Geçmiş
Mahir sırayla koşan askerlerine bakıp sırayı bozacak gibi duranları uyarıyordu. "Komutanım." diyerek yanına gelen ere bakan yüzbaşı askeri dinlemeye başladı.
"Mustafa Albay sizi çağırıyor."
Mahir yanındaki teğmene askerleri izlemesini tembihleyip er ile birlikte aralarındaki büyük binaya ilerledi. Albayın odasının önüne geldiğinde kapıyı tıklattı. İçeriden ses duyunca içeriye girdi.
Odaya girip kapıyı kapatan Mahir elini alnına götürüp asker selamı verdi. "Buyrun komutanım."
"Gel otur Mahir."
Mahir koltuğa oturup komutanına bakarken Albay "Tümgeneral Halit Kırımhan bugün ziyarete geliyor. Hatta birkaç saate burada olur. Askerlerin nizamını sağlamak senin görevin." dedi.
"Emredersiniz komutanım."
"Halit Kırımhan seni pek sever biliyorsun. Arada yanına uğra."
"Tamam komutanım."
Mahir işinde asla yumuşak bir adam değildi. Sertti. Tıpkı yüz hatları gibi. Acımazdı. Şimdiye kadar gözünün yaşına baktığı biri olmamıştı. Bu yılın sonunda binbaşı olmayı bekliyordu.
Odadan çıkan Mahir hızlı adımlarla spor yapan taburun başına döndü. Hepsine gerekli emirleri verip beklemeye başladı. Dışarıda sigarasını içerken yanına gelen devreleriyle konuşmaya başladı.
"Tümgeneral geliyormuş." diyen Yüzbaşı Tevfik'e başıyla onay verdi.
"Durduk yere neden geliyor acaba?" dedi bir başka devresi olan Mücahit . Evet bunu genç adamda merak ediyordu. Ankara'dan Diyarbakır'a gelmek için önemli bir şey olmuş olmalıydı.
Mahir sigarasını içmeyi bitirip izmariti söndürdü. Devrelerinin hepsi evliydi. Mücahit, Tevfik, Ali, Sefa. Otuz yaşına gelip evlenmeyen galiba bir tek o kalmıştı. Bunun eksikliğini şimdiye kadar hiç yaşamamıştı.
Arkadaşları da sigaralarını bitirince hep birlikte yemek yemeye gittiler. "Benim kız da iyice büyüdü. Kardeş isteyip duruyor." diyen Mücahit'e gülen Ali "Yapın sizde kardeşim."dedi.
Askerler birlikte yemeklerini yedikten sonra öğle arası nihayet bitmişti. Mahir odasına çekilip çalışmaya devam etti. Bu hayatta yapmayı en sevdiği şey sanırım buydu. Çalışmak. Haddinden fazla çalışmak.
Ebru iç çekerek babasına bakarken gerçekten erkekleri anlayamadığına artık emindi. Babası başka şehirden kalkıp buraya kadar gelmişti. "Baba gerçekten buna gerek var mı?"
"Elbette var. Seni koruyacak, başın sıkışınca yardımına koşacak biri lazım. Burada çok güvendiğim bir adam var. Ona emanet edeceğim seni. Daha fazla itiraz istemiyorum Ebru."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Harbi
General FictionYüzbaşı Mahir Kocatürk. Deliler gibi aşık olduğu kadın Ebru ile nihayet evlenmişti. Kaderin onlar için balayılarının ikinci gecesi kötü bir sürprizi vardı. Teröristler tarafından kaçırılan Mahir, eski hayatına dönmek ve çok sevdiği aşkına kavuşmak i...