşinin yanına gitmekti.
Yine dikkatli adımlarla yatak odasına doğru ilerledi. Ebru'nun uyuduğunu görünce gülümsedi. Ardından yanına ilerleyerek pastayı komodinin üstüne koydu. Yatağın ucuna oturup genç kadının yanağına öpücük kondurdu. Uyanma belirtisi göremeyince bir öpücük ve sonra bir öpücük daha kondurdu. Bu işi sevmişti. Ebru uyanana kadar devam edebilirdi. Birkaç öpücükten sonra Ebru gözlerini yavaşça açtı. Mahir ile bakışları kesişir kesişmez yatakta doğruldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Harbi
General FictionYüzbaşı Mahir Kocatürk. Deliler gibi aşık olduğu kadın Ebru ile nihayet evlenmişti. Kaderin onlar için balayılarının ikinci gecesi kötü bir sürprizi vardı. Teröristler tarafından kaçırılan Mahir, eski hayatına dönmek ve çok sevdiği aşkına kavuşmak i...