"Önümüzdeki aylarda ciddi bir maça çıkacağız. Tüm dünyanın gözleri bizim üzerimizde olacak. Bir kez daha." Ses tonu sert ve akıcıydı. "Bir kez daha savaşmak için, kazanmak için kan ter içinde varımızı yoğumuzu o lanet sahaya koyacak, en iyi galibiyetlerimizden birini almak için çabalayacağız Lions'lar!" Renato arenanın en büyük toplantı salonunda, futbol oyuncularını, en iyi koçlarını ve akıl hocaları ile birlikte güçlü sponsorlar eşliğinde konuşma yapıyordu. Renato'nun sesindeki öfke ve duruşundaki güç tüm varlığıyla hissediliyordu. Onun kazanmak için doğduğunu neredeyse tüm dünya biliyordu. Onu tanıyan herkes bunu adı kadar iyi biliyordu. Yenilgiye asla iyi bakmaz, kendisini yenilgiye uğratan kim olursa olsun ondan intikamını alırdı. Ne olursa olsun o yenilgiye uğrayamazdı. Zihni öfke, kalbi nefretle çarptığı her an düşündüğü tek şey, aklından bir an olsun çıkmayan ve asla da çıkacak olmayan o muhteşem varlığa kayıyordu. Sevdiği kadına kayıyordu. Nefesi kesiliyor ancak zerre belli etmiyordu. Çabası üstün bir başarıyı hak ediyordu çünkü o içten içe kırılmıştı. İyi hissetmiyordu. Eksik hissediyordu ancak kendisine bakan onlarca meraklı göze de bunu fark ettirmemek için en iyi oyuncuları dahi aratmayan ustalıkla, olması gereken şekilde davranıyordu. Acımasız, kazanmak için doğan ve tüm ihtişamı ile Renato Lions olduğu soyadının hakkını veriyordu. Lions. Gücün ve krallığın simgesini ifade ediyordu. Renato'yu baştan aşağı simgeliyordu. "Sizler dünyanın özendiği, yerinizde olmak istediği her şeysiniz. Sizler birer başarı, galibiyetsiniz. Sizler krallığımda bulunmasını istediğim kişilersiniz!" Renato futbol oyuncularına yüksek dozda gaz verip, enerjilerini nirvanaya taşırken, koçlar ve diğer değerli sponsorlarda alkışlıyor, hırslanıyor, galibiyet için gözleri körleşiyordu. Hep bir ağızdan evet, doğru, bizler Lions'ların gururu, galibiyiz diyerek gürlüyorlardı. Renato istediği etkiyi vermişti. Şimdi ise onları yeniden desteklemek için elinden gelenin en iyisini yapacaktı. Bu maç sıradan bir maç olmayacaktı. Konumu itibariyle oldukça ilgi çekici bir oyun olacaktı.
"Seattle'da WonStorm ile karşı karşıya geleceğiz ve bu maç kesinlikle kıran kırana geçecek. Futbol oyuncuları sizlerin de bildiği üzere çok iyiler." Lions'ların en iyi koçlarından biri olan Koç Hamilton, Renato'nun izni ile söze girdiğinde, bakışlarını çaprazında ve karşısında sıra sıra yer alan Lions takımının oyuncularına dönmüştü.
"Bizler daha iyiyiz koç!" Futbol takımının kalecisi Bruce tüm ciddiyeti ile söylendi. Arkadaşlarının gözleri üzerindeydi. Onun herkes kadar hırslı olduğu bilinen bir gerçekti.
"Bizler iyiyiz Bruce evet ancak Seattle'da karşılaşacağımız takımın en kilit noktalarını aramızda bilen üç kişi var. Onları en yakından tanıyan, koçları ile vakit geçiren hatta kendilerine hayran bırakan üç kişi." Koç Hamilton'un gözleri bir arada oturan ve sezon başında Seaatle'dan, Los Angeles'a transfer olan oyuncuları hedef almıştı. Ricardo Shan, Thomas Smoak ve Black Shadow. Onlar ne kadar iyi olduklarını sezondaki son iki maçtır kendilerini bir kez daha tüm takıma ve dünyaya kanıtlamışlardı. Artık tüm gözler en son gruba dahil olan üç transferin üzerindeydi. Renato ise Black'e, tıpkı onunda kendisine nefretle baktığı gibi inceliyordu. Birbirlerinden ölesiye nefret ettikleri aşikardı. Aynı kadına aşık olmak, üstelik bu kadının dünyaca ünlü Valeria Wondermoon olması, onları tamamen çıkmaza sokuyordu. Aralarındaki bu tuhaflık asla düzelmeyecekti. Renato onu öldürmemek için kendisini zor tutuyordu. Atacağı her adım önemli ve değerliydi. Bay süper seksi ego, karanlık bir prens olabilirdi ancak asla aptal değildi. Jonathan gibi bir piç kurusunun üzerinde oynadığı oyunların sonu olmayabilirdi. Belki de bu karşısındaki piç kurusu da ona yardım etmiş, sevdiği kadının kendisinden zorla götürülmesine destek vermişti. Düşünceleri onun zihnini köreltiyor, içindeki azabı korkunç derecede yükseltiyordu. Herkesten nefret ediyordu. "Black?" dedi Koç Hamilton. O anda sessizliğin aniden yarılması, öfkeli bakışları kısa kesmişti. "WonStorm takımı ile ilgili bize vereceğin bir taktik var mı? Sonuçta bir zamanlar ülkendeki takımın kaptanı ve oyun kurucusuydun. Değerli fikirlerini duymayı çok isteriz." Koç Hamilton takımındaki her bir bireye büyük saygı duyar, fikirlerine önem verir, onları destekler, bir baba gibi yaklaşım sergilerdi. Onun muhteşem bir koç olduğu şüphesizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valeria II Lions
RomanceOnu kazandığı anda kaybetmişti. Şimdi ise daha öfkeli, daha şeytaniydi. Tek hedefi sevdiği kadını geri almak ve bir daha kendisinden koparılmasına izin vermemekti. Acımasızlığının sınırı olmayan Renato için geçmişindeki hayaletler de musallat oldu...